Hükümet bir iyi niyet göstergesi olarak ev sahiplerinin kiralara yüzde 25'ten fazla zam yapmasının önüne geçen bir kanun çıkarttı.
Üç kağıtçıların ve fırsatçıların talep ettiği fahiş kiralar yüzünden iş yerleri, iş yerlerinin bacaları tütmemeye başlayacak.
Hükümet bir iyi niyet göstergesi olarak ev sahiplerinin kiralara yüzde 25’ten fazla zam yapmasının önüne geçen bir kanun çıkarttı. Her ne kadar bu kanun bazı antin kuntin yöntemlerle bazı ev sahipleri tarafından uygulanmasa da ülke genelinde ev sahiplerinin şımarık ve açıkgöz davranışlarına bir fren geldi.
Buna paralel olarak aylardır söylediğim ve neden uygulanmadığına anlam veremediğim bir konu var. Neden ev sahiplerine uygulanan yüzde 25’lik kira artışı kotası iş yerlerinde de uygulanmıyor? Çevremde onlarca mağduriyet hikayesine şahit oldum ama nedense bu konunun gündeme geldiğine pek şahit olmadım. Şimdi size bir hafta önce tanık olduğum bir örnek üzerinden neden iş yeri sahiplerinin de yüzde 25’lik kira artışı kotasını uygulaması gerektiğini anlatacağım.
Lütfen biri bu örneği Mehmet Şimşek’e göstersin
Ekonomi bakanı Şimşek’in serbest piyasa ekonomisini savunduğunu biliyorum. Evet, dünyada trend olan bu ama bu tüm dünyada trend diye yüzde yüz tüm dünyada uygulanacak diye bir kaide yok.
Serbest piyasa ekonomisinin bir de psikolojik boyutu var. Dünya haritasında Akdeniz çanağından sonra doğuya doğru giderken toplumların değişen psikolojik ve genetik özelliklerinden dolayı yüzde yüz serbest piyasa ekonomisi uygulayamazsınız.
Fırsatçı, bencil, sadece kendi cebini düşünen toplumlara kesinlikle yüzde yüz serbest piyasa ekonomisi uygulanamaz. Eğer uygulanırsa o zaman o toplumda küçük derebeylikler oluşur, tekeller oluşur, zenginler daha zengin olur ve en yoksul sayısı azalır. Bunun için mutlaka ama mutlaka devlet piyasalara müdahale etmelidir. Bunun da tek çaresi karma ekonomidir.
Küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerinin suçu ne?
Türkiye’de iki yıldır uygulanan ev kiralarına yüzde 25 zam sınırı bu devlet müdahalesine çok güzel bir örnektir. Buna ev sahipleri karşı çıksa da kiracılara nefes aldırmıştır. Peki ya iş sahipleri? Onlar tek kelimeyle perişan oldu. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler iş yeri kiralarına uygulanmayan bu yüzde 25 sınırı yüzünden o kadar zor durumda kaldı ki, çoğu ya kepenk indirdi ya da istihdamı daralttı. Size benim tanıklık ettiğim bir örneği anlatmak istiyorum.
Örnek bir fırsatçı iş yeri kirası
Küçük ölçekli bir yerel medya işletmesi. Henüz kara geçemedi ama mücadelesine devam ediyor. Bulunduğu binaya aylık 10 bin TL kira ödüyordu. Sözleşme bittiğinde iş yerinin bulunduğu bina sahibi kiraya zam yapmak istediğini söyledi. Enflasyonu bahane ederek kirayı aylık 10 bin TL’den 1.250 Euroya çıkartacağını söyledi. Bu yazıyı yazarken piyasadaki kura göre 38.750 TL! Evet yanlış duymadınız kirayı 10 bin TL’den 38.750 TL’ye çıkartmak istedi. Yani yaklaşık 3,8 katı ya da bir başka deyişle yüzde 300’den fazla. İşletmenin sahibiyle bir dostluk münasebetimiz olduğundan ona “yapmayın, vermeyin bu kirayı bu fırsatçıya” dedim. İş yeri sahibi çaresiz bu kira artışını kabul etti. Fırsatçı bina sahibi parayı peşin aldı ve torbasını doldurdu. Tabii ki bu durum şirketin tüm gelir- gider dengesini mahvetti. Giderlerde artış olduğu için işletme sahibi şirketi küçültme kararı aldı. Para kazanamadığını gerekçe göstererek bu işletmede dışarıdan iş yapan üç kişinin hemen işine son verdi, bir hizmet sağlayıcı firma ile yaptığı işi durdurdu ve yurt dışından aldığı bir hizmeti de durdurma noktasına geldi.
Bir fırsatçı yüzünden istihdam kaybı
Bakın 3 kişi ek istihdam kaybetti, biri yerli diğer yabancı iki firma iş kaybetti. Bu kararların hepsi de bir haftada oldu. İşletme zaten kötü durumdaydı daha da kötü duruma geldi. Ama bu işletmeden kira alan bina sahibi cebini doldurdu. Yasak olduğu halde döviz cinsi ile iş yaparak ve hiçbir etik çerçeveye sığmayan astronomik bir kira zammı ile adeta torbasını doldurdu.
Bu sadece basit bir örnek. Bunun gibi on binlerce örnek var bu ülkede. Bu fırsatçı gayrimenkul sahiplerinin almak istediği ve adeta iş yerlerini haraca keserek zorla talep ettiği astronomik kiralar yüzünden küçük ve orta ölçekli işletmeler batıyor. İşsizlik artıyor, işletmeler küçülüyor. Bu üçkağıtçı iş yeri sahiplerinin aldığı kiralar sayesinde enflasyon artıyor ama bir yandan da iş yapmak isteyenler ve istihdama dahil olanlar yoksullaşıyor.
Bu katliama dur denmeli
İş yerlerinde şu an ciddi katliam yaşanıyor, yıl sonunda bu daha da artacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu iş yeri sahiplerine de kira kotası koyması lazım. Bana sorarsanız tüm iş yeri kira zammına yüzde 25 sınır getirilmeli ama yok olmaz denirse en azından küçük ve orta ölçekli işletmelere kesin uygulanmalı. Canlar yanıyor, işçiler paradan para kazanan bu uyanıklar yüzünden işlerini kaybediyor, işletmeler kapanmak zorunda kalıyor. Paradan para kazanan rantçılar ise daha da zengin oluyor. Buna ek olarak söylemek istediğim bir şey daha var. Döviz kira talebinde bulunan fırsatçılar ve benzeri iş kollarında dövizle iş yapan herkese de acımasız cezalar uygulanmalı ve bu vergi kaçağının önün geçilmeli.
Bu milletin rantçılardan, kara paracılardan çektiği yeter. Ben devletin sosyal devlet anlayışına paralel eylemlerle milleti düşündüğüne inanıyorum. Çok emsal var ama bir o kadar da eksik. Bunlardan biri de iş yeri sahiplerinin uyguladığı üç kâğıt zamlar. Bunun da önüne ancak kanunla gidilir yoksa bu iş yeri sahipleri kendi kafalarına göre bu ülke ekonomisine zarar vermeye devam eder.