"Sağlık muhabiri ile kaleciler arasında ne benzerlik olabilir?

“Sağlık muhabiri ile kaleciler arasında ne benzerlik olabilir? Saçmalık bu!” diye düşünenleriniz olabilir. Ancak, günümüz medyasında sağlık alanında haberlere imza atan, televizyon programı yapan medya mensuplarının omuzlarındaki sorumluluk kalecilerin sorumluğundan farklı değil.

Bir kaleci, takımının sigortasıdır. Takımdaki 10 arkadaşının maç sırasında yapacağı her hatayı kapatmak, kalesini korumak onun görevidir. Takım arkadaşları hücumdayken bile temkinli olmak zorundadır. Bir anlık dikkatsizlik sonucu filelerle buluşan top, belki de bir kupanın kaybedilmesine, takımının elenmesine ya da küme düşmesine neden olabilir.

Editör, muhabir, köşe yazarı ya da televizyon programcısı olarak sağlıkla ilgili konularda topluma mesaj verenlerin temel görevi, abartılı ya da yalan haberlerin tuzağına düşmemektir. Otlarla, taşlarla, enerjiyle şifa verdiklerini söyleyen şarlatanlardan hastaları ve hasta yakınlarını korumaya çalışmaktır.

Kalecinin ihmali sonucu yenen golün sağlıktaki eşdeğeri çok daha vahimdir. Verilecek yanlış bir mesaj, şifa tacirlerinin reçetelerini uygulamaları sonucu hastaların yaşamlarını yitirmelerine bile neden olabilir. 90’ıncı dakikada yenen golün, sonraki maçlarda telafisi mümkündür. Ama yanlış bir haberin gösterdiği yol yüzünden yitirilen canlar hiçbir zaman geri gelmez.

NAFTALİN KOKAN BÜLTENLER...

Günümüzde sağlıkta rekabet artıyor. İster özel veya kamu hastanesi ister tıp merkezi ya da bireysel çalışan bir hekim olsun, daha çok hastaya ulaşmanın yolunun medyada daha fazla yer almaktan geçtiğine inanıyor. Bu yüzden PR uzmanları ile çalışarak medyaya hastalıklar ve tedavilerle ilgili basın bültenleri servis ediyorlar.

Sağlık muhabirlerinin bir görevi de naftalin kokan bültenleri hemen fark edip, çöpe atmaktır. Sağlık medyasında ne yazık ki sıklığı giderek artan bu duruma kendi deneyimlerimizden bir örnek vereyim. Bir hastaneden gelen ve içeriği çok düzgün bir basın bültenini sağlık portalımızdaki ekip arkadaşlarımızdan birine yönlendirmiştim. Çok geçmeden aradı. “Bu haber çok güzel ama kullanamayız. Çünkü aynı bülteni bir yıl önce gene göndermişler. Başlığına kadar yazı aynı. Şu an portalda yayında” dedi.

Hastanenin iletişimcileri basın bültenini, tek bir satırını hatta başlığını bile değiştirmeden, virgülüne bile dokunmadan medyaya servis etmişlerdi. İşin acı tarafı, bu yaşadığımız ilk örnek değildi. Defalarca arkadaşlarımdan bu tür uyarılar alıyorum.

Sağlık iletişiminin giderek ön plana çıktığı günümüzde bu tür PR’cı açıkgözlülüklerine sık rastlıyoruz. Sen yeni bir şey üretme! Naftalin kokulu bültenleri belli aralıklarla medyaya gönder, nasıl olsa çoğu farketmez!

Sağlıkta uzman gazetecilerin sorumluluklarından bir diğeri de eski bültenleri sandıktan çıkarıp yeni diye gazetecilere gönderenlerden sayfasını ya da ekranını korumaktır. Aynı kalesini koruyan kaleciler gibi.

HABER MERKEZLERİNDEKİ KALECİLER: SAĞLIK MUHABİRLERİ

Sağlıkta uzman bir gazeteci, çalıştığı haber merkezinin de sağlık iletişimindeki kalecisidir. Çünkü, sağlıkta sansasyona dayalı doğruluğu kanıtlanmamış bilgiler, “Tıpta Mucize”, “Kansere Son” gibi başlıklarla dış haberler, yurt haberler ya da magazin servislerinden de gelebilir. Kanser hastalarını, çocuğu olmayan çiftleri, obezleri, sedef, diyabet, KOAH gibi hastalıklarla yaşayanları umut tacirlerinden korumak için çalıştığı yayın kuruluşundaki yöneticileri bilgilendirmesi gereken gene sağlık muhabirleridir. Aksi takdirde, şifa bulmak için evini, arabasını satan, bankasındaki son parayı harcayan hastaların iyileşme umutları da boşa çıkar. Bırakın iyileşmeyi, hastalıkları daha da ilerleyebilir. Hatta bazen ciddi sağlık sorunları bile ortaya çıkabilir. Tıbbın ve medyanın hafızası utanılması gereken bu tür haberlerle doludur.

Kaleciler, yaptıkları kurtarışlarla kalelerinde adeta devleşirler. Taraftarların kahramanı olurlar. Sağlık muhabirleri ise toplum sağlığı için doğru, abartısız, sansasyondan uzak bir yayın için özenle çalışırken, çoğu kişiye yaranamazlar. Hastaları ve hasta yakınlarını korumak adına yayıncılık yaparken, sağlık sektöründeki bazı PR uzmanları ile yıldızları bir türlü barışmaz. Kendi meslektaşlarının ve yöneticilerinin gözünde rating ya da tiraj getirecek çarpıcı haberlere direnen sivri, dik başlı insanlar olarak görülürler.

Varsın, böyle olsun. Sağlıkta uzman bir gazeteci için gece vicdanı rahat olarak uyuyabilmesinden, aynaya utanmadan bakabilmesinden daha değerli ne olabilir?