Yağlı güreş denilince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan anısına bu sene 62. kez düzenlenen yağlı güreş festivalini geçtiğimiz hafta sonu idrak ettik.
Yağlı güreş denilince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Kurtdereli Mehmet Pehlivan anısına bu sene 62. kez düzenlenen yağlı güreş festivalini geçtiğimiz hafta sonu idrak ettik. Yağlı güreşin şampiyonlar ligi olarak değer verdiğimiz üç büyük organizasyon var; önce Kırkpınar Sarayiçi, ardından Karesi Kurtdereli güreşleri ve en nihayetinde Antalya Elmalı güreşleriyle bu üçleme tamamlanmış oluyor. Şimdi geriye bir Elmalı kaldı hayırlısıyla Eylül ayı başlarında bir nevi şampiyonlar ligi finali ile sezonu kapatacağız.
Standart spor izleyicisi için cazip olmasa da geleneksel yağlı güreşlerden keyif alan ve spor zevki damıtılmış, ince nüansları kavrayan, oyunları ve pehlivanları yakinen takip eden bir güreş sever kitle var güzel ülkemizde çok şükür. Gerek portatif tribünlerde saatlerce sabırla bekleyerek, gerekse evinde televizyonunda efsunlanmış gibi gözlerini ekrana dikerek bir paça-kasnak, bir keçi dikmesi, bir çangal görüp keyiflenmek için bekleşen bu kitlenin yaş ortalaması ne yazık ki 40+. Demek ki bu seviyede bu işten keyif almak için biraz olgunlaşmak, ruhun biraz dinginleşmesi gerekiyor.
Son yıllarda Akdeniz Bölgemizdeki yerel yönetimlerin Yörük Kültürüne olan yatkınlıkları, pehlivanlara diğer bölgelerden daha fazla önem vermeleri ve sahip çıkmalarıyla bir adım öne çıktıklarına mutlulukla şahit oluyoruz. Kırkpınar Trakya’da, Kurtdere Marmara’da olmasına rağmen Antalya ve civarından pehlivanlar hep kürsüde, hep finalde, bu yüzden Türkiye’mizin neresine gidersek gidelim Serikli, Elmalılı, Konyaaltılı, Korkutelili güreşçilerin ağır bir dominasyonu ile karşılaşıyoruz. Eskiden Karamürsel vardı, Ordu vardı, Samsun vardı yağlı güreşçi yetiştiren bölgelerimiz olarak şimdi bayrağı Antalya devraldı bir nevi.
Yeni kurulan federasyonun da ciddi sınavlarından birisiydi bu hafta sonu güreşleri. Kule hakem heyetinin eskiye nazaran daha titiz çalıştığı, güreş alanına herkesin doluşmasının engellenmesi gibi olumlu gelişmelerin yanında puan güreşine geçildiğinde uygulanacak standartlar, tam blokaj, üç noktanın kontrol edilmesi gibi teknik konuların halledilmesinin gerektiğini bir kez daha gördük. Ali Gürbüz’ün başına gelenler yağlı güreş ve dualı çayırın kendi içinde bir tutarlılığı olan net bastırma ve sırt aşağı yenişlerin yeniden öne çıkması gerektiği konusunda hepimize ders niteliğindedir.
Çayırın gerçeğine (fildişi) kuleden, küçücük monitör ekranından bakıp karar vermek en azından bu işin ruhuna uygun değil. Yok üç noktanın kontrolüymüş, yok tam blokajmış, yarım blokajmış bunlar hikaye. Ya göbeği güneş görecek pehlivanın, ya tuş olacak ya da pes edecek bu işin ruhu bunu gerektirir. Adalet ancak adil yönetim ve adil kararlarla sağlanır.
Bir de dördüncü tura (son 16’ya kalma) mevzuu var. 19 pehlivan kura çekti, bunların üç çifti güreşti diğer 13’ü doğrudan dördüncü tura kaldılar. Bu haksızlık değil mi? Acaba her pehlivanın bir puanı ve katsayısı olsa buna uygun olarak A grubu turnuvalara, Elit turnuvalara böyle iştirak edebilse, puan güreşine geçilmeden süre biraz daha uzun tutulsa, yenişler daha kesin kurallarla tarif edilse gelecek nesillere daha dinamik bir spor/gelenek devretmemiz mümkün olmaz mı?
Son olarak da final güreşine kadar gelen tüm pehlivanlarımızı özellikle tebrik ediyor, Başpehlivan olan Yusuf Can Zeybek’i can-ı gönülden kutluyoruz.
Haydi Elmalı seni bekliyoruz.