COP29 Bakü’de, en değerli oturumlardan biri, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un oturumunda gerçekleşti. Washington Valisi Jay Inslee, başkan Trump’ı eleştirdi ve ‘yeşil dönüşüm ile ilgili adımları durduramaz’ dedi.
Bu konuşma durduk yerde yaşanmadı tabii ki. Biden, göreve geldiğinde enflasyonla mücadele paketi açıklamış ve yenilenebilir enerji yatırımları destekleyici kararlar almıştı. Özellikle yeşil hidrojen desteği gündemde yer almış, kg başına 2.5 - 3 dolar tutarında sübvansiyon kararı alınmıştı. Trump, daha seçilmeden, özellikle yenilenebilir enerji dünyasındaki sübvansiyonları keseceği, yeşil dönüşüm yatırımlarına destek vermeyeceğini açıklamıştı.
Al Gore, ABD’nin en değerli iklim aktivisti, sözcüsü konumunda. Dünya kadar çarpıcı rakam sundu Bakü’de. Küresel ısınmanın etkilerini nasıl görmeye başladığımızı vurguladı:
*2015’ten bu yana, her yıl tarihin en sıcak on yılı içinde yer aldı.
*Bu yıl hac döneminde 1300’den fazla hacı adayı, sıcaklar nedeniyle hayatını kaybetti.
*Küresel ısınma, 1,5 dereceyi aşarsa, yaklaşık 3 milyar insan, sıcak ve nem nedeniyle, bulunduğu yerlerde yaşayamayacak.
*En az 1 milyar insanın iklim göçmenine dönüşmesi kaçınılmaz.
*1980’lerde Aralık ayında 17 derecenin altına düşen Akdeniz’in deniz suyu ısısı, 2011’den bu yana, 16 derecenin altına düşmüyor. Valencia ve Malaga’daki sel felaketleri böyle oluşuyor.
*Aynı anda çoklu orman yangınları, aynı sebeple ortaya çıkıyor ve daha da çıkacak.
*Sadece geçen yıl, sadece Avrupa’da 500 bin hektardan fazla orman yandı.
*Olağanüstü hava olaylarının küresel ekonomiye son 10 yıldaki maliyeti 3.28 milyar dolar.
*Sadece üretimde doğru yöntemleri kullanmak bile yılda 1 milyar tondan fazla karbon salımını önleyebilir.
*Fosil yakıtların sebep olduğu karbon salımı (ağır sanayi yoğun bölgelerde), her yıl 8,7 milyon insanın buna bağlı hastalıklarla (başta kanser) ölmesine neden oluyor.
*Bu bölgelerde, ortalama yaşam süresi, yaklaşık 6 yıl kısalıyor.
Al Gore, bir yandan verilerle dehşeti gözler önüne serdi, bir yandan da Climate Trace (Hava Takip) programı ile nasıl önlemler alınabildiğini anlattı. Yakın dostu Vali Inslee, Muhammed Ali’nin “kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım” sözlerine atıfta bulundu ve “düşmanı alt etmek için görmeniz gerekir. Al Gore, bunu sağlıyor. Amerika, son seçimin sonucunu görmeden önce, iklim kriziyle mücadelede bir olmuştu. Trump bu hareketi durduramaz!” dedi.
Yeni başkan, eski valinin sözlerini duymuştur elbet. İklim mücadelesi, ABD’nin, yani Trump’ın kararlarından bağımsız yürüyemez. Umarım, akil davranmayı ihmal etmez.
COP29’DA HİDROJEN KARARLILIĞI
Fosil yakıt kullanımı ve buna bağlı iklim krizi, Bakü’de Birleşmiş Milletler Taraflar Konferansı (COP29) toplantısının temel nedeniydi. İnsanlık çare arıyor. Hedef karbon sıfır bir hayat. Çünkü, karbon saldıkça küresel ısı artıyor. Her gün 175 milyon ton karbon salıyoruz. Sonuçları ortada. Sadece geçen yılın zararı, 700 milyar dolardan fazla. Üretim ve tüketimde yapılanlar, yapılacaklar var. En değerli öncelik alanlarından biri enerji. Fosil yakıtların yerine yenilenebilir koymak gerekiyor. Yani, petrol ve türevleri yerini güneş/rüzgar enerjisine, bunlar vasıtası ile sağlanacak yeşil hidrojene bırakıyor. Peki neler yapılıyor?
