Dünya üzerinde bir doğal afeti ve felaketi kutuplaşmanın gölgesinde kör olmuş bir medya ile yaşayan başka ülke var mı?
Dünya üzerinde bir doğal afeti ve felaketi kutuplaşmanın gölgesinde kör olmuş bir medya ile yaşayan başka ülke var mı?
Tahrik ve panik dolu yayınlar
6 Şubat günü Türkiye Cumhuriyeti’nin en kötü günlerinden biri oldu. Cumhuriyetin yüzüncü yılında tarihin en büyük depremini yaşadık. Maalesef böyle günlerde duyarlı olması gereken medya gözü dönmüş bir canavar gibi yayınlar yaptı.
Bu son bir hafta, televizyon kanallarında yayınlanan haberleri izlerken çileden çıktım. Konuklarına çatanlar mı istersiniz, kamera karşısında ağlıyor numarası yapan mı isterseniz, devlete ve dolayısıyla başta olan iktidar partisine saydıran mı istersiniz, Suriyelilere, ülkede yaşayan yabancılara saydıran mı isterseniz… Sübjektif gazetecilik adına ne isterseniz var bir haftadır medyada.
Ülke afet haberciliğinden bihaber haberci dolu
Gazetecikte objektif olmak önceliktir. Doğru bilgi vermek önceliktir. Gazeteciliğin bir alt ve spesifik kolu olan afet gazeteciliği herkesin yapabileceği bir şey değildir. Savaş, doğal afet ve benzeri durumlarda yaşananları aktarmak öyle maç anlatmaya benzemez.
Televizyon mecrası bu dönem 24 saat aralıksız yayın yaptı. Tüm ana akım kanalları kardeş haber televizyonları ile ortak yayına geçti. Bir hafta boyunca reytinglerde ilk onda sadece haber programları yer aldı. TV Kanalları arasında Fox TV, Kanal D ve ATV en yüksek reytingi alan kanallar oldu.
Bu bir hafta içinde kutuplaşma gölgesinde yayın yapan TV kanallarına içerik analizi yaparken bazı kanalların çok ciddi dezenformasyona imza attığını, toplumun moralini bozan ve hatta yer yer tahrik eden yayınlara imza attığına şahit olduk. Bazı kanallar öyle bir hava yarattılar ki, sanki ülke işgal edilmiş, devletten kimse yok, ilgilenen yok, terk edilmiş bölge havası yarattılar.
Google yorumcular yine sahnede
Bilim insanlarına söz vermek yerine abuk sabuk sunucuları, bir gün ekonomiden bahseden, bir başka spordan bahseden, bir başka gün siyasetten bahseden, özetle Allah ne verdiyse konuşan nöbetçi Google yorumcuları konuşturan kanalları tüm yüreğimle kınıyorum.
Bakın abartmıyorum, isteyen bana kızsın, isteyen küfretsin, bu ülkede bir kitle ve bir kısım medya var ki, yarın öbür gün Allah korusun bu ülke atıyorum Gana işgaline uğrasa sırf Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak için “Yaşasın Gana” diye slogan atar, “Gana bizi işgal etti çünkü bu devlet devlet değil” der, hatta Ganalılara yol bile gösterir. Kimse kusura bakmasın ama memleketin ruh-i durumu bu.
Medya bu dönemde bilim insanlarına daha çok yer vermeliydi, analizler yapmalıydı. Deprem olgusu hakkında bilgiler vermeliydi. Bir yandan da insanlara bu vesile ile deprem olgusu hakkında bir farkındalıkta yaratırdı. Bilim insanlarına yer vermeli derken de sürekli aynı insanları değil, tezleri ve antitezleri olan bilim insanlarına yer verilmeli ama yok arkadaş yok. Medya bunu yapamadı.
Depremin muhalifi Ciner Medya oldu
Bu deprem haftasının medya ayında en çok şaşırtanı Ciner Grubu oldu. Show TV & HaberTürk ortak yayınında üç akşam boyunca Fatih Altaylı’yı yayına çıkartıp bol bol iktidar eleştirisi yaptı. Üçüncü gün bir de deprem özel yardım yayını yapmak istedi. Buna RTÜK izin vermeyince de doksanların moda gazetecisi Fatih Altaylı RTÜK’ü eleştirdi. GSM operatörlerine “verdiğimiz para haram olsun” dedi. Gelene gidene gider yaptı. Popülist yayıncılık adına elinden gelen her şeyi yaptı. Tam doksan model bir yayıncılık sundu. Ertesi gün özellikle reytinglere baktım, tahmin ettiğim oldu ve dinleyici bu demode formatı kaile almadı.
