"Tuhaf kampanyalar başlatıldı.
“Tuhaf kampanyalar başlatıldı. Hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. 16 Nisan'da da bugün bu kampanyaya katılanlar 'Evet' demedi. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda affedersiniz Bay Kemal'in kayığına biniyorsunuz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdullah Gül’le ilgili yukarıdaki cümleleri söyleyince bizim şu “mahalle zabıtalarından” çıt çıkmadı. Normalde böyle durumlarda klasik tavırları olan “fitneci” gibi lafları kullanmaktan çekinmezlerdi. Ama bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait olunca tek kelime edemediler, deyim yerindeyse cesaret edemediler.
Bu konuları tekrar gündeme getirmek istemiyorum ama hatırlamak zihinleri de tazeliyor. Öyle ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir kale gibi savunan, Erdoğan’ı yalnız bırakanlara cevabı hesapsız kitapsız bir şekilde veren Erdoğancı yazarları az hedefe koyamadılar. Bu da yetmiyormuş gibi bu davanın tek unsuru olarak kendilerini göstermek istediler, başaramadılar. Toplum nezdinde artık marjinal bir hale düştüler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına ayak oyunlarıyla ve karnından konuşmalarla dikilenlerin halkın gözündeki değeri Abdüllatif Şener olmaya mahkum. Bu da ondan farksız olmaz. Şunu mutlaka ifade etmek gerekir ki bunu asında Abdullah Gül de bilmiyor değil. O nedenle her konuda fikrini ifade etmeyerek, arada kafasını çıkartarak bazı nabız yoklamaları yapıyor.
Bu işin bir kısmı. O değil de bu “mahallenin” tek unsuru gibi davranan sözüm ona “İslamcı” yazarları ne yapacağız? Herkesi “fitneci” olmakla suçladıkları gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı savunan bir avuç insanı hedefe oturtarak önce Erdoğan’ı savunanları bitirmeye yeltendiler. Ve bunu insanların gözünün içine baka baka yaptılar. Utanmadılar, bu partiyi herkesin partisi değil de sadece kendilerinin sandılar. Şimdi tükeniyorlar. Tükendiklerini itiraf etmemek için de susmayı tercih ediyorlar. Durum gösteriyor ki utanmadan, yüzleri kızarmadan Abdullah Gül’ü eleştirecekler. Ama yazacakları cümlelere, söyleyecekleri kelimelere kimseler inanmayacak.
Hep söylüyorum… Bu ülkede bir tek nedense Erdoğan’a bir şey demek serbest. Başka birine söyleyince hemen tırnaklarını çıkaranlar çok oluyor. Erdoğan’a ise her şeyi söylüyorlar, onu savunan insanlara da bu sebeple saldırıyorlar. Gizliden gizliye her şeyi yapıp kimse fark etmesin, biz yolumuza devam edelim gayreti verdikleri için Erdoğan’a saldırmak yerine Erdoğancı yazarları hedef alıyorlar. Şimdi de bunu yapmaya tekrar başladılar gibi gözüküyor.
Asıl mücadele şimdi başlıyor. 2018 çok kritik bir yıl. 2019 seçimlerinin gidişatı bu yıl belirlenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında bir kale gibi durmanın zamanı. Bu sefer hep birlikte geliyorlar. Umulmadık kişiler bile Cumhurbaşkanı’nı hedefe alacak. Uluslararası odakları saymıyorum bile. O nedenle… Toparlanın, yeni başlıyoruz!
Şu yılbaşı muhabbetinden çok şükür kurtulduk!
Pazar günü, gün boyunca Instagram’ı takip ettim. İnsanların story’e koymuş oldukları anlarına bakıyorum da herkes 2018’e nerede girdiğini göstermek için özel bir çaba sarf etti. Gerçekten garibime gitti, nasıl bir furya bu!
Bir takvim cilvesini bu kadar abartmak ya da eğlenebilmek için bir zaman dilimine esir olmakta neyin nesi? Eğlencelerimizi günler, aylar ve mevsimler esir almışken bir şeyi kutlar gibi gözüküyor ama aslında mutsuzuz işte bunu anlamıyoruz!
2018’in ilk günleri… Hani sanki birçok şey değişmiş gibi davrananlar, öyle sananlar ve kendini buna inandıranlar neredesiniz?
Değişen ne?
2018’in ilk konuşulanı…
Şüphesiz Seyhan Belediyesi oldu… 2018’in ilk saniyelerinde paylaşmış olduğu “Hoş geldin 2019” tweetiyle çok konuşuldular, tabi bazı sazanlar Seyhan Belediyesi’nin hata yaptığını da düşündüler, oysa iyi bir PR çalışmasıydı… İki kelimeyle bedava reklam yaptılar.
Ne yalan söyleyeyim, çok hoşuma gitti. Sonuçta gündeme gelmek için reklam şirketlerine nasıl onlarca ücret döküldüğünü biliyoruz. Az bir yaratıcılıkla neler yapılabiliyormuş herkese gösterdiler.
Ha vermiş oldukları “biz ilericiyiz, herkesten ileriyiz” mesajına katılmıyorum. O kadar da uzun boylu değil! Bunu demek için özgün projeleri görmek lazım.