COP29 Azerbaycan'daki katılan ülkelerin Bakanları, dönüm noktası niteliğindeki Hidrojen Deklarasyonunu birlikte açıkladılar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Alparslan Bayraktar da aralarındaydı. İlk küresel Hidrojen Deklarasyonunun COP'ta lansmanına katılmak onuruna biz de sahip olduk. Bakü COP29 Başkanlığı, temiz hidrojen ve türevlerine yönelik küresel bir pazarın potansiyelini ortaya çıkarmanın yolunu açtı. Hidrojen Deklarasyonu, sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve hidrojen konusunda kolektif ilerleme kaydederek küresel iklim hedeflerine katkıda bulunmayı amaçlayan COP29 Başkanlığı'nın amiral gemisi girişimlerinden biri oldu. Deklarasyon COP28 Dubai’de, düşük karbonlu hidrojen üretimini hızlandırma, fosil yakıtlardan uzaklaşma ve 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma yönündeki taahhütlerine dayanıyor. İlk kez bir COP Başkanlığı tarafından resmi olarak bir Hidrojen Bildirgesi teklif edildi. Küresel talep yaratma, standartlar, sertifikasyon, finans, kapasite geliştirme, ticaret, Ar-Ge ve sürdürülebilirlik üzerinde hareket ederek hidrojen eko sistemini büyütme çağrısında bulunuyor.
Bu arada, örnek projeler ile de karşılaştık. Mesela, Kazakistan, 50 milyar dolarlık bir tesis kuruyor. Almanya, Kazakların bu girişimini 30 milyar dolarlık alım garantisi ile destekliyor.
Ayrıca, Azerbaycan, elektriği doğu Avrupa’ya taşıyacağı enerji koridorunun tanıtımını yaptı. Gürcistan, Karadeniz’in tabanı üzerinden Romanya, Hırvatistan, Karadağ’a uzanan koridor, Türkiye’yi teğet geçiyor. Mutlaka buluşmalıyız.
Dünya nüfusunun yüzde 48’inin temsil edildiği açıklanan COP29’da, Türkiye çok değerli oturumlara ev sahipliği yaptı. Gaziantep B.B.Başkanı Fatma Şahin, yeşil kentler ve karbonsuzlaşmayı somut örneklerle açıkladı. Aynı oturuma, Dünya Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, yeşil dönüşüm şehirlerden başlamalı mesajını verdi. Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği (H2DER) Başkanı Yusuf Günay, gerçekçi yaklaşımlarla Türkiye’nin potansiyelini ortaya koydu; hidrojeni cari açık için de çözüm olarak gördüğünü vurguladı.
Al Gore’un sunumunu, saatler sonra kendi sunumuna ekleyen şovmenler, dünyanın fakir kesimlerinden protestocular, her ülkeden dikkat çekici katılımcılar da vardı. COP29 devam ediyor. İklim krizi, bir savaş niteliğinde ve çözüm elbirliği ile gelecek.
İKİ KADIN
TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) Aziz Sancar Bilim Ödülünü, Doç. Dr. Canan Dağdeviren kazandı. Dağdeviren hoca, hali hazırda Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)‘de Baş Araştırmacı. 60’a yakın ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen bu bilim ışığı bizi gururlandırırken büyük bir bilim kadını, Muazzez İlmiye Çığ da 110 yaşında hayata gözlerini yumdu. Onu akademik çalışmalara yönlendiren Atatürk için unutulmaz bir vefa cümlesi kurardı; aynı sözler şimdi ona yöneliyor: ruhu kıvansın!
TÜRKİYE’DE FAIR PLAY GÜCÜ
“Tek hedefi “sağolun”dan başka hiçbir karşılık beklemeden, ülkede her bireyin İyiye, Doğruya, Güzele yürümesi olan Fair Play hareketinin ciddi ve milli bir kuruluşumuz Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin Fair Play yapısı, 17 Kasım’da 43 yaşına girdi. Bu yapıda görev alanlar ilk olarak Fair Play olgusunu ülkede tanıtmayla başladılar. Fair Play’i şöyle tarif ettiler: Bir kişinin davranışlarında Tanrı’nın sesini, yani vicdanının sesini duyarak hareket etmesidir dediler.”
Yukarıdaki paragraf TMOK Fair Play Komisyonu Başkanı ve Türkiye’deki Fair Play hareketinin resmi öncüsü Erdoğan Arıpınar’a ait. Onlarca gönüllü el verdi, yüzlerce etkinlik yapıldı, binlerce genç, anne, çocuk eğitildi, eğitiliyor; Fair Play meşalesi elden ele taşınıyor, bilinci genişliyor. Daha da büyüyecek. Sorumluluk hissi gelişkin bireyler büyütüyor. İlgili ilgisiz kurumlar, kuruluşlar; sürdürülebilirlik gibi Fair Play başlığında da çalışmalar yapıyor. TMOK (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi), bu alanın da öncüsü ve en üst yapısı olarak ülkemize, çocuklarımızın geleceğine hizmet etmeye devam ediyor. Nice yıllara…