Benimle aynı yaş gruplarında olan herkes mutlaka hayatının birçok döneminde Microsoft ve oyun kelimelerinin aynı cümle içerisinde kullanıldığını duymuştur.

Benimle aynı yaş gruplarında olan herkes mutlaka hayatının birçok döneminde Microsoft ve oyun kelimelerinin aynı cümle içerisinde kullanıldığını duymuştur. Hatta teknoloji ile biraz ilgiliyse kendisi de bu iki kelimeyi aynı cümlede kullanmıştır.

Bunun tek nedeni Microsoft’un geride bıraktığımız 20 yıldır oyun sektörünün içine girmeye çalışıp, hep sağında solunda dolaşmasıdır. Dünyada henüz e-spor veya “oyuncu” gibi kavramların konuşulmadığı yıllarda piyasaya oyunculara özel klavye ve fare takımları süren bir şirket Microsoft. Her ne kadar sonradan bu donanımları Logitech’e ürettirdiği ortaya çıksa da vizyon olarak sadece oyuncuları hedefleyebilmek o günler için az bir iş değil.

Sonradan üretimini durdursa da Sidewinder isimli oyuncu kumandalarını (oyun kollarını) satan da Microsoft’tu. 1995 yılında hem Apple bilgisayarlarda, hem Linux yüklü PC’lerde hem de Windows tabanlı bilgisayarlarda çalışan oyun kolları piyasaya çıkartmak neresinden bakarsanız bakın cesur bir hareketti.

Başta efsanevi oyun serisi Age Of Empires olmak üzere zamanın önemli oyunlarını yayınlayan oyun stüdyosunu da 2009 yılında kapatmıştı Microsoft.

Neyse ki Microsoft ilk versiyonunu 2001 yılında pazara sunduğu Xbox isimli oyun konsolundan asla vazgeçmedi. Türkiye’de pek bilmesek, daha doğru fark etmesek bile Xbox zaman zaman konsol pazarının lideri PlayStation’a soğuk terler de döktürdü. Belki şampiyonu asla yenemedi ama hep az farkla peşinde olmaya çalıştı. Bana soracak olursanız asıl sorun da bu “az farkla” ikinci olma fikrini Microsoft’un kabullenmesinde yatıyordu. Sony tüm dünyada PlayStation ile satış rekorları kırarken Microsoft, Xbox’ı sanki sadece Amerika’ya özel bir oyun konsolu olarak konumlandırıyordu. Dünyanın geri kalanındaki pazarlarla ilgilenmiyor, PlayStation ile global anlamda rekabete girmek istemiyor gibi görünüyordu.

Zaman su gibi aktı, işler değişti. Microsoft dünyanın en değerli şirketi olma unvanını Apple’a, Bill Gates de dünyanın en zengini olma “görevini” Jeff Bezos’a kaptırdı.

Bu arada Microsoft Nokia’yı satın alarak cep telefonu işine de girdi. Sonra ansızın o departmanı da kapattı. Dev yazılım şirketinin yönetimini devralan Satya Nadella, Xbox’ın yönetimiyle doğrudan kendisinin ilgileneceğini açıkladı ve bu hafta dünyanın en güçlü oyun konsolu olan Xbox One X piyasaya çıktı.

Şimdi tabii ki gündemimiz Xbox One X ama ona gelmeden önce yarı kronolojik sırayla anlattığım olaylar aslında Microsoft’un oyun sektöründe bugüne kadar nasıl bir türlü dikiş tutturamadığını kısaca hatırlatmak içindi. Microsoft oyun pazarıyla hep ilgilendi ama asla oyun dünyasının önemli bir oyuncusu haline gelemedi.

Hatta zaman zaman oyun dünyasına şekil veren stüdyolar veya oyun geliştiriciler Microsoft’la dalga da geçtiler, tüm çabalarını küçük gördüler.

Artık dünyanın en büyük teknoloji şirketi olmayan, yaptıkları eskisi kadar merak edilmeyen Microsoft bir kez daha oyun oynayanlara, oyun sektörüne atak yapıyor. Bu sefer “dünyanın en güçlü” oyun konsolu Xbox One X ile oyuncuların karşısına çıkıyor.

Açıkça söylemek gerekirse Xbox One X’in donanım anlamında eleştirilebilecek hiçbir yanı yok. En fanatik PlayStation oyuncularını bile büyüleyecek bazı teknolojilere sahip olan bu oyun konsolu, oyun çeşitliliği anlamında da geçmiş Xbox versiyonlarından daha başarılı.

Xbox One X

Xbox One X’in dünyada neler yapabileceğini kestirmek kolay değil. Ne de olsa Xbox’ın dünya pazarındaki pozisyonu Türkiye’dekinden çok daha iyi. Türkiye ise çoktan internet kafelerin yanında PlayStation kafelerin açıldığı bir ülke. Sony’nin PlayStation platformu için çıkan oyunlarda Türkçe dilini standartlar arasına soktuğunu düşünürsek bu anlamda da Xbox’ın bir tık önünde olduğunu kolayca söyleyebiliriz.

Açıkça söylemek gerekirse ben Xbox’ı PlayStation’a tercih eden biriyim. Kısa Xbox One X deneyimim sayesinde yeni Xbox’ın gücünü de gerçekten anlama şansı yakaladım. Xbox One X’in başına geçip kendiniz oyun oynamasanız, sadece oynayan birini izleseniz bile ekrandaki görüntülerin kalitesinden ve akış hızından cihazın gücünü anlayabiliyorsunuz. Ama One X için açıklanan 2.699 TL’lik satış fiyatını duyduğunuz zaman işin rengi biraz değişebiliyor. Keza cihazın asıl gücünü 4K oyunlarda gösterdiğini de unutmamak lazım. Bu da demektir ki 4K’nın büyülü görüntü ve ses kalitesini yaşayabilmek için evdekinden daha iyi bir televizyona ihtiyaç duyma ihtimalimiz de var.

Bunları Xbox One X’i kötülemek için değil, (bence) PlayStation’a ergenler ilgi gösterirken Xbox’ın o kadar da “ergenler için” düşünülmüş bir cihaz olmadığının altını çizmek için yazıyorum. Tamam diyelim ki ergenler için değil de benim için tasarlanmış olsun, ben oyun deneyimim için bu yatırımı yapar mıyım? Sanırım şu an için yapmam. Evdeki Xbox’ı bir süre daha kullanır ve Microsoft’un daha kolay ödenebilir bir teklif sunmasını beklerim.