Bir süredir parça parça uygulanan sokağa çıkmama, özellikle 65 yaş üstülerin yanı sıra, 20 yaş altılara uygulanan kısıtlamalara yönelik değerlendirmelerimi yazmıştım.
Geçtiğimiz hafta, pandemi dönemindeki son bilgilerle ilgili yorumlarımı buraya aktarmış, on-onbeş gün içinde hızlı yayılma eğiliminde olan salgının rakamlara yansıyan bilgilerini yazmış ve onunla ilgili yorumlarımı, haberlerde gördüklerimden derlediğim bilgilerleri aktarmış ve başlığımda kullandığım “Umutlar tükenmesin” temennisiyle son noktayı koymuştum.
Bir süredir parça parça uygulanan sokağa çıkmama, özellikle 65 yaş üstülerin yanı sıra, 20 yaş altılara uygulanan kısıtlamalara yönelik değerlendirmelerimi yazmıştım. Bu kısıtlamaların, söylenen yaş grupları değerlendirmelerinin çok daha ötesine taşınması gereğinden söz etmiş, nedenleri ile ilgili kısa çözüm önerilerimi de yazmıştım. Ve şöyle kısa bir yorum yapmıştım;
“Salgının bu hızlı değişim süreci içinde aksatmadan, gündemi, özellikle de pandemi dönemindeki gelişmeleri takip ettim. Gördüğüm şeylerin en gerekli olanı; 65 yaş üstüne uygulanan kısıtlamalara özen göstermeye çalıştım.
O kısıtlamaların, işin en kolay yöntemi olduğu konusunda kafamdaki soru işaretlerinin hala yerinde durduğunu hep gördüm.. Bir süreden beri ısrarla yazdığım gibi, en az 14 günlük sokağa çıkma kısıtlaması gereğinin hala ortada durduğuna inancım asla azalmadı. Şu an uygulanan, parça parça kısıtlamaların, sadece “münferit” olmaktan öteye gitmeyeceği düşüncemden hala vazgeçemedim. Bu uygulamaya sıkı sarılmamız gereğini de hep dile getiriyorum. Unutmamamız gereken, bireysel önlemleri asla gevşetmeyip daha da yoğun şekilde uygulamalıyız.
Son raporlara yansıyan bilgilerin üzerinden bir hafta gibi çok uzun olmayan bir süre geçti. Ne durumdayız, Sağlık Bakanlığımız, uzmanlar ve Bilim Kurulu’nun söylediklerine bir kez daha bakalım.
O bilgilere geçmeden önce; özellikle, son günlerde pandeminin gidişatının çok önüne geçen gelişmelerden ve gündemde en çok konuşulanlar sıralamasında zirvede yer alan aşı konusunda birşeyler söylemeden geçmeyelim.
Salgını bizdeki gidişatı çok iyi değil ama bizim dışımızdaki birçok ülke, bizden çok daha da iyi değil. Başta Almanya olmak üzere, birçok ülke, neredeyse “tam kapanma” önlemini uygulamaya başladı bile. Amerika, Hindistan, Brezilya, vaka sayısında başı çeken ülkelerden. Kısıtlama önlemleri ilk tercih edilenler. Kısacası; bizdeki durum endişe verici ama, bizim dışımızdaki bazı ülkeler de bizden çok daha iyi değller. Görünen o ki; yeni yıla yaklaşırken ve yeni yılın ilk ayında salgının sergileyeceği durum dünyayı oldukça zorlayacak.
Kovid-19 önlemleri iyice sıklaştırılıken, yukarıda belirtiğim gibi, aşı konusundaki gelişmeler de iyice netleşmeye başladı. Bu biraz rahatlatıcı bir durum gibi görünebilir. Ancak bu ortamda bile uzmanların özellikle üzerinde durdukları; “Aşı diyerek almamız gereken önlemlerde, bireysel korunma önlemlerimizden asla vazgeçmeyelim ve aşı sevdasıyla gevşemeyelim. Daha henüz tam olarak uygulanmaya başlanmadı ve sonuçlarını ne olacağı konusu tam olarak netleşmedi.”
Sağlık Bakanlığımızın ilettiği son bilgilerden; aşının bir kaç koldan ülkemizde de uygulanmasının başlayacağını duyabiliyoruz. Hatta ilk aşamada, sıralama olarak,
nereden başlanacağıyla ilgili bilgiler de netleşmeye başladı. Hangi aşının, nasıl kullanılacağı, ülkemizde belirlenecek klinik araştırma sonuçlarına göre nasıl, ne zaman uygulanabileceğine dair bilgiler de netleşmeye başladı.
Gelen bilgilere göre; yoğun iller ve bölgelerdeki vaka sayılarının artış hızı yavaşlamış gibi görünüyor. Bu durumun en endişeli görüntüsünün yansıdığı İstanbul’dan da benzer bilgiler gelmeye başlamış.
Son günlerde pandemi durumunun yarattığı endişeler, aşı ile ilgili neler yapılacağı yönüne dönüşmüş durumda. Bir süredir tartışılıyor gibi görünen Çin aşısı, konusu da iyice dile getiriliyor. Aşılar ile ilgili anlık endişeler giderilmeye başladı. Hangi aşının, nereden, ne kadar alınacağı veya alındığı bilgileri de netleşmeye başladığı gibi, ilk aşılamanın nasıl ve hangi sosyal kategorilere uygulanacağı konusu da iyice belirlendi gibi.
Beklentiler, var olan endişelere hızlı çare olacak mı göreceğiz.
Umutlar tükenmesin!