Çocukları, PKK'nın talimatıyla açlık grevine başlayan bir grup kadın geçtiğimiz nisan ayında Gebze Cezaevi'nin önünde oturma eylemi başlatmış, polisin bu gruba müdahalesi özellikle kendilerine "demokrat", "barış yanlısı", "insan hakları savunucusu" diyen kesimler tarafından sert şekilde eleştirilmişti.
Bu köşede “Yanlış yerde, yanlış eylem” başlıklı yazımızda bütün annelerin çocuklarının ölümünü engellemek için her türlü çabalarının saygıyla karşılanması gerektiğini ancak söz konusu annelerin “yanlış yerde yanlış eylem” yaptıklarına dikkat çekerek onların çocuklarının ölümünü engellemek için asıl yapmaları gerekenin Kandil’e yürümek ve HDP binaları önünde oturma eylemi yapmak olduğunu dile getirmiştik.
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da bir anne tam da bunu yaptı.
70’li yaşlarda bir Kürt kadını olan Hacire Akar, henüz yeni nişanlanmış 21 yaşındaki oğlu Mehmet için HDP Diyarbakır binasının önünde oturma eylemi yaptı.
Dört gündür kendisinden haber alamadığı oğlunun HDP’liler tarafından dağa kaçırılmak istendiğini söyleyen Akar, “Oğlumun ölmesine, öldürmesine izin vermeyeceğim. Oğlumu bana getirene kadar buradan gitmeyeceğim” diye haykırdı.
Her fırsatta “barış” diye bağıran “analar ölmesin” diye çığırtkanlık yapan çevrelerden kimse bu eylem süresince Hacire Akar’ın yanında durmadı. Aksine 70’li yaşlarındaki Kürt bir anne, defalarca HDP’lilerin saldırısına uğradı.
Gebze Cezaevi önündeki kadınların oturma eylemine polisin müdahale etmesi nedeniyle yeri göğü inleten sahte demokrat çevreler, sahte barışseverler, sahte insan hakları savunucuları Akar’ın feryadı karşısında sus-pus oldu.
Hacire Akar’ın dört gün süren eylemi sonuç verdi ve oğlu Mehmet kurtarılarak annesine kavuştu. Onu dağa kaçırmaya çalıştığı belirtilen iki HDP’li de gözaltına alındı.
Bu eylem, sadece bir gencin ölümünü ya da katil bir terörist olmasını engellemekle kalmadı aynı zamanda bu sahtekâr çevrelerin ipliğini de pazara çıkardı.
Hacire Akar bu eylemiyle sadece oğluna kavuşmadı aynı zamanda kendisi gibi çocuklarının hasretiyle yaşayan tüm annelere ışık oldu.
Çocukları PKK’ya katılan veya zorla dağa çıkarılan tüm anneler bu ışığı görmeli.
Gerçekten barış isteyen, çocukları ölmesin, öldürülmesin isteyen tüm anneler Hacire Akar’ın yolundan gitmeli.
Bu anneler el ele verip Kandil’e yürümeli, “çocuklarımızı çıkarlarınıza, kucağına oturduğunuz güçlerin hesaplarına kurban etmeyeceğiz” diye haykırmalı.
Bu anneler omuz omuza verip, “Çektiğimiz acıların müsebbibi sizsiniz, acılarımız üzerinden siyaset yapmanıza, siyasi rant elde etmenize, çocuklarımızın ölümüne siyasi malzeme taşımanıza izin vermeyeceğiz” diyerek HDP binaları önünde oturma eylemi yapmalı.
Hacire Akar’ın aştığı yol, Türkiye’de anaların ağlamasını önleyecek yoldur.
Bu yol gerçek barış ve kardeşlik yoludur.