Günlerdir nefesimizi tuttuk Rusya ve Ukrayna'dan gelecek haberleri takip ediyoruz.
Günlerdir nefesimizi tuttuk Rusya ve Ukrayna’dan gelecek haberleri takip ediyoruz. Kadınlar ve çocuklar barınaklara, erkekler savaşmaya gidiyor. Düşünmesi bile iç ürpertici. Elimiz kolumuz bağlı bir şekilde sadece oturduğumuz yerden empati yapıyoruz, yaptıkça kalbimiz sıkışıyor. Savaşın kazananı olmuyor. Bölünen aileler, yıkılan evler, yarım kalan hayatlar oluyor. İletişimin en kuvvetli olduğu çağda, oturup konuşmak yerine silahların, bombaların, füzelerin atılması çok ama çok acı. Evini, yuvanı, aileni bırakıp kaçmak zorunda kalmak ve bu süreçte hayatta kalmaya çalışmak ne kadar da zordur. Hani empati yapıyorum dedim ya dünya öyle bir hal almaya başladı ki, yarın öbür gün bizim başımıza gelse böyle bir durum ne yaparız? Depremle başa çıkamıyoruz, sel ile başa çıkamıyoruz, yangın ile mücadele edemiyoruz daha doğal afette ne yapacağımızı bilmezken olası bir savaş durumunda biz ne yapacağız? Nereye sığınacağız? Yoksa hepimiz cephelere mi koşacağız? Arkamızda bıraktıklarımız ne olacak çocuklarımız, yaşlılarımız, hastanede yatan hastalarımız, yeni doğan bebekler, hepsine ne olacak? Ve şu an Ukrayna’da ne yapıyorlar? Kışın ortasında evlerini bırakıp kaçmak zorunda kalan, yaralanan ve hayatını kaybeden masum insanların suçu ne? Ben bunları yazarken bile gözyaşlarımı tutamıyorken o insanların hissettiklerini hiç düşünemiyorum. Ve bu anlaşmazlığın bilançosu daha da ağırlaşmadan bir an önce son bulmasını diliyorum.
Çözüm kesinlikle savaşmak olamaz. Savaşa HAYIR!