Sevgili Aralık.

Ben, eskiden her aya mektup yazardım.

Sevgili Aralık.

Hoş geldin canım.

Çocuktum büyüdüm ben de, hep düşünürüm, çocuklukların büyümeleri, belki de hayatın en büyük haksızlığıdır.

Çocuk kalsaydım keşke, hala sokakta saklambaç oynayıp, leblebi şekeri yemeye devam etseydim keşke.

Hepimizde yok mu, bence vardır.

Büyüme pişmanlığı diyelim biz buna.

Ne oldu büyüdük ve hepimiz kirlendik.

Hepimiz her şeyi anlar, bilir, yemezler durumuna geldik.

Çocukken hepimize sorarlardı, büyüyünce ne olacaksın derlerdi.

Çoğumuz öğretmen olacağız derdik, ne kadar şerefli meslekler varsa çocuklar sıralardı.

Şimdi, sorun bakalım çocuklara ne diyecekler.

Kulaklarımla duydum, çocuk büyüyünce zengin olacağım dedi.

Biz.

Hayatın mucizelerle dolu olduğunu hayal eden çocuklardık.

Yanlış yaptığımızda doğrusunu öğreten büyüklerimiz vardı.

Şimdi ne oldu, büyükler "yalan doğrudan arta kalandır yavrum”, hemen köşeyi dönmelisini öğretir oldu.

Hep para konuşuluyor.

Sabahtan aksama kadar ağzımızda para.

Kirli para.

Kara para.

O ne kadar para kazanmış, bu ne kadar para kazanmış.

O ne kadar zengin olmuş, bu ne kadar mal mülk sahibi olmuş.

Türk lirası da konuşmuyoruz artık, dolar konuşuyoruz.

Aşk konuşan yok.

Sevda konuşan yok.

Sosyal medyada, youtube’da, televizyonlarda

Kim kimi en kısa sürede kafalayacak tüyoları veriyorlar.

Tek tek madde madde sıralıyorlar.

Adamı kendine nasıl aşık edersin diye gizli saklı sırlar veriyorlar.

Kadınlar falcı, astrolog peşlerinde koşturuyorlar.

Sevgili aralık.

Çok merak ediyorum.

Hiç kimsenin yolu, bir kez dahi de olsa aşktan sevdadan geçmiyor mu?

Hiç aşık olmadan bugüne gelenler var mı?

Mesela;

Onun için, ne yaşamalar, ne ölmeler, göze almadınız mı?

Onun için, gözünüzü kırpmadan ne menem vazgeçmelere girmediniz mi?

Kendinden bile esirgediğinizi, ona canı gönülden vermediniz mi?

Bir insanı, geride kalan ne varsa onlardan daha çok önemli bir konuma oturtmadınız mı?

Onun bir sözü diğerlerinin bin sözüne bedel olmadı mı?

Onun için neler feda ettiniz?

Avuçlarımda hala sıcaklığın var diyen, yine bu yıl ada sensiz diyen adamlar kalmadı.

Anladım canım.

Aşk, sevda boş verin gitsin.

Bu konu sıktı sizi.

Biz gelelim paraya.

İki gözümüz hep parada.

Her taşın altından kara para.

Dillerde ne çok yalan.

Bıktık.

Usandık.

Beni dinlediğin için teşekkür ederim sevgili aralık.

Funda'nın aklındakiler…

... Birçok ünlü oyuncu, ünlü oyuncu eşleri, televizyoncular, aklınıza kim gelirse youtube kanalı açtılar.

Psikologlar, doktorlar, ilim bilim sahibi herkes youtube kanalı açmış.

Hepsi belli bir takipçi sayısı almak, sonrası görüntülenme almak ve oradan para kazanmak istiyorlar.

Konu para kazanmak.

EH anlaşılır bir konu tabi ki.

Şimdi bunlar ünlü oyuncuları, ünlü şarkıcıları konuk olarak alıyorlar, başlıyorlar sohbet etmeye.

Çok güzel olanlar var, çok komik sohbetler edenler var.

Buraya kadar tamam.

Orada bir ünlü, sohbet içinde komik, karşılıklı espri içinde bazı şeyler söylüyorlar.

Kahkahalar falan, komik esprili sohbetler oluyor yani.

Ama farkında mısınız?

Ne kadar lüzumsuz, incir çekirdeğini doldurmayan bir şakayı, komik söylemleri köşe yazarları; şu böyle dedi, bu böyle dedi diye köşesinde yazıyor.

Magazin programları bunları, incir çekirdeğini doldurmadan cümleyi önümüze koyuyor.

Yahu.

Sohbet içinde, gülüşmeler içinde konuşulan konular bunlar.

Kendileri eğlenirken, gülerken, biz de biraz gülelim diye konuşuyorlar.

Çok önemli konu gibi önümüze koyup durmayın yahu.

Başka konunuz yok mu?