Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hafta sonu gerçekleştirdiği Almanya Ziyareti, her ne kadar Almanya'da "Bild" ve benzeri "Türkiye karşıtı" bazı yayın organları tarafından "olumsuz" gösterilmeye çalışılıyor olsa da tam tersine iki ülke için de başarılı bir ziyaret oldu.
“Türkiye düşmanları” ve “Türkiye ile sorunlu çevreler” hem ziyaret öncesi hem de ziyaret sürerken bu ziyaretin “sabote edilmesi” için çok çırpındılar. Başaramadılar. Türkiye’de casusluk suçundan beş yıl on ay hapis cezasına çarptırılmış ve haklı olarak Türkiye tarafından iadesi istenen bir suçluyu “gazeteci” kimliği ile Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Şansölye Angela Merkel’in ortak basın toplantısına sokmaya kalkacak kadar çirkinleşen “Türkiye ile sorunlu çevreler”, Türkiye’nin kararlı duruşu ve Alman tarafının bu şahsa yönelik doğru tavrı sayesinde amaçlarına ulaşamadılar. Bu ve buna benzer tüm provokasyon girişimleri boşa çıktı.
Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şansölye Angela Merkel ile görüşmelerinin yanı sıra birlikte geldiği bakanların da Alman meslektaşları ile görüşmeleri çok verimli geçti. Bu ziyaret beklediğimiz gibi Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi açısından çok yararlı bir ziyaret oldu diyebiliriz.
Özellikle Türkiye’de uzun yıllardır dev projeleri gerçekleştiren Alman firmalarının en üst düzey yöneticilerinin, banka temsilcilerinin ve Almanya’nın önde gelen iş dünyası isimlerinin katıldığı “yuvarlak masa” Türkiye ve Almanya arasındaki ekonomik bağların ne kadar güçlü olduğunu ve siyasi düzeyde ne yaşanırsa yaşansın ekonomik düzeyde iş birliğinin her zaman sıkı bir şekilde devam edeceğinin de kanıtıydı. Almanya’nın dünya çağında iddialı firmalarının ve banka temsilcilerinin tek tek söz alarak Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a görüşlerini ve beklentilerini aktarma imkanı buldukları bu yuvarlak masa her iki tarafın da büyük bir memnuniyetiyle sonuçlandı.
Yuvarlak masa toplantısında Almanya ile ekonomi ve ticaret alanındaki ilişkilerin ne kadar güçlü olduğunun iki ülke arasındaki dış ticaret rakamlarından da anlaşıldığına dikkati çeken Başkan Erdoğan, Türkiye'nin bu ilişkileri daha da güçlü kılmak istediğini belirtirken Alman müteşebbislerin 2003'ten bu yana Türkiye'ye 9 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım yapmasının, ikili ticaret hacminde son 7 ayda yüzde 13'ün üzerinde artış yaşanmasının da ticari ilişkilerin potansiyelini gözler önüne serdiğini aktaran Başkan Erdoğan, "Alman dostlarımızdan Türkiye'ye, Türk ekonomisine, ülkemizin geleceğine güvenmeye devam etmelerini istiyoruz." sözleriyle Türkiye’de dev yatırımları olan ve yeni yatırımlar yapmaya sıcak bakan Alman iş dünyasına Türkiye’de ne kadar “güvenli bir ortamda” var olduklarını ve olacaklarını dile getirdi.
İki ülke arasında çok anlamlı bu ziyarette Başkan Erdoğan’ın verdiği mesajlar çok net oldu. Ziyaret sonrası bizzat kendisinin ”Almanya'ya gerçekleştirdiğimiz devlet ziyaretinin, her açıdan kadim Türk-Alman dostluğunu daha da perçinleyeceğine inanıyorum.” dediği gibi bu ziyaret gerçekten Türk-Alman dostluğunun perçinlemesine büyük bir katkı oldu.
Bu ziyareti kısaca özetlemek için bizzat Başkan Erdoğan’ın ”Almanya ile sancılı dönem artık geride kalıyor, Suriye'de Almanya ile aynı bakış açısına sahibiz ve Almanya ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz güçlenerek devam edecek" yorumunu paylaşmak yeterli.
Elbette bazı sorunlar tek bir ziyaret ile çözülemez. Ama başlayan bu diyalog çok değerli. Özellikle terör örgütleri ile mücadele konusunda Türkiye ve Almanya arasında derin bir bakış ayrılığı var. Tüm terör örgütlerine karşı top yekün ve başarılı bir mücadele veren Türkiye, müttefiki Almanya’nın Fetullah Gülenci terör örgütü FETÖ ve PKK konusundaki tutumunu haklı olarak eleştirmekte ve Almanya’dan bu konuda tüm terör örgütlerine karşı bir mücadele beklemekte. Bu konuda iki ülke arasında bilgi alışverişi ve Türkiye’nin haklı beklentilerine yönelik olarak görüşmeler sürmek zorunda. Dileğimiz Almanya’nın bundan böyle FETÖ ya da PKK terör örgütleri için “rahat hareket edebildikleri bir ülke” konumuna son vermesi. İnşallah bunu da göreceğiz.
İlerletmekte kararlı olunan AB üyelik süreci kapsamında reformların devam edeceğini, vize serbestisi konusunda kalan 6 kriterin en kısa sürede yerine getirileceğini bildiren Başkan Erdoğan Almanya ziyaretinin ardından bu konuda, "Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci belli çevrelerin kaprislerine ve siyasi engellemelerine maruz bırakılmamalıdır. Almanya'nın bu konuda Türkiye'ye vereceği desteği önemsiyoruz." derken şimdi sıranın Avrupa Birliği’nde olduğunu da net bir şekilde dile getirdi.
Özellikle Suriye konusunda Türkiye sayesinde Almanya ve Fransa’nın da Türkiye ve Rusya’nın belirleyici oldukları “Suriye Zirvesi’ne” katılmalarının netleştiği bu ziyaret sonrası AB, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin normalleşmesini örnek almalı.
Türkiye ve Almanya arasında gündeme gelen tüm konular AB için de aynı derecede önemli ve hayati. Bu nedenle AB Komisyonu, 2019 yılının Mayıs ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından görevi sona ermeden ve yeni AB Komisyonu görevi teslim almadan önce Türkiye ile olan sorunların çözümü için acilen yapıcı adımlar atmalı ve Türkiye ile Almanya arasında önümüzdeki aylarda atılacak adımların hızına uyum sağlamalıdır.
ABD’nin neden olduğu birçok sorunla uğraşan günümüz dünyasında ne Türkiye’nin, ne Almanya’nın ne de AB’nin aralarında iş birliğine zarar verecek “krizler” yaşama lüksü olamaz.