Narsisistler, acımasız sevgililer! Aslında narsisistler kimseyi sevmiyor değiller, sadece başkalarını da kendilerini sevdikleri kadar kötü severler diyor Van Der Waals. Şimdi küçük bir test yapın kendinize ve aşağıdaki soruları içtenlikle cevaplayın;
Narsisistler, acımasız sevgililer! Aslında narsisistler kimseyi sevmiyor değiller, sadece başkalarını da kendilerini sevdikleri kadar kötü severler diyor Van Der Waals. Şimdi küçük bir test yapın kendinize ve aşağıdaki soruları içtenlikle cevaplayın;
-
Başlarda gözünüze çok çekici görünen, romantik ve fedakar sevgiliniz ona bağlandığınız zaman ben-merkezli, eleştirel ve empati yoksunu birine mi dönüştü?
-
Kendi eksikliklerinizi sevgilinizin yanında ifade etmeye çekiniyor ve ona derdinizi anlattığınızda onun gözündeki değerinizin düştüğünü mü fark ediyorsunuz?
-
Sevgilinizin olumsuz bir tarafını ona ifade ettiğinizde sert bir tepkiyle mi karşılaşıyorsunuz?
-
Sevgiliniz sizi gerektiğinden fazla mı şekillendirmeye çalışıyor?
Bütün bu sorulara yanıtınız “Evet!” ise partnerinizin narsisist kişilik özellikleri gösterdiğini, kısacası narsisist olduğunu söylemek mümkün olabilir. Öncelikle bilmek gerekir ki narsisizmin çeşitli olgunluk seviyeleri ve kendi içinde çeşitleri vardır. Her narsisist romantik ilişki içerisinde aynı şekilde davranmayabilir. Hatta bazı ağır seviye narsisistlerin kimseyi beğenmemelerinden mütevellit hiç ilişkileri de olmayabilir.
Narsisist kişilik özellikleri sergileyen insanlar, genellikle ebeveynleri tarafından gerçekten sevilmemişlerdir. Görünüşte abartılmış bir sevgi vardır, ancak bu sevgi somut durumlara bağlanmış ve ebeveynler çocuklarını sadece kendilerinin bir uzantısı olduğu için sevmişlerdir. Çocuk, ebeveynleri tarafından onaylandığı müddetçe vardır. Pek tabi ki ebeveynlerin ihmali durumunda, çocukları narsisistik kişilik özellikleri sergileme eğiliminde olurlar. Çocuğa gerçek sevgi yatırımı yapılmadığı için çocuk da ileriki dönem ilişkilerinde aşk ve nefreti, aşk egemenliğinde bütünleştiremeyecek, gerçek sevgiyi tadamayacak, en nihayetinde sadece onaylanma ve hayranlık arayacaktır.
Narsisist kişilik özellikleri sergileyen kadın-erkek birçok kişi en başta çok çekici, karizmatik ve özgüvenli gözükür. Partnerinin gözünden bakıldığında son derece ilgili ve anlayışlı olabilir. İlişkide bağlanma gerçekleştiğinde ise kendisine sürekli yatırım yapılmasını bekler. Yani onun narsisistik ihtiyaçlarını karşılamak gerekir. Bu ihtiyaçlar; onaylanma, hayranlık duyulma, duygularını stabilize etme, kendi kötü duygularını yansıtmalı özdeşim yoluyla size yansıttığında bunları içe alabilme ve onun manipülatif oyunlarına uyum sağlama gibi şeylerdir.
Onun gözünden bakıldığında ise, başta karşıdakini (büyük ihtimalle güzellik/yakışıklılık, başarı gibi somut özelliklerine bakarak) idealleştirmiştir ve bu idealleştirdiği kişi ile birleşmenin ve kişiyi fethinin hazzını yaşamıştır. Bir süre sonra kendi içerisinde eksik ve aşağılık gördüğü tarafları susturamayıp karşısındakini doğrudan veya dolaylı yollarla aşağılayıp değersiz hissettirebilir. Böylece değersiz ve aşağılık olan kendisi değil karşısındaki olacaktır. Kendisinin tahammül edemediği taraflarını, karşısındakinin özellikleriymiş gibi karşısındaki kabul etsin diye onu manipüle eder. Bunu o kadar profesyonel şekillerde yapar ki sonunda dışardan bakıldığında kendisi mağdur ve partneri zalim olarak görülebilir. Eğer partneri onun narsisistik ihtiyaçlarını karşılarsa bu kötüyü yansıtma süreci ertelenebilir. Diğer taraftan narsisistik doyum sağlanamazsa narsisist kişide hınç olur.
