Yeni darbe girişimi 15 Temmuz'un yaralarını sarmayı ve darbe girişimi sonrası normalleşme sürecini güçleştirdiği gibi siyasi istikrarı da zedeliyor.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) için raporlar yazan CIA'in yan kuruluşu sözde düşünce kuruluşu Rand Corporation’ın 2020 Türkiye raporunda yer alan "orta kademe askerler rahatsız; yeni bir darbe girişimi bile olabilir" şeklindeki ifadeler yoğun bir tartışmaya yol açtı.
Bu raporun yayınlanmasından kısa bir süre sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün siyasi ayağı ile ilgili söylemleri, ardından eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbağ’un benzer yöndeki çıkışı tartışmaları alevlendirdi.
Hükümet karşıtı çevrelerin bir kısmı, “Oley, hâlâ orduda darbe yapmayı düşünenler, hatta Rand Corporation’ın raporuna konu olacak güçte bir yapılanma varmış” diye sevinç çığlıkları atarcasına söz konusu raporun üstüne atladı.
Günlerdir köpürte köpürte konuyu gündemde tutuyorlar.
Tabi en çok da, 15 Temmuz’da halkın çelik iradesine toslamalarına rağmen bu emellerinden vazgeçmeyen FETÖ’cüler…
İyi hoş da hükümete yakın diye bilinen bir kesime ne oluyor?
Güya onlar hükümeti uyarıyor; “böyle bir hazırlık var dikkat” diye.
Elbette söz konusu kuruluşun raporu es geçilmemeli, geçilmiyordur da.
Hükümetin, devletin ilgili birimleri bunun değerlendirmesini yapıp varsa ordu içinde o tip homurdanmalar içinde olanlara karşı gerekli önlemleri alıyordur.
15 Temmuz musibetinden sonra devlet ve hükümet bu konuda uyanık ve tetiktedir muhtemelen.
Ancak “Türkiye’de yeni bir darbe girişimi olabilir, ordu içinde hükümetten rahatsızlık duyan ciddi bir kesim var” söylemini sürekli gündemde tutmanın, FETÖ’cülerin umutlarını canlı tutmaktan, AK Parti’yi sandıkta yenemeyeceğini düşündüğü için bu tip beklentiler içine giren muhalefet aymazlarının yüzünü güldürmekten ve de en önemlisi 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle büyük bir güven kaybına uğrayan, FETÖ’cülerden temizlendikçe ve terörle mücadelede büyük başarılar elde ettikçe güvenirliği hızla yükselen ordunun itibarını zedelemekten başka kime ne faydası var?
ABD’nin, İsrail’in hatta üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği üyesi birçok ülkenin son 10 yıldan bu yana Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek için sayısız girişim içine girdiğini bilmiyor muyuz?
15 Temmuz da zaten o girişimlerin en pik hali değil miydi?
İlk kez mi Washington merkezli bir kuruluşun böyle bir hevesiyle karşılaşıyoruz?
Değil tabiî ki…
Ee bunların bu niyetlerinden vazgeçmediklerini de biliyoruz, o halde bu telaş niye?
İlker Başbuğ’un “yeni bir darbe girişimi” ortamını ısıtma çabalarına bilerek ve isteyerek ortak olduğuna emin değilim ancak Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin sözünü ettiğimiz uluslar arası çevrelerin ve onun piyonlarının Erdoğan’ı indirmeye yönelik her türlü girişimlerine bilerek ve isteyerek müdahil oldukları konusunda kuşkusu olan kaç kişi var?
Kenan Evren yarın mezardan çıkıp “Hadi Erdoğan’ı indiriyoruz” dese Kılıçdaroğlu ve ekibinin onun arkasında saf tutacağını bilmiyor muyuz?
Hatta yabancı bir devlet yarın Türkiye’yi işgal girişimine başlayıp “Hedefimiz Ankara, Erdoğan’ı devireceğiz” dese aynı Kılıçdaroğlu ve ekibi başkente kadar onlarla yürüyüşe geçse şaşıracak mıyız?
Tüm siyasi hedefini Erdoğan’ı indirmeye endeksleyen PKK ve uzantısı HDP ile yaptıkları iş birliği bunun en somut kanıtı değil mi?
Yani demem o ki, son 10 yılda bu darbe planlarını yapanları da, onların piyonlarını da, destekçilerini de, siyasi ayaklarını da gayet iyi tanıyoruz.
Elbette bunlar bu tip heveslerinden vazgeçmeyebilir ancak bu halk aynı yılanın aynı yerden bir daha sokmasına izin vermez. Hele ki 15 Temmuz’un yarası henüz tam olarak kapanmamışken.
Yeni darbe girişimi 15 Temmuz’un yaralarını sarmayı ve darbe girişimi sonrası normalleşme sürecini güçleştirdiği gibi siyasi istikrarı da zedeliyor.
Yeni darbe girişimi söylentilerine en güzel yanıtı AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan verdi, “Biz milletimize güveniyoruz.”
AK Parti’yi destekleyenler de aynı şekilde partilerine, hükümetlerine, devletlerine güvense iyi olur.