Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "TEOG'u istemiyorum, artık yanlış buluyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "TEOG’u istemiyorum, artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım." açıklamasının ardından Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TEOG’un kaldırıldığı bilgisini verdi. TEOG, şu ana kadar ki sınav sistemlerinin en az sorunlu olanıydı. Umarım yeni sistem daha iyi olur.
Artık TEOG yok. Daha önce de LGS, OKS, SBS uygulanmış ve kaldırılmıştı. Eğitim sistemi ve sınav yöntemleri konusunda sürekli arayıştayız. Arayış, daha iyisini bulmaya yarayacağı için bir yönüyle iyi olsa da baş döndürücü değişiklikler, eğitim sürecindeki herkesi yoruyor, bazen ümitsizliğe sebep oluyor. Üstelik sınav sistemindeki hızlı ve kaotik değişiklikler, hükümetin eğitimdeki iyi çalışmalarını ve reformlarını gölgelemesi bakımından da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.
TEOG kalktığına göre bundan sonra liseye geçişte nasıl bir yöntem uygulanacak? Sorunun cevabını henüz bilmiyoruz. Mümkün olabilecek seçenekleri konuşalım.
İkamete göre… Liselere geçişte ikamete dayalı bir sistem uygulanırsa, belli il-ilçeler ve okullara yoğunlaşmayı önleyeceği için faydalı olacak ancak gerçek olmayan ve zorunlu adres değişikliklerine yol açacağı ve başarılı-çalışkan gençlerin istediği okullara yerleşmesini engelleyeceği için zararlı bir yöntem olacaktır.
Okul puanına göre… Liselere geçişte okul puanına dayalı bir sistem uygulanırsa, şu anda da kısmen örneklerine rastladığımız, okulun (özellikle özel okulların) hak edilmeyen notları öğrencilerine vermelerine yol açacağı için zararlı bir sistem olacak ama dershane-etüt merkezleri yerine okulu öne çıkaracağı için faydalı olacaktır.
Okulun kendi sınavına göre… Her lisenin kendi sınavını yapması gibi bir sistem uygulanırsa, birçok okulun tercih edilmemesi gibi bir sorun yaşanacağı ve bazı okulları da olması gerekenden çok daha pahalı hale getireceği için zararlı ama okulları eğitim başarısı için yarışa sokacağı için faydalı olacaktır.
Merkezi yerleştirme… Okul puanı, öğretmen görüşü, aile görüşü, yetenek durumu, etkinlik katılımları gibi çoklu etkenle oluşturulmuş puanlama üzerinden merkezi yerleştirme yapılırsa sistem basitleşeceği için faydalı ama birçok yönüyle itirazlara sebep olacağı için zararlı olacaktır.
Yarar-zarar listesi elbette bu kadar az değil. Bir gazete yazısına bu kadarı sığdı.
Doğru çözüm ne olabilir? Doğru çözüm, yukarıdaki üç-dört seçeneğin her biri ayrı ayrı incelenerek karma bir formül bulunabilir. Çünkü yukarıdaki seçeneklerden herhangi birinin tek başına uygulanması adaletsizlik, istismar, kargaşa oluşturabilir. Çözüm sürecinde “istişare” mekanizmasının çalıştırılması, daha iyi bir yöntem bulunmasını kolaylaştıracak, uygulanacak sistemin kabul oranını arttıracaktır. Eğitim yayıncıları, üniversiteler, tecrübeli eğitimciler, eğitim yazarları, eğitim dernekleri-vakıfları, aileler istişare sürecine dâhil edilebilir.
Hülasa... Aslında, eğitim sistemi falan değişmiyor, o sistem elli-yüz yıldır hemen hemen aynı; didaktik, yarışmacı, statik, kalıpçı. İnsana, çocuğa, gence ve eğitime bakışımızda ciddi sorunlar var. Bizde “Eğitim sistemi durmadan değişiyor” algısı oluşturan şey, değişen sınav yöntemleri. Eğitim felsefesi, hızlı göç, şuursuz kentleşme, eğitimci kalitesi, aile-eğitim ve istihdam-eğitim ilişkisi gibi, eğitim sorunlarını kronikleştiren konular üzerinde düşünmeliyiz, konuşmalıyız, tartışmalıyız. Çünkü eğitimi, sorunlar yumağına bunlar dönüştürüyor.