15 Temmuz, "Demokrasi ve Millî Birlik Günü" olarak takvimlerimize yerleşti. Bugünde üç husus öne çıkıyor: 15 Temmuz şehit ve gazilerimizi hatırlamak, terör ve darbeyi lanetlemek, demokrasi ve milli birliğe vurgu yapmak.
Ancak, 15 Temmuz 2016’nın sadece Türkiye için değil, geçmişte emperyalist ve terörist saldırılarla karşı karşıya kalan ve halen böylesi işgallere muhatap olma ihtimali olan tüm milletler için önemli bir tarih olduğunu düşünüyorum. Çünkü milletler ve devletler için 15 Temmuz’dan alınacak çok ders, modellenecek çok başarı ve kahramanlık var.
Mesela… Geçen yıl, 15 Temmuz’un yıldönümünde, TİKA Budapeşte Koordinatörlüğü tarafından Macaristan’da iki program düzenlendi. O zamanki TİKA Macaristan Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ın davetlisi olarak programlara ben de katıldım. Budapeşte Tomori Pal Üniversitesi’nin ev sahipliğinde yapılan programın başlığı şöyleydi: “Macar ve Türk Halklarının Direnişi: 1956-2016. İki Olay, İki Millet, İki Kahramanlık.” Programda, benimle birlikte İstanbul Düşünce Vakfı Başkanı Dr. Halil İbrahim Erbay ve Macaristan Katolik Üniversitesinden Eva Csaki birer konuşma yaptı. Konuşmalarımızda 15 Temmuz’u anlatmanın yanı sıra Macaristan tarihindeki 1956 olaylarına vurgular ve kıyaslamalar yaptık. Böylece Macar dinleyiciler, kendi tarihleri üzerinden 15 Temmuz’u da daha kolay anladılar.
Budapeşte Yunus Emre Enstitüsünde gerçekleştirdiğimiz panelin başlığı ise “15 Temmuz’un Tanıkları” idi. Orada da, FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsünde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip şehit olan Nihal Olçok ile aynı yerde yaralanan Orçun Şekercioğlu, o gece yaşadıklarını anlattılar. Ayrıca Macar Türkolog Eva Csaki, Dr. Halil İbrahim Erbay, Gazeteci Nevzat Çiçek, İstanbul Düşünce Vakfı Başkan Yardımcısı Dr. Ethem Şanlıer de darbe girişimi ve FETÖ ile ilgili görüşlerini aktardılar.
Macaristan’daki her iki programın ortak özelliği şuydu: Macar dinleyicilere, kendi tarihlerinde var olan işgal ve saldırılarla 15 Temmuz arasındaki benzerlikleri göstermek, bu vesile ile Türk milletiyle empati/duygudaşlık yapmalarını sağlamak. Macaristan’daki programların amaca ulaştığını gördüm.
Biz, ders kitaplarında Fransız İhtilalini okuyarak ve satır satır ezberleyerek büyüdük. Son dönem hariç, lise mezunu bir genç, Fransız İhtilaline dair detaylara Çanakkale Zaferinden daha fazla vakıftı. Sınavlarda, Fransız İhtilali ile ilgili muhakkak bir-iki soru çıkardı. Çünkü Fransız ihtilali, dünya halklarına insan hakları, eşitlik, hürriyet, adalet ve demokrasi konularında ilham verecek bir model olarak kabul edilmişti.
Millet olarak yaşadığımız 15 Temmuz 2016, ezilmiş, sömürülmüş, işgal edilmiş, terörle susturulmuş, oryantalist ve emperyalist saldırıların hedefi olmuş dünya haklarına örnek olacak muhtevaya, derinliğe, güzelliğe ve kahramanlığa sahiptir.
İşte bundan dolayı, 15 Temmuz, sadece Türkiye’de “Demokrasi ve Millî Birlik Günü” olmamalı, dünyada “Emperyalizm ve Terörle Mücadele Günü” olarak kabul edilmeli.
Türkiye, 15 Temmuz’un, “Dünya Emperyalizm ve Terörle Mücadele Günü” kayıtlara geçmesini sağlayabilir. Elbette bazı emperyalist ve terör destekçisi ülkeler bunu kabul etmeyecek hatta engelleyecektir. Ancak, Türkiye, sözcülüğünü yaptığı dost milletler-ülkeler ve İİT gibi bazı uluslararası kuruluşlar aracılığı ile bunu başarabilir. TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı gibi dünya çapında etkinlik yapabilme potansiyeli olan kuruluşlarımız da 15 Temmuz’un “Dünya Emperyalizm ve Terörle Mücadele Günü” olarak kutlanmasında görevler üstlenebilir.
Bu bir tekliftir. 15 Temmuz ‘Dünya Emperyalizm ve Terörle Mücadele Günü’ olsun.
15 Temmuz’u dünyaya daha çok anlatmalıyız. Her milletin 15 Temmuz’un öncesinden, sonrasından ve o geceden alacağı dersler var.