Seçimden önceki "Karar Anı" başlıklı son yazımızda sağlıklı bir karar için akıl ve kalp değerlerinin birbirini tamamlamasının önemine değinmiştik.

14 Mayıs 2023 seçim sonuçları, toplumu yönetenler ile yönetmeye aday olanlara çok yönlü ve ilgi çekici psikolojik mesajlar vermiştir. Seçmen adeta kılı kırk yaran bir tercih davranışı ile son sözü söylemiş, ruh halini ortaya koymuş ve ülkenin yol haritasını belirlemiştir.

Seçimden önceki “Karar Anı” başlıklı son yazımızda sağlıklı bir karar için akıl ve kalp değerlerinin birbirini tamamlamasının önemine değinmiştik. Sanal ortamın neden olduğu bilgi kirliliği ve algı oyunlarına rağmen seçmenin, takıntı, bağımlılık, yetersiz bilgi gibi kararı olumsuz etkileyen sıkıntıları, yüksek bir ferasetle aştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Seçim sonuçlarının, seçmen davranışı ve toplum psikolojisi bakımından tahlili büyük resimdeki bu feraseti görmemizi sağlayacaktır.

Seçime katılımın yüksek düzeyde olması, seçimin korku, endişe ve şiddetin ötesinde bir bayram havasında gerçekleşmesi, ülkemizdeki demokrasinin kökleşmesi bakımından önemli ve değerlidir.

Son yazımızda seçmenin “ben” ve “biz” değerleri arasında bir tercih yapacağını şöyle vurgulamıştık. “Birey düzeyindeki sıkıntılar, bireysel hak ihlalleri, alım gücündeki daralma, kayırma davranışları, hukuk ve demokrasi alanındaki eksiklikler… Kuşkusuz bunlar çok önemlidir ve ivedi olarak iyileştirilmelidir. Ancak toplumun bir bütün olarak sağlık, savunma sanayi, enerji, ulaşım, terör, istikrar, uluslararası ilişkilerdeki konum gibi alanlarda aldığı yol göz ardı edilmemelidir.”

Seçmen; toplumsal huzuru, istikrarı, bütünün çıkarlarını ve güçlü devleti öne çıkarmıştır. Seçmen, “biz” yönünde bir davranışı tercih etmiş yani devletin ihtiyaçlarını ferdin ihtiyaçlarından önde tutmuştur. Böylece devletin; savunma sanayi, sağlık, ulaşım, otomobil üretimi, teknoloji gibi alanlardaki ulusal ve uluslararası projeleri, hane içinde yaşanan ekonomik sıkıntıların üzerinde algılamıştır. Soğan önemsenmiştir ama ulusal güvenlik ihtiyacı ve lidere güven duygusu öne çıkmıştır.

MECLİSTEKİ DAĞILIM

Meclisteki dağılım ve Cumhurbaşkanı adaylarının aldıkları oyların oranlarından da net şekilde anlıyoruz ki, ülkemizdeki genel yönetim politikaları yeniden ciddi bir destek almış ve istikrar arzu edilmiştir. Seçmen, güven veren liderlik duruşunu; koalisyon, ortak yönetim ve birlikte yönetim gibi seçeneklere tercih etmiştir. Parlamentodaki dağılım ile seçmen, Başkanlık sisteminin devamından yana bir duruş sergilemiştir. Seçmen, muhalefetin ülkenin yönetimi için önerdiği toplu bir değişim, dönüşüm ve parlamenter sisteme dönüşe mesafeli durmuştur.

Seçmenin feraseti iktidarda ve muhalefette yer alan tüm partileri ve liderleri kucaklamış ve herkese uygun bir mesaj vermiştir. Zira ittifakları oluşturan partilerin toplam oyu ile ittifakların Cumhurbaşkanı adaylarının oyu takriben aynıdır. Bu, seçmenin hassas bir terazi ile değerlendirme yaptığının işaretidir.

İktidar partisi son seçimde aldığı yüzde 42 oyun altında yüzde 36 oranında tercih edilmiştir. Seçmen, girdiği seçimleri kazanmasına alıştığımız Cumhurbaşkanına en yüksek oyu vererek taltif etmiş ama ilk turu geçecek çoğunluğu çok az farkla vermeyerek uyarmıştır. Böylece iktidarın olası rehavet davranışı önlenmiştir. Tek adam algısı, mutfağa yansıyan pahalılık, kamu dairelerindeki kayırmalar ve benzeri alanlardaki algıların gözden geçirilmesi arzu edilmiştir.

Ana muhalefet partisi yanına dört partiyi daha aldığı halde eski oyunu geçememiş, ezici bir çoğunluk alacağına inandıkları Cumhurbaşkanı adayı yüzde 45 civarında kalmıştır. Seçmen toplumun kök değerleri, inancı ve özellikle terör konusundaki hassasiyetini yeniden ve bir kez daha sergilemiştir. Benzer ideolojik arka plana sahip olmayan partilerin seçim iş birliği arzu edilen başarıyı sağlamamıştır.

2. TUR

Başta ana muhalefet olmak üzere muhalefet partilerinin kendi yapısal kimliklerini, kök değerlerini, duruşlarını ve kiminle yan yana olduklarını gözden geçirmeleri arzu edilmiştir. Terör konusunda arzu edilen duruşu sergilemeyen partinin kendi oyları azaldığı gibi iş birliği yaptığı muhalefet cephesine de beklenen faydayı sağlayamamıştır. Toplum içindeki her marjinal görüş kendi karşıtını yani her tez karşıt tezini üretir. Bunun içindir ki devlete yönelik terör ve tehdit algısı, milliyetçi oyların yükselmesine neden olmuştur.

Devletin deprem bölgesinde yaptığı çalışmalar, bölge insanı tarafından takdir görmüştür. Deprem bölgesi, duygularını tercihlerine en çok yansıtan kesim olmuştur. Devletin bütün gücüyle ve tüm kadrolarıyla deprem bölgesinde insan üstü çalışması, kesintisiz hizmet için didinmesi karşılık görmüştür.

Adayların, adaylar adına konuşanların, parti sözcülerinin, sonuçları duyuran medya kanallarının, yorumcuların, sosyal medyada yazanların, seçimde görevli kamu kurumu temsilcilerinin daha seçim sonuçları kesinleşmeden yaptığı açıklamalar, konuşmalardaki beden dilleri, ses tonları, mesajlarındaki içerikler ayrıca analiz edilmelidir. Bazı liderlerin ve medya kanallarının doğru bilgi sunmak için gösterdikleri çaba, itidal çağrısı, toplumsal kaygının yönetilmesinde rol oynamıştır.

İkinci turda yer almayacak olan üçüncü adayın oyları, iki aday arasında dağılacaktır. Bu kitle homojen bir seçmen değildir. Bu grubun ikinci turdaki tercihinde kök değer olarak yakın hissettiği adayı yani mevcut Cumhurbaşkanını tercih etme olasılığı yüksektir. Zira dünyadaki seçim örnekleri, ilk turda en çok oyu alan adayın ikinci turda başarılı olduğunu göstermektedir. Ayrıca ikinci turdaki seçmen davranışının, birinci turda belirginleşen meclis aritmetiğinden psikolojik olarak etkilenmesi ve çoğunluğa yakın durma refleksi göstermesi beklenir.