Hidrojenin fosil yakıtların gerçekçi alternatifi olabilmesi öncelikle hangi koşula bağlı?
Hydrogen Europe CEO’su Jorgo Chakzimarkakis, Hindistan’da bu soruya şöyle yanıtladı:
Öncelikle, adil bir fiyat yapısı oluşturulmasına!
Fiyat adil bir şekilde oluşturulursa, hidrojen iki şey yapacaktır:
-Dekarbonizasyon: Moleküllerin karbonsuz olmasını sağlayacaktır. Hidrojeni elde etmenin çok farklı yöntemleri var. Yeşil hidrojen önceliktir.
-Yeşil hidrojen karbon salımını azaltacaktır.
Küresel ısınmaya karşı yenilenebilir enerji kaynaklarının arttırılması, reçetenin birinci maddesidir. Karbon salımının en güçlü kaynağı enerji sektörüdür. Enerjideki dönüşüm de iki başlıkta açıklanıyor:
-Karbonsuzlaşma süreci
-Teknolojik dönüşüm.
İkisi başlığın yolu hidrojende buluşuyor.
Döneme, hidrojen çağı denmesin nedeni de budur.
Hydrogen Europe (HE), bir Avrupa Komisyonu yapısıdır. Yani bir anlama AB ya da Avrupa olarak da anabiliriz. HE, Brezilya’da 20 milyar dolarlık bir hidrojen yatırımına ortak oldu, destek oldu, partner oldu. Hindistan’da, hidrojen ile ilgili çalışmalar destek oluyor, yol gösteriyor. 2050’de ilk karbon nötr kıta olmayı hedefleyen Avrupa, AB kuruluşları aracılığı ile hidrojen eko sistemini büyütüyor, genişletiyor. Avrupa, enerjide yenilenebilir ve hidrojen hedeflerini en büyük tutan kıta. Avrupa Hidrojen Bankası ve boru hatlarını birleştiren Avrupa Hidrojen Omurgası ile dünyaya örnek oluyor.
Türkiye için de fırsat, akılcılıkla buluşuyor.
Küresel ortak mücadele, hidrojen talebini büyütüyor. Türkiye, en değerli tedarikçi ülkelerden birine dönüşebilir.
Zaten bu yüzden aynı anda birkaç bakanlık birden hidrojeni dikkatle takip ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Ticaret Bakanı Prof.Dr. Ömer Bolat da hidrojenle ilgili çalışmaları takip edenler arasında. Hidrojen Özel Üretim Bölgesi ilan edilmesi fikri, sadece ticari bir yaklaşım değildir. Rüzgar zenginliği ile Ege, güneş avantajları ile güneydoğu ya da doğu Anadolu’da kurulacak bu bölgeler öncü olabilir. Almanya ve AB ülkeleri alıma hazır mesajlar veriyor. Mevzuat ve ilgili regülasyonların ivedilikle oluşması, cari açık başta olmak üzere çok yönlü sağlayacaktır. Ama en önemlisi, dünyanın ortak mücadelesinde, Türkiye, ülke ve dünya geleceği için doğal zenginliğini hayata geçirecektir.
HİDROJENDE ÖRNEK İŞ BİRLİĞİ
Gaziantep Büyükşehir Belediye, Türkiye’nin yeşil kent sıfatını taşıyana 4 şehrinden biri. GBB Başkanı Fatma Şahin, yeşil dönüşümde temiz enerjiye büyük önem veriyor. Kamu taşımacılığında yeşil hidrojen ile çalışan otobüslerin kullanımı, uzun zamandır üzerinde durulan bir proje. 250 yıllık birikimi ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) bu projede çok değerli bir güç birliği oluşturdu. GBB, yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretecek. Bu temiz elektrik elektrolizde kullanılacak ve yeşil hidrojen üretilecek. Elde edilen yeşil hidrojen yakıt hücreleri (Fuel cell) yoluyla, kamu taşımacılığında kullanılacak. Yani yeşil hidrojenle çalışan otobüsler, Köln gibi, Seul gibi, Barcelona gibi, California gibi, Talin gibi şehirlerin yanı sıra, Gaziantep’te yolcu taşıyacak.
