Sultan 2. Mahmud dönemi modern Türkiye'nin temellerinin atılmaya başladığı zamandır.
Giderek değişen dünya ve gelişen üretim biçimleriyle karşılaşan Osmanlı Devleti hızla refleks oluşturarak kendini yenilemeye çalışmış. Sonra neler olmuş. Anlatılacak çok şey var ama kurumlardan birisi Beykoz Kundura Fabrikası. İstanbul’un nispeten gözden uzak bu köşesinde ihtiyaç duyulan ayakkabıları üretmek için bir fabrika. O zamanlar mandaların gezindiği Beykoz çayırlarında derilerin ayakkabı haline getirilmesi ve bunun bir fabrika oluşturması mühim. Biraz malumatfuruşluk yapayım müsaade ederseniz. Kundura kelimesi dilimize İtalyanca’dan ve oraya da Latince’den geçmiş. İmalat anlamına gelen bir kelime. Bu kelime anlam genişlemesi yoluyla tiyatro sahnelerinde kullanılan takunyaları tanımlamak için kullanılmış, oradan da tüm ayakkabılara kundura denmiş. Yazması oyalı kundurası boyası diye türkülere bile geçmiş. Kundura mühim iş, kunduracılık da öyle. Cumhuriyet kurulduktan sonra “yalın ayak başı kabak” bir ülkeyi giydirmeyi de devlet kendine dert edinmiş ve Osmanlı’dan kalma bu kurum Sümerbank faaliyetleri arasında kendisine yer bulmuş. Uzun yıllar Türkiye, Sümerbank’ın ürettiği ayakkabıları giymiş. Leyli meccani günlerimde ucundan ben de yakaladım bu Türkiye modasını. Leyli meccani, parasız yatılı demek. Onu da paranteze almadan aktarmış olayım.
Uzun lafın kısası Beykoz Kundura, zaman içinde Sümerbank’ın önemli fabrikalarından biri haline gelmiş. Sonra başka üretim biçimleri gelişince fabrika demode hale gelmiş. Manda derisinden ayakkabı giymek de lüks tabii şimdi. Beykoz Kundura uzun yıllar devam eden mesaisine son verip işçilerini de evlerine gönderdi geçtiğimiz yüzyılın sonunda. Yirmi yıl kadar önceden söz ediyorum. Boş kalan bina geçmişi farklı şekilde yaşatmaya devam ediyor. Bugün birçok dizinin çekildiği yer. Bir nevi hayal ve hatıra fabrikası olarak hizmet veriyor. Fabrika film sektörünün dışında da ilham verici projelere ev sahipliği yapıyor. Mesela Birebir Eğitim Vakfı bünyesindeki inzva ismi verilen proje 13-15 Eylül tarihleri arasında Beykoz Kundura’da yapılacak. ODTÜ partnerliğinde hayata geçen bu proje bilgisayar mühendislerinin algoritma becerilerini artırma amacı taşıyor. Dünya ile aşina olsunlar ve rekabet etsinler diye tüm çaba… Kundura üretmek demiştik, bundan iki yüzyıl önce ayakkabı imiş öncelikli ihtiyaç ve onu sağlamaya çalışmış ülke gücü ve aklı yettiğince. Şimdi ise ihtiyacımız olan algoritmalar üretmek ve kundura işçilerinin yerini bilgisayar mühendisleri alıyor. Aynı heyecan ve aynı ruhla ülkeye değer katmak için. Üretimin algoritmasını kundurayla keşfeden toplum yeni yollar arıyor. Kundura fabrikasında algoritmalar üretmeye girişiyor. Hem de bu iş benim üzerime vazife mi diye düşünmeden girişen gönüllü insanlarla.
Her şey aslına rücu ediyor. Kelimeler de öyle. Bir kelimenin ardından düştüğüm yolculuk beni ayakkabıdan kodlamaya götürdü. Hepimiz bir uçtan hayal etmeye ve yol açmaya çalışırsak neler olmaz ki. Kunduradan algoritmaya gidebildiysek neden olmasın?