Bir özgürlüktür, gidiyor.
Bir özgürlüktür, gidiyor. Kimisine göre özgürlük türküsü, kimisine göre özgürlük terânesi.
Zaman ve kişiler değişti, ama mekân aynıydı. Yüz yıl önce yine aynı mekânda yâni bu ülkede, yine birileri bir özgürlük tutturmuşlardı.
O zamânın siyâset magazinine hâkim olan Jöntürkler, “Hürriyet” diye tutturmuşlardı. Adlarını bile Fransızların koyduğu bir “hürriyet sevdâlıları”, Fransa’da kendi vatanlarında hürriyet istiyorlardı. Onlar için tek amaçtı hürriyet; sonrasını düşünmüyorlardı, düşünemiyorlardı.
Sonrasını onlara Jöntürk adını verenler düşünmüşler ve uyguluyorlardı. Daha sonrasını hepimiz biliyoruz. Bilmediklerimizi de her geçen gün açığa çıkan gerçeklerle tamamlıyoruz.
O günlerin hürriyeti, bugün özgürlük oldu. En azından şimdiki adını Fransızlar koymadı. Teselli sayılabilir mi, bilmiyorum. Belki bu hâliyle kendilerini daha iyi gizleyebiliyorlar.
Gönül Lügâtındaki Anlam
Özgürlük, Türkçe bir kelime, ama Türkçe’nin gönül lügâtındaki anlamdan çok uzak bir hâle gelmiş durumda. Yine Fransız makyajıyla tanınmayacak hâle getirilmiş ve bu ülkenin gerçeklerine “Fransız kalmış” durumda. Bu ülke insanın gönül telini titretmiyor. İçi boş bir kap gibi çok ses çıkartıyor ama ne ahenk var ne de akort. Herkesin ayrı sesten gazel okuduğu bir kavram kakafonisi.
Öz+gür= Özgür
Yüz yıl öncesinin “hürriyet”inin yerine kullanılan “özgür” kelimesi aslında birleşik bir kelime. Bağımsızlık, hürriyet, serbestlik gibi kelimelerle eş anlamlı sayılan “özgür” kelimesi, dışarıda aranamayacak; Fransız, İngiliz, Rus, Arap, Çinli gibi dışarıda olanların veremeyeceği bir sıfat.
Özgür, kişinin kendisindeki, yâni özündeki zenginliği, yâni gür olma hâlini anlatan bir kavramdır. “Gür sesli”, “gür saçlı”, “gürül gürül” gibi ifâdelerden anladığımız gibi bolluğu, çokluğu ve zenginliği anlatır.
Özgürlük, kişiye özeldir
Özgürlük, zenginliği ve çokluğu kendinde barındıranların sâhip olabileceği bir sıfat. Birilerinden istenecek, dilenerek elde edilecek bir özellik değil. Hele hele birilerinin lütfedeceği bir özellik hiç değil.
Özgürlük başkaları tarafından verilirse, kişiye yakışmayacak, o kişide iğreti duracak bir özellik. Başkasının vücut ölçülerine göre dikilmiş bir elbiseyi giyen kişinin durumu gibi yapmacık bir hâl.
Yüzyıl önce Paris’te, hürriyet arayanlar kendilerinde olmayan bir zenginlikle peşine düştükleri özgürlüğün boş bir hayâl olduğunu anlayıp pişman olduklarında iş işten geçmişti. Kendi isimlerini bile koyamayanların kendilerinde bir zenginlik, bir bolluk, bir çokluk ve gürlük olması da beklenemezdi.
Jöntürklerin önemli isimlerinden Nâmık Kemâl’ın Hürriyet Kasidesi’nde dediği gibi çok “efsunkâr”, çok büyüleyici, sarhoş edici bir hayâldi onlarınki. Hayâlden öte bir fanteziydi, çünkü peşinde koştukları hürriyet ve özgürlüğü elde ettiklerinde kendi özlerinde koyacakları bir yer yoktu.
Öz+Güven
Bolluk, zenginlik ve çokluk, çalışmayla elde edilebilen şeyler. Çalışma da kişinin kendisine güvenmesiyle mümkün ancak. Kendine yâni özüne güvenmeyen, bir şeyi başarabileceğine inanmadan nasıl çalışabilir ve kendi özünü zenginleştirip nasıl özü gür hâle gelebilir ki!
Kendine güvenen kişinin elde edeceği zenginliği ve bolluğu koyacağı yeri var demektir. Birden bire zenginleşen birinin o parayla ne yapacağını bilmeyip israf etmesi gibi, başkasının lütfuyla elde edilen özgürlük, onu ele geçirende duracak yer bulamaz, çekip gider.
Özgüvenin çokbilmişlik ve ukalalıkla karıştırıldığı bir dünyâda, başkasının sağladığı özgürlük de peşinden koşarken büyüleyen, erişince sarhoş eden ama daha sonra baş ve gönül ağrısına sebep olan bir yoldur.
2017 Türkiye’sinde birilerinin ağzına sakız olan özgürlük, Jöntürklerin büyülendikleri hürriyetten daha sarhoş edicidir. Araç değil, amaç hâline getirilmiş bir özgürlüğün, onu elde edende yeri de, kıymeti de yoktur. Nereye koyulacağı bilinmeyen bir özgürlük, onu verenlere hizmet eden Truva atından ya da bombadan başka bir şey değildir. Ya işler bir anda tersine döner ve nankörce beğenilmeyen zamanlar ve şartlar mumla aranır, ya da patlayıp kendisiyle birlikte onun peşinde koşanları da helâk eder.
Türkçe’nin Rehberliği
Güzel Türkçemizdeki özgürlük kavramının başlangıç noktasının kişinin kendisi olduğu unutulmamalıdır. Bu şifre, başka dillerde özgürlüğe karşılık gelen hiçbir kelimede yoktur. Hiçbir dilin kelime hazinesi onu konuşanlara böyle bir rehberlik yapmaz. “Öz+gürlüğü” ve “öz+güveni” özümüzde ve kendimizde aramalıyız. Ve işe dilimizi güvenmekle başlamalıyız.