Ahmet Hakan, Çekmeköy Uluslararası Kısa Film Yarışmasından bahsettiği, 26 Ekim 2018 tarihli Hürriyet'teki yazısının son cümlesinde şöyle demiş: "Bu yarışma bu standartlarını koruyarak istikrar sağlarsa dünyada efsane olur."
Ahmet Hakan’a katılıyorum. Çekmeköy, üç yıldır düzenlediği kısa film yarışmasını kalıcı hale getirmek için yol haritası belirlemelidir. Jüri üyelerinden Betül Soysal’ın dediği gibi “Bu millet çok şey biriktirdi. Söylenecek çok söz, çekilecek çok kısa film var.”
Aşağıdaki satırlar da benim 25 Temmuz 2018 tarihli YeniBirlik’teki yazımdan.
“Kültür, 'boş vakit' veya 'halkla ilişkiler’ uğraşısı ya da ‘seçkin’ meşgaleler değil, yaşama, anlamlandırma, biçimlendirme ameliyesidir. Bu anlamlandırma ve biçimlendirmeye, düşünce-felsefe, siyaset-yönetim, yeme-içme, giyim-kuşam, konuşma-yazma, seyahat-ikamet, ekonomi-üretim, doğum-ölüm, savaş-barış, göç ve şehirleşme gibi yeryüzüne ait her şey dâhildir. Din, peygamberin yaşamı (sünnet) ile yeryüzünde kendini ortaya kor, toplumlar ise fikirlerini yaşayarak kültür-ruh oluştururlar. Onun için, kültür, sanat, edebiyat, medeniyet konularına ‘kalkınma’ kadar hatta ondan daha fazla vakit ayırmazsak, siyasi iktidarı yakalasak bile belirleyici olamayız. Çünkü değiştirici-belirleyici olan fikirdir, fikirden neşet etmiş yaşam unsurlarıdır. Üstelik bu, elit-seçkinci bir çaba değil, herkesi içine alan bir süreçtir.”
Bir Okuma Yöntemi Olarak Kısa Film
‘Kısa film’ gittikçe yaygınlaşan bir okuma, analiz, anlatma biçimi. Olan biteni derinlikli ve çok yönlü izleyen ama kısaca anlatmayı yeğleyenler kısa filme yöneliyorlar. Son yıllarda, yarışma, gösterim ve festival tarzındaki kısa film etkinliklerinin sayıca artışı bu durumun yansıması. Kısa filmin, birçok ifade türüne nazaran kısa olması, estetik ve özgün olmasını da zorunlu hale getiriyor. Onun için, kısa film alanında etkinlik yapanları kutluyorum. Kısa filmdeki bu yoğunlaşma, öngördüğümüzden daha fazla alanı hareketlendirecektir.
Çekmeköy Kısa Film Yarışması
2016 yılında ‘Merhamet ve Adalet’, 2017 yılında ‘İhanet ve Direniş’ temalarıyla düzenlenen yarışmanın 2018 yılındaki teması ‘Komşuluk’ idi. Yarışmaya gönderilen filmleri izlerken iki durum beni sevindirdi. Gelen filmler, önceki yıllara göre yönetmenlik, senaryo, kurgu, müzik bakımından çok ileriydi. Yarışmanın henüz üçüncü yılında yakaladığı çizgi sonraki yıllar için ümit vaat ediyor.
Ben sevindiren ikinci husus ise ‘komşuluk’ meselesinin çok boyutlu ele alınmış olmasıydı. Yarışma duyurusunda yer alan “Komşuluk, salt insanla ilgili bir halin adı değildir, komşuluk ‘yakın olma’ halidir.” ifadesi eserlere yansımıştı. Elbette komşuluğun, bu denli çok yönlü ve derin ele alınması, medeniyetimizin paylaşma, dayanışma, diğergamlık değerleriyle mücehhez olmasındandır.
Ödüller ve Jüri
Dün CRR’de düzenlenen törende ödüller şöyle açıklandı. Birinci: Kirsten Gainet (Yurdumuzun Hüznü). İkinci: Ayşe Nur Topal (Qahwa). Üçüncü: Ali Rıza Erdemir (No:13). Jüri Özel Ödülü: Ömer Dişbudak (Üns). En İyi Komşu Özel Ödülü: Tuğba Kozan (Adam ve Çocuk). Mansiyonlar: Serdal Altun (Dikenli Tel), Ümit Ög (Şifre), Rıdvan Abdullah Can (Miras), Serkan Özyumşak (Tahterevalli), Ahmet Sami Kuriş (O Güzelin Sözleri)
Jüriyi de yazayım, yarışmanın geniş bir jürisi var. Ferhat Eşsiz (Yapımcı), Sinan Serter (Yönetmen), Elif E. Karagöz (Senarist), Bünyamin Yılmaz (Gazeteci), Adnan Erdoğan (Oyuncu), Birol Güven (Yönetmen, Yapımcı), Burak Hakkı (Oyuncu), Erol Erdoğan (Yazar, Sosyolog), Betül S. Bozdoğan (Gazeteci, Yazar) Turgay Tanülkü (Oyuncu), Mehriban Zeki (Oyuncu, Müzisyen), Ahmed İmamoviç (Yönetmen).
Çekmeköy Belediye Başkanı Başkan Ahmet Poyraz’ı, yarışmanın organizasyonunda görev alan başkan yardımcıları ve müdürleri, yarışmayı destekleyen kuruluşları kutluyorum.