Museviliğin milli bir din olmasının etkisinin büyük olduğunu, ayrıca İsrail'in kendisine ait olduğunu kutsal kitaplarına atfen belirttiği vaat edilmiş toprakları ele geçirmek ve elde tutabilmek için dini etkin bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz.
İsrail’in bir devlet olarak her türlü faaliyetinde dinin büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Museviliğin milli bir din olmasının etkisinin büyük olduğunu, ayrıca İsrail’in kendisine ait olduğunu kutsal kitaplarına atfen belirttiği vaat edilmiş toprakları ele geçirmek ve elde tutabilmek için dini etkin bir şekilde kullandığını söyleyebiliriz. Politikalarında, ulusal güvenlik stratejilerinde, yöneticilerin söylemlerinde; dini motif, sembol, simgelerin çokça kullanılması İsrail’i laik yapıdan uzaklaştırmaktadır.
Hungtington “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında, medeniyetten, batılılaşmadan söz eder. Çatışmaların medeni olan ve olmayanlar arasında gerçekleşeceğini yazar. Şubat 2020’de gerçekleştirilen Münih Güvenlik Konferansında “Batı ve Batılı değerlerin artık dünyanın geri kalan önemli bir kısmının kabul ettiği bir standart değildir” şeklinde genel bir anlayış hakim olmuştur. İflasa sürüklenmiş, Batısızlaştırılmış bu Batı'da, çoğunluğun iktidarı anlamına gelen demokrasi kavramının içi hızla boşaltılmaktadır.
MEDENİ DENİLEN ÜLKELER
Batılılaşma ve medeniyet derken Hungtington İsrail’i unutmuşa benziyor. Batılılar, insan hakları, özgürlük, demokrasi başta olmak üzere batılı kavramının altında yatan olumlu niteliklerden hızla uzaklaşmakta olduklarını kendileri belirtiyorlar. Ancak, medeni denilen ülkelerin sözde yöneticilerinin İsrail’i ziyaretleri ve destek açıklamaları içi boşalan Batısızlık kavramının içine kan, zulüm ve gözyaşı da ekleyerek iyice boşalttıkları görülmektedir.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Çanakkale Şehitlerine “adlı eserinde batının sözde medeniliğini aşağıdaki dizleri ile çok güzel bir şekilde vurgulamıştır. Hungtinton’un utanmadan yaptığı medeniyet savunuculuğunun cevabını bu dizelerle ona vermek gerekir.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.”
…..
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.”
Daha önce Vietnam’da, Afrika’nın hemen bütün topraklarında, Afganistan’da, Irak’ta, Bosna-Hersek’te, Filistin topraklarında, Kıbrıs’ta ve daha nice coğrafyalarda yaşanan tam budur. Zulüm, kan ve gözyaşı. Daha birkaç gün önce silahı ile 18 kişiyi katleden ve bu tür katliamların, okul saldırılarının sıradanlaştığı, kendi topraklarında vatandaşlarının can güvenliğini sağlayamayan ABD için hangi medeniyetten söz edebiliriz.
İşte bu ABD, insan öldürmeyi bir devlet politikası olarak gören İsrail’in en büyük destekçisidir. Bir tarafta içi boş bir inanca sahip, bütün işi gücü para olan Evanjelistler, diğer yandan Evanjelistlerle birlikte yol alan Museviliğin tek ülkesi konumunda ki İsrail. Elele vermişler hayal dünyalarındaki Armageddon savaşını başlatma çabası içine girmişler.
KIYAMETİ KOPARTACAK YEDİ BELA
Evanjelistler, Eski Ahit’in Vahiy kitabında kıyameti kopartacak yedi beladan altısının gerçekleştiğine, son belanın gerçekleşmesinin an meselesi olduğuna inanmaktadırlar. Onlara göre dünyanın başına gelecek en büyük felaket Armageddon savaşı olacaktır. Bu savaşın İsa Mesih’in gökyüzünden inmesinden hemen önce olacağına dair derin inanç beslemektedirler. Savaş öncesi bölgenin kargaşa, kan, gözyaşı, acı içinde olması, dünyanın İsa’nın gelişine hazırlanması açısından önem taşımaktadır. İsrail ve ABD’nin yaptıkları tam da budur. Bilinçli bir teopolitik tercih ve iş birliği.
ABD’nin İsrail’in desteğinde olması yukarıda özetle belirtilen inançtan kaynaklanmakta, İsrail’de yine Eski Ahite dayanarak Hamas ve dolayısı ile Filistin üzerinde üzerinde saldırılarını hiçbir insancıl ve çatışma/savaş hukukunu dikkate almadan giderek yoğunlaştırmaktadır. Eski Ahitte yer alan; “Bir kente saldırmadan önce barış önerin, kabul ederlerse kentte yaşayanların tümü sizin için köleler gibi çalışacaklardır. Barış geri çevrilirse bütün erkekleri kılıçtan geçirin, her şeyi yağmalayın…. Nefes alan hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız” ifadesi İsrail’in saldırılarına meşru zemin hazırlayan en büyük kaynak olmaktadır. Bu şekilde şiddet yadırganmamakta, Tanrı’nın emri ile meşrulaştırılmaktadır.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
Filistinlileri İbranice İncil'de İsraillilerin sadık bir düşmanı olarak tanımlanan ve yok edilmesi gereken bir milletin adı olan Amelek’e benzeten, onlardan “insan görünümlü hayvanlar” diye söz eden İsrail durmayacak ve arkasında batısızlık içinde kıvranan ve çıkış arayan ülkeler olduğu sürece vahşete devam edeceği öngörülmektedir. Hedefin, Armageddon savaşı dini kisvesi altında Büyük Ortadoğu Projesine can suyu vermek olduğu öngörülerden uzak tutulmamalıdır.