AİLE VE AİLE ŞİRKETİ OLARAK BU DÖNEMİN FARKINDA MIYIZ?
Bu temel soruya hem aile şirketi yetişkin kuşağının, hem gençlerin acele ile “Evet.” cevabını verdiklerini duyar gibiyiz. Hatta bir kısmınızın içinden “Biz zaten bunları biliyoruz.” dediğini de tahmin ediyoruz. Elbette ki gençlik döneminin burada aktardığımız ve daha aktaramadığımız birçok özellikleri mevcuttur. Özellikle yetişkin kuşağın kendisi de bu dönemden geçmiştir ve önemli deneyimleri vardır. Vardır da bu deneyimler de çoğu zaman yetmiyor. Yani bu dönemi bilmek, temel özelliklerinin farkında olmak gereklidir ama ne yazık ki yeterli değildir.
Bakınız, öyle aile şirketi örnekleri ile karşılaşıyoruz ki bırakın bu başkalaşım döneminin farkında olmayı; bu dönemi tam anlamıyla görmeyen, ıskalayan yahut görmek istemeyen, gençlerle sadece günlük iletişimi değil ruhsal yakınlığı yitiren kısacası onları kaybeden aileler az değil. Nitekim tam bu dönemde aile ile kurulamayan sağlıklı etkileşim ve iletişim nedeniyle aileden hızla uzaklaşan; dış çevrenin, arkadaş çevresinin kurbanı olan, çeşitli sıkıntılı alışkanlıkları edinen ve ailenin sahip olduğu temel değerler sisteminden ayrı düşerek başka değerlerin müptelası hâline gelen ya da getirilen gençler maalesef az değildir. Bunun içindir ki aile şirketinin değerli büyükleri, anneleri, babaları ve daha yetişkin kuşaklarına tekrar yinelemek isteriz ki; lütfen işinizi, fabrikanızı, üretiminizi, markanızı, pazarınızı, çalışanlarınızı, mali işlerinizi yakından takip ediniz. Ama tüm bu yakın takipler, göz bebeğiniz olan ailenizi ve çocuklarınızı ihmal nedeni de olmasın.
Her gün ısrarla ve âdeta büyük özveri ile takip ettiğiniz bankalardaki hesap hareketleriniz kadar çocuklarınızı da yakından takip ediniz. Verdiğiniz harçlık, okul taksiti, üst baş alımı kısacası onun maddi ihtiyaçlarını karşılamanın ötesine geçin mutlaka.
Anne ve babalar kadar genç kardeşlerimizin de odaklanması gereken temel sorular var elbet. Aile şirketinin genç kuşak temsilcisi kardeşlerimizin ve anne babalarının ortak biçimde sormaları ve cevap vermeleri gereken birkaç temel soruyu paylaşalım. Bunlar biraz sevimsiz sorular olsa da cevap verme cesaretini göstermeliyiz…
- Aile şirketinin genç üyeleri eve ne zaman geliyor?
- Evde bir görevleri ve sorumlulukları var mı?
- Arkadaşları kimler?
- Okuldaki genel davranışları nasıl?
- Kimlerin boyası ile boyanıyorlar?
- Sigara içiyorlar mı?
- Hayatlarında daha çok ne tüketiyorlar?
- Yaşamlarında ne üretiyorlar?
- Kimler onlara ağabeylik-ablalık yapıyor ya da onlar kimlerin ağabeyi veya ablası?
- Kendileri ile iç barışları var mı?
- Kendileri dışındaki dünyayı, canlıları, cansızları seviyorlar mı?
- Boş zamanlarında neler yapıyorlar?
- Okuldaki ders öğretmenleri, rehberlik hocaları gençlerimiz için ne diyorlar?
- Bu gençler, hayatın pratiğine dair ne öğreniyorlar? Neler biriktiriyorlar?
- “Ben”lik takıntıları var mı?
- Harçlık anlayışları ve para harcama alışkanlıkları nasıl?
- Kişisel gelişimleri ne durumda?
- Ne olmak istiyorlar? İleriye dönük kişisel hedefleri neler?
- Ruh sağlıkları yerinde mi?
- Nerelere ve kimlerle takılıyor?
- Ne kadar yalan söylüyor?
- Ahlaklılar mı?
- Dinî inançları ve ibadet alışkanlıkları var mı?
- Adalet duyguları gelişkin mi?
- Neler okuyorlar?
- Hangi oyunları oynuyorlar?
- Nelerden vazgeçemiyorlar?
- Sevgi derinlikleri var mı?
Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir. Lütfen dikkat! Gençlerin yanında anne babaların, başta kendileri için sonra çocukları için bu soruları objektif biçimde yanıtlamaları çok önemlidir. Özellikle genç kardeşlerimizin bu temel soruları kendi hedefleri için en doğru biçimde yanıtlamaları, bundan sonra atılacak yeni adımlar için belirleyicidir. Lütfen kendinize karşı dürüst olun. Kendinizi eleştirmekten korkmayın! Amacınız kısa dönemli çıkarlar ve kazanımlar değil, uzun vadeli kazanımlar olmalıdır. Amacınız “ben”lik arzularına takılıp kalmak değil; içinde yer aldığınız aileyi, kurumu, toplumu anlamak ve üstlenebileceğiniz en iyi rolü almaya aday olmaktır.
Tüm bunlar için, öncelikle kendimizi tanımamız önemli ve belirleyicidir. Her insanın farklı kişilik ve zekâ donanımına sahip olduğunu ancak bu temel ve ham konumdaki donanımların; uğraş, çalışma, efor, eğitim ve çaba ile pratiğe ve performansa dönüşebileceğini hiç ama hiç unutmayınız.