Ben ölüm hak, MİRAS HAK diyenlerdenim.
Baştan söyleyeyim.
Ben ölüm hak, miras helal diyenlerden değilim.
Ben ölüm hak, MİRAS HAK diyenlerdenim.
Yani mirası hak eden almalı diye düşünenlerdenim.
Buna çocukların da dahil, illa akrabaların, illa kan bağın olan kimseler almalı, onlar hak eder diye düşünenlerden değilim.
Kan bağı değil, can bağı şart olmalı.
Seni seven, sana gözü gibi bakan, sana merhamet eden, canım diyen insanlar hak etmeli diye düşünürüm.
Yani seni kim severse o, sana kim bakarsa o.
Ben karşılıklı "göz bebeğim" şartı ararım.
Şimdi size bir hikaye anlatacağım.
Mahmure ana 1909 doğumlu, Fatih'te 94 yıl yaşıyor.
Tıp eğitimi alıyor ve kendisi gibi doktor olan bir beyefendi ile evleniyor.
Bu arada Mahmure ana 1936 yılında Türkiye güzeli seçiliyor.
Karı koca 7 yıl Amerika'da görev yapıyorlar, sonra ülkelerine dönüyorlar.
Bu süreçte çocukları olmuyor.
1999 yılında kocası vefat ediyor ve Mahmure ana Fatih'teki evinde yalnız başına yaşamaya başlıyor.
Ve sonra vefat ediyor.
Mahmure ananın başına gelen yangın hikayeleri var.
Önce 4 yaşında iken evlerinde yangın çıkıyor ve Fatih İtfaiyesi geliyor yangını söndürüyor ve Mahmure anayı kurtarıyorlar.
Mahmure ana, Fatih'te evinde yalnız başına yaşamaya devam ederken evinde yine yangın çıkıyor.
Fatih İtfaiyesi hemen geliyor, yangını söndürüyor ve Mahmure anayı yine kurtarıyor.
Mahmure ana 2000 yılında kendi el yazısı ile vasiyetname yazıyor ve tüm varlığını kendisini iki defa yangından kurtaran Fatih İtfaiyesi'nde çalışan erlere bırakıyor.
Vasiyetnamede Fatih'teki daire satılmayacak, kirası ve bankadaki dolar ve Türk parası faizleri sonsuza kadar bankada kalacak her 3 ayda bir geliri Fatih İtfaiyesi erlerine dağıtılacak.
Şahane bir vasiyet aslında.
Kimseye bırakmadığı mirası için mirasçıları kim varsa 2003 yılında dava açıyorlar.
Malın mülkün paranın başına üşüşüyorlar anlayacağınız.
Bu arada para faiziyle beraber 37 milyona ulaşıyor.
Dava, 349 varisli davaya dönüşüyor.
Anlaşıyor ki, yakın uzak akrabası kim varsa mirastan pay istiyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama kadın mirasını size bırakmamış.
Neden size kalmamış bir mal ve para için yıllarca dava içinde savaşıyorsunuz.
Neyse 24 Haziran'da sonuçlanacak dava tam 18 yıl sürüyor.
Ben, bana bırakılmayan tek kuruşu istemem.
Sen de isteme o zaman derim.
Ve ölen insanın arkasından yapılan miras, para kavgasına, davalarına çok bozulurum.
Ölen insana büyük haksızlık ve günah diye düşünürüm.
Onun cebinden, izinsiz alınan bir şey diye düşünürüm.
Bir arkadaşım vardı, adını bilmediği yüzünü görmediği akrabasının mirası için yıllarca davalarda uğraştı.
Adını dava dosyalarına yazmak için öğrendiği insanın mirasını kazandı ve bir Fatiha okumadan çatır çatır yedi.
Mahmure ana, senin atmacalar hariç, itfaiye erleri bizim bir anamız vardı, Mahmure anamız bir anamız daha oldu demişler.
Allah razı olsun demişler.
Der onlar.
Merak etme onlar sana her gece dua da ederler.
Funda'nın aklındakiler…
... Kibariye'nin kocası Ali'yi başka kadın ile el ele görmüşler.
Kibariye'ye hemen yetiştirmişler, bak kocan, bak kocana demişler.
Hadi boşan boşan, illa boşanacaksınız getiriyorlar.
Kibariye "ben bu yuvayı 24 sene ayakta tuttum her erkek aldatır, bilmem neler için yuvamı yıkmam" demiş.
Kadın köşe yazarları yazdı, herkes Instagram’ından salladı.
Erkek yazarları ne oluyor, onu anlamak imkansız, siz kadınlara karışmayın, size ne sana ne.
Yahu kadın bu kaçıncı defadır, aynı olaya benzer cevaplar veriyor.
Anlamıyor musunuz?
Gözümle görmeden inanmam diyor.
İnanın gözü ile görse de boşanmayacak.
Kadın yuvasını yıkmayacak ve başka kadın nedeni ile kocasından boşanmayacak.
Bu kadar.
Her kadına kendi ilişkisini, sabrını, sebebini teslim edin.
Bir insanın eşini kaybetme korkusu taşıması olamaz mı?
Korku bu yahu.
Ahkam kesip durmayın.
… Çok değerli müzisyen, benim çok sevdiğim, tanıdığım Gökhan Türkmen ile röportaj yapmışlar.
Gökhan etrafında ki "dişi enerjisinin" kendinin üretkenliğini nasıl artırdığını anlatmış.
Ben annem ve ablam ile büyüdüm, yaşadım, sonrası eşim ve kızım ile yaşıyorum, dişi enerjisinin ne olduğunu çok iyi biliyorum diyor.
Bu tanımlama, hayatımıza Gökhan ile girmiş oldu.
Dişi enerjisi.
Ne kadar şahane.
Ben de kendimi, kadınları ve enerjisini iyi bilirim, tanırım.
Özellikle erkek çocuklar kadının çok olduğu aile ortamında büyüyor ise, kadınları daha iyi tanır.
Daha yumuşak olur.
Daha merhametli olur.
Yeter ki dişi enerjiler birbirini sevsin ve ürettikleri enerji merhametli olsun.
Gerisi çok kolay.