Don Juan Sendromu yaşayan bazı narsisist erkekler kadınları çeşitli baştan çıkarma oyunları ile kendilerine bağlayıp, sonra terk ederler. Bu kadınları kendi fetih listelerine eklerler ve bunu başarı hikayesi olarak görüp haz alırlar.
Ne yazık ki narsisist kişilik bozukluğu olan kişiler gerçek sevgiden ve empatiden yoksundur. Karşısındakilerin hayatını, dertlerini içtenlikle merak etmezler ve bu ben-merkezli tarafları onları yalnızlığa iter. Narsisist kişi ötekine bağımlı olmak yerine yalnız kalmayı tercih eder. Çoğu zaman kalabalıklar içerisinde bile olsa yalnız hissettikleri olur. Partnerleri ise, kendilerinin sevilmediğini, gerçekten anlaşılmadığını hisseder.
Narsisist kişiliklerin empati yoksunu olmasının temelinde şükran duyma yeteneğinden yoksun olması yatar. Yani narsisist sevgili kendisinin bir çıkarı olmadan hiçbir zaman karşısındakini samimiyetle takdir etmeyecektir. Bu durum partnerini oldukça kötü hissettirecektir.
Her ilişkinin doğal seyrinde olan bazı şeyler (fedakarlık ve bağlılık gibi) narsisist kişilikteki insanlara sömürülme ve boğulma hissettirebilir. Çünkü narsisist kişilikteki insanlar sömürülmekten ve bir şeylerin onlara zorla yaptırılmasından çok korkarlar. Hatta bu sömürülme ve boğulma korkularını karşı tarafa yansıtır ve karşı taraf gerçekten de onu sömürdüğünü ve boğduğunu düşünerek kendisini suçlu hissedebilir. Bir narsisist ile romantik ilişkisi olan kimse ilişkide karşılıklılık hissedemez. Ne yazık ki ilişkide birçok şey tek taraflıdır.
Sonuç olarak, narsisist kişilik özellikleri sergileyen bir kişi ile romantik ilişki oldukça zordur. Eğer narsisist kişilik özelliklerinin altında ağır narsisistik kişilik bozukluğu varsa, ne yazık ki uzun süreli psikoterapi görmeden olumlu sonuç olmak mümkün olmayabilir. Ancak narsisist kişilik bozukluğu hafif düzeyde ise veya sadece narsisistik kişilik özellikleri sergiliyorsa ilişki olumluya gidebilir. Yapabilecekleriniz:
Partnerinizi koşulsuz sevin ama manipülasyonlarına gelmeyin!
Ona kendisiyle ilgili olumsuz bir şey söylemeden önce, olumlu başka bir şey söyleyin. Yargılayıcı kelimeler kullanmayın. Mümkünse bir psikoterapi sürecine girmesine vesile olun. Bunu ilişki ve hayat ile ilgili yorgunluğunu bahane ederek yapabilirsiniz. Sizi acımasız bir şekilde değersiz ve yetersiz hissettirdiğinde, bu duyguları aslında kendi içerisinde çaresizce hissettiğini ve size farkında olmadan yansıttığını bilin. Ona, onu eksiklikleriyle ve yetersizlikleri ile sevdiğinizi fark ettirin. O size empati duymasa da siz ona inadına empati duyun. Nasıl yapılacağını dolaylı yoldan göstermiş olursunuz. Elbette bütün bunları yapmak zorunda değilsiniz. Ama unutmayın ki söz konusu olan aşksa her şeye rağmen denemeye değer.