Sosyal medyada en fazla tepki alan yorumculardan biri de HaberTürk’ten Faruk Aksoy oldu. Kısa bir süre öncesine kadar Yeni Şafak ve TV kanalı TVNET’te yayınlar yapan Faruk’a da birkaç aydır bir şeyler oldu. Ara ara iktidar partisine çıkışan Faruk Aksoy deprem döneminde açtı ağzını yumdu gözünü. Dediklerine karışamam ama bir şeyi sorgularım. Sen, Yeni Şafak’ta iken neden bu sorunlara değinmedin? O dönem AK Parti hakkında türlü türlü olumlamalar yaparken bu dönem birden ne oldu da devletin eksiklerini hatırladın? Doğru yola mı geldin Faruk?
Geçen hafta yine Ciner Grubunda ilginç bir olay yaşadık. Show TV’de ana haber sunuculuğu yapan Dilara Gönder bu dönemin en acemisi oldu. Dilara’yı çok beğenerek izlerdim, Show TV ana habere yakışan, kendinden emin sunumu olan, güzel, kameraya yakışan bir sunucuydu. Ne olduysa Çarşamba yaşanan galeyanda oldu. O gün Dilara birden konuğuna bağırıp çağırmaya başladı. Anlatmak istediğini dozunu aşan bir söylem ile bağıra çağıra anlatan Dilara’ya çok şaşırdım. Bu konuşması muhalif hedef kitlede büyük ses getirdi, nerdeyse en az tanınan ana haber sunucusu iken bir anda ülke gündemine girdi ama istifa etmek zorunda kaldı ve işinden oldu, ama bence bu kısa süre ve Dilara yakında ya Sözcü TV’de ya da Halk TV’de yayına başlar.
Bugünün medyasının net fotoğrafı
Medyada şu an iki hareket ön planda. Bunlardan birincisi sadece muhalefet yapan ve bu konuda başarılı olan Fox TV’nin haber reytinglerinin etkisinde ki hareket. Haberciler muhalefet yapınca daha yüksek reyting alındığını görüp tek kelimeyle “Fox TV’yi kıskanma ve onun gibi olma” çabasına girdiler.
İkinci hareket ise anket sonuçlarının etkisi ile oluşan hareket. Bazı anketlerde Millet İttifakının önde olması medyada da ve özellikle gazetecilerde “acaba biz bunlara yanaşsak mı?” sorusunu gündeme getirdi. Duyuyorum bizzat kendim biliyorum. Şu an gazeteciler arasında çok ciddi bir kulvar değiştirme planı yapılıyor. Hedefler çok net: Olası bir iktidar değişikliğine yandaşlık pozisyonu almak.
Tarihi bir yayın: Türkiye tek yürek
Televizyon Yayıncıları Derneği çok güzel bir çalışma yaptı ve tüm ulusal kanalların ortak yayını ile dev bir yardım kampanyası düzenleme kararı aldı. Zaten HaberTürk’ün bireysel girişimine de RTÜK’ün izin vermeme nedeni buydu.
15 Şubat Çarşamba günü, yani yarın tüm ulusal TV kanalları ortak yayınla “Türkiye Tek Yürek” sloganıyla bir yardım kampanyası düzenleyecek. Bu ortak yayına Kanal D, ATV, Show TV, TV8, Fox TV, TRT ve Kanal 7 katılacak. Bu bir ulusun ulusal medyasının gösterebileceği en güzel dayanışma göstergesidir. Bu Türkiye’de ilk kez olacak, bir milli birlik ve beraberlik göstergesi olacak. Çarşamba saat 20:00’de başlayacak olan yardım kampanyası Türkiye’nin özlediği bir milli duruşun da göstergesi olacak. Farklı görüşlerde olsalar da tüm kanallar bir bütün olacak.
Bu ortak yayının bu ulusal TV kanallarının kardeş haber kanallarından da yayınlanması lazım. Bence bu ortak yayına muhalif medya kanalları içinde yer alan Halk TV ve Tele 1’inde bir saat dahi olsa katılması gerekir. Holding medyası dışında kalan TGRT Haber, Haber Global ve son dönemlerde muhalif programcıları da yapısına katan TV 100 gibi kanalların da ortak yayına katılması lazım. Hatta radyolarda TV’lerle ortak yayına geçsin ve onlar da bu yayını yayınlasın.
Türk medyası Cumhuriyetin 100. Yılında en az iki saatte olsa bir bütün olsun, bir tarihi ulusal bütünlük sunsun.
“Türkiye Tek Yürek” yayını çok önemli bir yayın. Türk medyasının üzerindeki bu ideolojik sarhoşluğu üstünden atıp birkaç saat dahi olsa Türkiye için bir bütün olması adına çok önemli.