Aslında Türkiye öteden beri İran ile ilişkilerini hep iyi tutma çabası içinde oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile yaptığı telefon görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, her iki ülke arasında ekonomik ve güvenlik alanlarında iş birliğinin önemini vurgulayarak yakın bir dönemde Tahran'a yapacağı ziyarette Türkiye-İran arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açılacağını bildirdi.
Reisi de aynı görüşme ile ilgili benzer bir açıklama yaptı.
İki ülke arasındaki iş birliğinde yeni bir aşamaya girileceğini söyleyen İran Cumhurbaşkanı, Türkiye ve İran'ın terörle mücadelede ortak hareket etmesinin önemine değinerek, "Terör ile mücadelede ortak hareket etmek istiyoruz. Bu konuda tüm ülkelerin iş birliğinden memnun oluruz" ifadelerini kullandı.
Bu yeni girişim önemli ölçüde İran’ın, Ortadoğu ve Körfez’deki çok sayıda Arap ülkesiyle ilişkilerini geliştiren İsrail karşısında bir denge arayışı ve Ankara’nın Tahran’ın bu çabasına olumlu yanıt vermesinin bir sonucu.
Aslında Türkiye öteden beri İran ile ilişkilerini hep iyi tutma çabası içinde oldu.
Özellikle son yıllarda ABD’nin yaptırımları karşısında hiçbir ülkenin yapmadığı kadar Tahran’ın yanında oldu.
Öyle ki Halkbank konusunda ABD ile yaşanan sorunların büyük kısmı bununla ilgili.
Buna karşın İran hiçbir zaman Türkiye gibi dürüst ve samimi olmadı.
Aksine birçok alanda hep Türkiye’nin karşısında durdu.
Suriye’de Esad yönetiminin yanında durarak Türkiye’ye karşı cephede yer aldı.
Azerbaycan-Ermenistan savaşında açıkça Erivan’a destek verdi.
En önemlisi Türkiye’nin en büyük baş belası terör örgütü PKK’ya öteden beri zaman zaman açık zaman zaman gizli destek verdi.
Suriye ve Ermenistan konusundaki tutumu kendi ulusal çıkarlarıyla değerlendirilebilecekse de PKK’ya verdiği destek önemli ölçüde bölgesel rakibi olarak gördüğü Türkiye’nin zayıf kalmasını istemekle alakalı.
İran Cumhurbaşkanı şimdi terörle mücadelede iş birliğinden söz ediyor ancak sahadaki durum hâlâ aksini gösteriyor.
Tahran, Suriye ve Irak’ta açık bir şekilde PKK’yı desteklemeye devam ediyor.
Afrin İnsan Hakları Örgütü adlı kuruluşun, PKK’nın Suriye kolu YPG’nin kaçırdığı Kürt çocuklarını bu ülkedeki İran kamplarında eğitime tabi tuttuğuna dair açıklamalarını geçtiğimiz günlerde bu köşede yer vermiştik.
Aynı durum Irak’ta da geçerli.
Hatta Irak’ta PKK’nın İran destekli Haşdi Şabi güçleriyle ilişkisi çok daha ileri boyutta.
Bunun en somut ayağı Sincar’da yaşanıyor.
Terör örgütü DEAŞ’ın büyük kıyım yaptığı, nüfusunun büyük çoğunluğu Ezidilerden oluşan Sincar, 2015’ten bu yana PKK’nın denetiminde.
PKK, buradaki denetimi Haşdi Şabilerin desteğiyle yürütüyor.
PKK’nın Sincar sorumlusu “Dijwar" kod adlı Mervan Bedel’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin yürüttüğü başarılı bir hava operasyonu ile etkisiz hale getirilmesinin ardından geçtiğimiz hafta boyunca Irak ordu güçleriyle terör örgütü PKK’ya bağlı YBŞ’liler arasında ciddi bir gerilim yaşandı.
PKK, yöneticilerinin öldürülmesiyle ilgili olarak operasyona tepki göstermeyen Bağdat yönetimini suçlayarak ilçedeki kamu birimlerinin çalışmasını zorla durdurunca Irak ordu güçleri kente girmeye çalıştı.
Ancak PKK’lı teröristler Haşdi Şabilerle birlikte ordu güçlerinin Sincar’a girmesini engelledi.
Yaşanan kısa süreli çatışmada yaralananlar oldu.
Nihayetinde PKK, Haşdi Şabilerle birlikte ilçenin denetimini ellerinde tutmaya devam ediyor.
PKK ile Haşdi Şabi arasındaki iş birliği Sincar ile de sınırlı değil.
Barzanilere bağlı Peşmerge birliklerinin Sincar kolu komutanı Haydar Şeşo, Erbil merkezli K24 televizyonuna yaptığı açıklamada her iki grubun Irak’ın genelinde ortak hareket ettiklerini belirterek, “Haşdi Şabi’nin yönetiminde olan her yerde PKK de var ve iş birliği halindeler” dedi.
Irak’ta sahadaki durum tam da Haydar Şeşo’nun dediği gibi.
Her yerde, her alanda iş birliği halindeler.
Hazırlıkları devam eden 7. Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı’nın önümüzdeki günlerde gerçeklemesi bekleniyor.
Tahran’da yapılacak bu zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak.
İki ülke arasında çeşitli alanlarda çok sayıda anlaşmanın imzalanması bekleniyor.
Muhtemelen Ankara, bu görüşmelerde Irak ve Suriye’de sahadaki durumun İran Cumhurbaşkanı’nın terörle mücadelede iş birliği taahhütlerine uymadığını sözünü ettiğimiz örneklerle masaya koyacaktır.
İran, Türkiye ile ilişkilerinde bu samimiyetsiz yaklaşımlarını bir kenara bırakmalı, Türkiye’nin terörle mücadelesine destek olmayacaksa bile en azından terörü destekleyen tarafta durmaktan vazgeçmelidir.
Türkiye’nin de İsrail karşısında giderek sıkışan İran’ın destek arayışları karşısında öncelikle terörle mücadele konusundaki iş birliği taahhütlerinin sahaya da yansıması gerekliliğini ön şart olarak masaya koymalıdır diye düşünüyorum.