Bugün herkes biliyor ki, "Gezi Olayları" iki tane ağaç için kalkışılan masum bir hareket değildir.

Bugün herkes biliyor ki, “Gezi Olayları” iki tane ağaç için kalkışılan masum bir hareket değildir.

Aksine rahmetli Necip Hablemitoğlu’nun çok detaylı anlattığı, başta Alman Vakıfları olmak üzere, dünyada ve ülkemizde iç karışıklıklar çıkarıp, toplum mühendisliği yapan ve malum ailelere çalışan şer odaklarının vakıf/ dernek ve kuruluşlarının tezgahıdır; kendini bir halt zanneden sözde sanatçı, aydın ve beslemelerin kukla/maşa olarak kullanıldığı provokasyondur.

Benzeri daha önce tıpatıp başka ülkelerde de uygulanmış ve şimdi de İran’da sahneye konmuştur.

İran’ı çok mu seviyorum? Hayır.

Fakat Türkiye, Rusya ve İran bloğuna karşı bir hamle olduğu aşikardır.

Yeni yıla İran Gezisi ile girdik.

Peki nasıl bir yıl bizi bekliyor?

Bunun cevabı bize bağlı…

Eğer Kemal Kılıçdaroğlu’ndan siyasetçi, Celal Şengör’den akademisyen, Mustafa İslamoğlu, Mehmet Okuyan ve Caner Taslaman’dan ilahiyatçı, Fazıl Say ve Hülya Avşar’dan sanatçı, Abdullah Gül ve Bülent Arınç’tan dava arkadaşı kadromuz varsa ve bu tabloyu içimize sindirip yersiz konuşmalarını tartışıyorsak, bize her yer “O Ses Türkiye!”

Çalsın sazlar, oynasın kızlar; oh ne alâ çağdaş memleket.

Ve kıvırmak elbette serbest, oryantal nihayetinde; yanına da boğaz, rakı, balık, şiş kebap…

Xxx

Her ne olursan ol; omurgalı ol!

“Fikir namusu”na halel getirme…

Fakat İngiltere’den nişan almışsan, Almanya’nın kucağına oturmuşsan, İran’ın Kum’unda üflendiysen, İsrail’e zaten “Güney’deki dost ülke” diyecek kadar satmışsan onurunu, belinde mutlaka kayma olmuştur; arzu etsen de dik duramazsın.

Mutlaka bir kasetin vardır.

Mutlaka açığa çıkınca yüzünün döküleceği bir nane yemişsindir.

Ağaç kovuğundan çıkmadık; adam gibi solcu, ahlaklı gayr-ı Müslim, adil muhalif örnekleri birlikte medeni bir şekilde yaşayıp, konuşup, tartıştığımız örnekler olarak bol miktarda mevcut.

Yani bir kısım solcular…

Bir kısım ilahiyatçılar…

Bir kısım sanatçılar filan değil…

Problem olan, ama satın alınarak ama özünde bu devlete ve millete düşman olduğu için dik duramayanlar…

Hiçbir sinir cerrahisi çare bulamaz…

Alabalık sarsanız da, iki hamlede kütürt diye şifacılara çektirseniz de düzelmez…

Çorbadaki münasebetsiz “kıl”sınız…

Çıkar, berbat edersiniz.

Xxx

Yeni yıl nasıl geçecek?

Nasıl geçmesini istiyorsak öyle geçecek…

Geçmişte yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın hasılatı ile baş başa kalacağız.

Sadece konuşuyor ve konuştuğumuzun gereğini hayatımıza tatbik etmiyorsak…

Hacıyatmazları seyrederek ve pişmanlıkla…

Yediğimiz onca kazıktan bir tecrübe çıkarabiliyorsak, tedbir ve huzurla…

Elbette tekerine soktuğumuz çomaktan sonra kendisini dünyadan büyük görenler hem bizimle hem dünya ile uğraşmaya devam edecek.

Ne İran şaşırsın…

Ne biz şaşıralım.

İt itliğini…