Gaziantep, yeşil hidrojenli otobüslerin, tüm ülkeye örnek olmasını hedefliyor. İTÜ, özellikle yakıt hücresi çalışmalarıyla projeye çok önemli katkı sunacak. H2DER, organizasyonun tüm aşamalarında projelendirme ve yaygınlaştırma desteği verecek. Belediye, Üniversite, STK iş birliği ülkeye büyük bir güç birliği örneği sunacak.
UNDP VE YARIN
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile ilgili tüm çabalar, Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı UNDP önderliğinde yürütülüyor. Yıllardır devam eden çaba ve emeğe rağmen, hala, amaçların varlığından dahi haberdar olmayan büyük bir kesim olduğunu görmek çok üzücü. Özellikle gençleri, hem de üniversitelileri, bu konuya uzak kalmış görmek hem üzücü hem de şaşırtıcı geliyor.
En azından bilinirlik ve yaygınlaştırma hedeflerinde çok daha yüksek oranda başarı sağlanmış olmalıydı.
Ne yazık ki raporlar ve kişisel izlenimlerim buna yaklaşamadığımızı gösteriyor. Türkiye, pek çok göstergede öndeki ülkeler arasına giremiyor. Bazılarında iyice geride kalıyor.
Oysa, 17 maddenin tümü, bütün insanlık, torunlarımıza bırakacağımız daha iyi bir dünya için çabalıyor, çabalamak zorunda.
Örneğin; dünya genelinde yaklaşık bir milyar çocuk, iklimle bağlantılı afetler de dahil olmak üzere iklim etkileri nedeniyle yüksek risk altında bulunuyor. ABD, kasırgalara yüzünden felaket üstüne felaket yaşıyor. Son birkaç yılda, dünyanın çok farklı bölgelerinde, sel felaketleriyle onbinlerce insan öldü, milyarlarca dolarlık zarar oluştu.
Uluslararası #AfetRisklerininAzaltılmasıGünü (13 Eylül), bu yıl çocukları afetlerden korumak ve güçlendirmek için eğitimin rolüne odaklanıyor.
Çocukları, özellikle eğitim yoluyla güçlendirmek, onların kendilerini korumalarını sağlarken öğrendiklerini paylaşarak aileleri ve toplulukları içinde değişim aracı olmalarına yardımcı olabilir.
Afetlerden korunmak için hassasiyetleri ve ihtiyaçları göz önünde bulunduran stratejiler geliştirmek, çocuklarımıza güvenli bir gelecek vermek için hayati önem taşıyor.
UNDP’nin bu hassasiyeti, 17 maddenin tümü için güçlendirilmeli.
Lütfen, iyi birer ata olabilmek, torunlarımıza yaşanabilir bir dünya bırakabilmek bizim elimizde. Tüm zararın tek sorumlusu olmayabiliriz. Ama geleceği elbirliğiyle koruyabiliriz. En azından çabalamalıyız.
MONTELLA VE BİZİM ÇOCUKLAR
Galiba en değerli hayalimiz gerçek oluyor: herkesin sevdiği ve takdir ettiği bir milli takıma sahip olmak. Türlü sebeplerle haklı haksız çok eleştirildi Montella. Avrupa Şampiyonası’nda da sonrasında da. Ama herkesin hemfikir olduğu konu; “çocuklarımızla gurur duyuyoruz” cümlesinde yatıyor.
Sahada çirkinlik görmüyoruz.
Sahada sevimsiz, itici hareket görmüyoruz.
Sahada, küsen, kibirli oyuncu görmüyoruz.
Sahada, 11 kardeşli bir aile gibi, canla başla mücadele görüyoruz.
Kaybedince, gözyaşımız ortak oluyor, ‘olsun, bu da var sporda’ diyebiliyoruz.
Medyada, ‘Bizim Çocuklar’ tanımını ilk kullanan kişi olarak, bu gurudan ben de kendime pay çıkarıyorum. Ne mutlu bu ülkeye ne mutlu böyle takımı olana!