Geçtiğimiz hafta Antalya çok önemli toplantı ve organizasyonlara ev sahipliği yaparak gene Ülkemizin yüz akı, turizm başkenti olma vasfını dosta düşmana bir kez daha gösterdi.
Geçtiğimiz hafta Antalya çok önemli toplantı ve organizasyonlara ev sahipliği yaparak gene Ülkemizin yüz akı, turizm başkenti olma vasfını dosta düşmana bir kez daha gösterdi.
Rusya’nın Ukrayna’yı haksız işgali ile oluşan savaş ve kaos ortamına bir son vermek isteyen Hariciyemiz, Rus ve Ukraynalı Dışişleri Bakanlarını Antalya’da buluşturdu. Kimse daha ilk görüşmede bu işin sonlanacağını düşünmüyordu, beklentiler düşüktü ama maksat hasıl oldu. İnşallah barış görüşmeleri de bizde yapılır ve sona erer bu sıkıntılı durum. Ardından Antalya Diplomasi Forumu’nda 30’a yakın ülkenin devlet ve hükümet başkanları geldi Antalya’ya. Bir protokol, bir protokol sormayın gitsin, heyetlerin birisi gitti, öbürü geldi.
Bizi asıl ilgilendiren ve sadece meraklıları tarafından bilinen ve yazımızın konusu olan World Snooker Tour Nirvana Turkish Masters 2022 ise hepsinden uzakta, kendi âleminde ve harika maçlarla tamamlandı.
Lara’daki Nirvana Cosmopolitan Otel’de, 7 Mart Pazartesi günü başlayan ve 13 Mart Pazar günü Matthew Selt ve Judd Trump arasında oynanan final maçıyla birlikte tam 69 karşılaşma ile snooker severler adeta nirvanaya erdiler.
Snooker gibi seyretmesi oldukça zor ve sabır isteyen, derinlikli ve sofistike bir sporun bizim gibi heyecanlı ve genç bir ülkede bu kadar seyirci bulacağını başta organizasyon komitesi, kimse beklemiyordu muhtemelen. Geçen Cumartesi gecesi Shaun Murphy ile Judd Trump’ın maçında insanlar salondan taştı adeta. O maça gelene kadar birçok karşılaşmada dünya seyirci ortalamalarına yakın seyreden tribünler Cumartesi sabahından itibaren demini iyiden iyiye almış ve son yarı final maçında zirveye ulaşmıştı.
Aynı heyecan Pazar günü de azalmadan devam etti. Ding Jinhui’yi turnuva dışına iten Matthew Selt ile Shaun Trump’ı yenen Judd Trump maçı tam anlamıyla bir snooker ziyafetiydi. Biraz abartma olsa bile dünya snooker turnuvalarının Wembley’i sayılan Crucible Theatre ile mukayese eden misafirler bile oldu. Ortam o kadar canlı ve heyecanlıydı anlayacağınız. (Hele bir 9. frame var, toplam sayı -189- rekoruna sahne oldu. )
Snooker yapısı itibarıyla satrança benzer bir nebze. İş sadece muhtelif renkteki topları birbirine çarptırıp deliklerden içeri yuvarlamak değil. Bunu bir strateji ile yaparken sizden sonra toplarla oynamaya başlayacak rakibinize de bir anlamda “nanik” yapmak işin ince noktası (snook İngilizce nanik demek). Topu öyle bir yere yuvarlayacaksınız ki rakibiniz o düğümü çözene kadar akla karayı seçsin. İşin zevki burada zaten. En güzel sayılar bu snooker’ı çözerken veya çözemezken gelen sayılar olarak bilinir snooker severler arasında. En büyük alkış bu durumlarda gelir seyircilerden.
Topu topu yedi nota var, kaç farklı beste yapılabilir ki diye bir meydan okumaya müzisyenler yıllardır cevap vere vere yoruldu. Snooker da biraz öyle; altı delik ve 22 topla ne harika kombinasyonlar, ne harika sayılar, ne harika 147’ler barındırıyor içerisinde bu salon sporu. Hindistan’daki İngiliz subayların can sıkıntısında icat ettikleri ve oldukça uzun zaman geçirerek eğlendikleri bir geçmişe sahip olduğu için aynı zamanda “asil” bir spor da.
Bu türden güzel turnuvalara daha uzun yıllar ev sahipliği yapabilmek için her şeye sahibiz yeter ki isteyelim ve peşine düşelim. (Bu arada turnuvayı kazanan Judd Trump’ı da kutluyoruz.)
PS: Dün idrak ettiğimiz 14 Mart Tıp Bayramı tüm sağlık çalışanlarımıza kutlu olsun.