Bilen bilir, Anadolu kokulu Osmaniye gibi çoğu şehrimizde üretimin büyük payı aslında kadınlarımıza aittir fakat bu pay resmiyetten uzak olduğu için gözlerden de uzak oldu her daim…
Yaklaşık bir yıl sonra tekrar Osmaniye’deydim… Havası, doğası, şahsına münhasır insanı, bereketli toprağı ve ‘kalelerinin yansıttığı mücadele’ dolu tarih kokusuyla özel bir coğrafya Osmaniye…
Bu kez Osmaniye dememize vesile kadınlardı… Şehrinin potansiyelini keşfetmeye başlayan Osmaniyeli kadınlar ‘ben de bir şeyler yapmalıyım’ bilinciyle üretime dair güçlü adımlar atmaya başladı, Osmaniye Valiliği’nin destekleriyle… Evet Vali Dr. Erdinç Yılmaz öncülüğünde Osmaniye Valiliği’nin Osmaniyeli kadınların görünür üretime katılmaları konusunda önemli destekleri var…
Bilen bilir, Anadolu kokulu Osmaniye gibi çoğu şehrimizde üretimin büyük payı aslında kadınlarımıza aittir fakat bu pay resmiyetten uzak olduğu için gözlerden de uzak oldu her daim… Misal hayvanlara bakan, doğurtan, büyüten, besleyen, sağan kadınlar olmasına rağmen ‘ev işleri’ gibi görüldü tüm bunlar ve kimseler hayvancılıkta kadına yönelik bir varlıktan söz edemedi… Ya da bereketli elleri ve kocaman yüreğiyle toprağın en vefalı emekçisi olan kadınlar burada da hak ettiği derecede ‘bizde varız’ diyemedi…
Tüm bunların temelinde yaradılışta kadına yüklenen üretme, canla başla koşturma, koşulsuz emek verme, her zorlukla mücadele etme genleri yatıyor. Çünkü kadın her mecrada emek verirken tüm bunları iş veya zorunluluk olarak görmedi tam aksine nefes alıp vermek gibi hayatının bir rutini olarak gördü…
Şimdilerde Osmaniyeli kadınlar rutini mesleğe çevirmek amacıyla kooperatifleşerek ‘bizde varız’ demeye başlamış… Osmaniye’de ziyaret ederek uzun sohbetler ettiğim kadınlarımız ile üretimden satışa varan her başlığın keyfini de zorluklarını da konuştuk… İzlenim heybemde fazlasıyla cümle birikti bu sebepten hepsini bir yazıya sığdırarak kısa bir özetle geçmek istemiyorum… Bugün ana temada ‘kooperatifleşen kadının taleplerine ve genel işleyişte kooperatifçiliğin olması gerekenlerine’ değinmek istiyorum… Zira bir kapıyı aralamakla birlikte o kapıdan sonraki yolu doğru ve güçlenerek yürümekte çok önemli… Amaç uzun vadeli, emsal oluşturan, üreten, kazandıran, faydalı olan bir kadın profili ise buyrun topladığım ‘lütfen bunları dile getirin’ mesajlarına…
Osmaniye Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü’nden aldığım kadın kooperatifçilerin desteklenmesine dair veriler çok güçlü… Hibe destekleri, kabul gören projeler, krediler, manevi destekler, bilgilendirme çalışmaları ve daha pek çok alanda kadınlarımızın eli dolu fakat her şey bunlarla bitmiyor elbette… Dedik ya bir kapıdan geçiş var, bir de kapıdan sonra uzun vadeli ve güçlü bir yol haritası çizmek var… Anadolu kadınımız her ne kadar çalışma genleriyle yaratılmış olsa da günümüz dünyası vizyoner bakış açısıyla koordineli hareket etmeyi öngörüyor… Yani tarladaki, hayvancılıktaki, üretimdeki emekleyen kadınlarımızın; “daha az hasarla öğrenmelerini ve her düşüşten her yaralanmadan sonra pes etmeden daha güçlü bir şekilde devam etmelerini vakti geldiğinde de doğru adımlarla ayağa kalkmalarını” sağlayacak motivasyon unsurlarına ihtiyacı var… Kooperatifleşme konusunda en fazla ihtiyaç duyulan başlık bu; moral, motivasyon, cevherlerini keşfetmelerini sağlayıp o yönde harekete geçmelerini sağlayacak çalışmalara… Sık sık eğitim çalışmaları olmalı, moral motivasyon söyleşileri yapılmalı, şehirler arası kadın köprüleri kurulmalı, ortak satış alanları yaratılmalı… Özetle kadınlar maddi manevi kazanmalı zira kazanmayan kadın hem mutlu olmaz hem de evine, ailesine, çevresine mahçup olur; “bu kadar uğraştın eline ne geçti” suçlamalarıyla!
Vergiler ve istihdamı destekleyen pozitif yasal düzenlemelere de ihtiyaç duyduğunu aktaran kadınlar resmi kurumlara da seslenerek; “ilk etapta bize kiraladıkları alanlardan kazancı gözetmesinler ve ürettiğimiz ürünlere bir alım oranı uygulasınlar lütfen. Yani her kurumun yemek, hediye, ihtiyaç kalemleri var ve biz bu kalemlerin bir kısmının bizden temin edilmesini istiyoruz. Bilhassa yöresel ürünlerde ve şehrimizin kültürel değerlerini yansıtan üretimlerde… “Ve hatta bence sadece kadın kooperatifçilere yönelik bir koordinatör atanmalı. Bu koordinatör (CEO) yön vermeli hem üretime hem de ortak satış pazarlarına…
Osmaniyeli kadınlarımızın TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na da bir mesajı vardı. Odaların ve borsaların küçük kadın girişimcilerin yeterince elinden tutmadığını aktaran kadınların “biz yokmuşuz gibi davranmaları bizi fazlasıyla üzüyor” cümlesine katılmamak imkansızdı çünkü hepimizin işimizle birlikte sosyal sorumluluk-duyarlılık konusunda da emek vermesi gerekiyor… Tüm yoğunluğum ve hastalığıma rağmen söz verdiğim için o gün benim orada olmam gibi…
Hayat öyle veya böyle bir şekilde devam edip biterken kalan tek sermayenin “yüreklerimize yüklediğimiz huzur” olduğu unutulmamalı…
Şimdilik bu kadar kâfi diyor ve diğer yazımda kadın kooperatiflerimiz ve yaptıkları üretimlere dair bilgilerde buluşmak üzere diyorum…