Dünya Enerji Ajansı, geçtiğimiz hafta 2024 hidrojen raporunu yayımladı.
Raporun en dikkat çekici tespiti, mevzuatın dünyanın hiçbir ülkesinde tamamlanmamış olması. Rapor diyor ki;
1-Düşük emisyonlu hidrojene yönelik yatırım ve projeler artıyor ancak dağıtımı hızlandırmak için ağır sanayi, rafineri ve uzun mesafe taşımacılığı gibi kilit sektörlerde talebi canlandıracak politikalara ihtiyaç var.
2-Yeni bir proje dalgası, düzenleyici belirsizlikler, kalıcı maliyet baskıları, talebi hızlandıracak teşvik eksikliği zorlukların ana sebepleri. Buna rağmen düşük emisyonlu hidrojene yönelik ivme devam ediyor.
3-Nihai yatırım kararına ulaşan proje sayısı son 12 ayda iki katına çıkmış. Düşük emisyonlu hidrojen üretimi, 2030 yılına kadar beş kat artacak.
4-Nihai yatırım kararına ulaşan toplam elektrolizör kapasitesi yatırım kararı, şu anda küresel olarak 20 gigawatt (GW) seviyesinde.
5- Açıklanan tüm projeler gerçekleştirilse, 2034’te üretim yılda yaklaşık 50 milyon ton olacak.
6-Geçtiğimiz yıl 6 GW'tan fazla elektrolizör kapasitesi gerçekleşti ve bunun yüzde 40'ından fazlasını Çin oluşturdu.
7-Çin, küresel elektrolizör üretim kapasitesinin yüzde 60'ına ev sahipliği yapıyor. (Yıllık 25 GW ile dünya ortalamasının çok üzerinde.)
Ülkelerin üretim ve talep hedefleri arasında uçurum dikkat çekici. Toplam üretim hedefleri 2030 yılına kadar yılda 43 milyon tona ulaşıyor, ancak talep hedefleri toplamı bunun sadece dörtte birinden biraz fazlasını, yani sadece 11 milyon ton düzeyinde.
Maliyet düşüşü önceliklidir. Rekabet gücünü artırır. Örneğin, yaklaşık 520 GW'lık küresel elektrolizör projesi ve boru hattının tamamının gerçekleştirildiği varsayılırsa, Çin'de elektroliz yoluyla hidrojen üretimi, 2030 yılına kadar azaltılmamış kömürden üretilen hidrojenden daha ucuz hale gelebilir.
Düşük emisyonlu hidrojen üretimi ve kullanımı için Latin Amerika öncelikli görünüyor.
Tüm bu bilgiler ışığında, Almanya ve AB’nin Türkiye’ye yenilenen sıcak yaklaşımı, büyük önem arz diyor. Dört ayrı bakanlığımızın ortak ilgi alanı dikkatle izleniyor; Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ve Ticaret Bakanı Prof.Dr. Ömer Bolat da hidrojenle ilgili çalışmaları takip ediyor. Hidrojen Özel Üretim Bölgesi ila edilmesi fikri, işte bu yüzden önceliklidir.
GAZİANTEP VE DUISBURG İLE HİDROJEN İŞ BİRLİĞİ
NRW Global, Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya yatırım ajansı. Sanayi devriminin başladığı bölge, Almanya sanayinin de kalbi durumunda. Bölgenin lider kentlerinden Duisburg, Gaziantep’in kardeş belediyesi.
Şansölye yardımcısı Dr. Habeck, “Alman sanayisinin özü metal işlemedir. NRW bu nedenle öndedir” diyordu. Yeşil hidrojen hedefi en önde. Talebi karşılayacak kaynak yok. İthal edilecek. Türkiye de en değerli tedarikçilerden biri olabilir. Bu yorumların devamında, NRW Global, üst düzey bir yöneticisi ile İstanbul’daydı. Orta ve Doğu Avrupa / Türkiye / Orta Doğu ve Kuzey Afrika ‘dan sorumlu Genel Müdür Elena Matekine, İstanbul’da Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği Başkanı Yusuf Günay ile buluştu.
Günay, daha birkaç gün önce Gaziantep valisi Sn Kemal Çeber ile bir araya gelmiş, ardından GBB Başkanı Sn Fatma Şahin’in daveti ile yönetim kurulu toplantısını Gaziantep’te yapmıştı. “Yeşil Şehir” Gaziantep, büyük bir bilinçle yeşil hidrojen projeleri de gerçekleştiriyor. Ulusal, uluslararası iş birliktelikleri, dernekle bütünleşerek gelişiyor.
Almanya, son ithalat projeksiyonunda, hidrojen alımında öncelikli 4 ülke belirlemişti: Portekiz, İspanya, Norveç ve Hollanda. Beşinci ülke olarak Türkiye’yi federal hükümete teklif edecekler. Elena Matekina, yıl bitmeden, üst düzey Alman temsilciler ile İstanbul’da yapılacak toplantı çalışmalarını başlattı. Ama daha da önemlisi, Nisan 2025’te, H2DER iş birliği ile büyük bir hidrojen zirvesi düzenlenecek. Bu gelişmeler, Türkiye’deki yeşil hidrojen ekosistemi kadar Almanya-Türkiye ilişkilerine de olumlu kakı sağlayacaktır.
FAİR PLAY DNA’MIZDA VAR!
Bu sözler, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Fair Play Komisyonu Başkanı Erdoğan Arıpınar’a ait. Türkiye Fair Play Ödülleri 2023 yılı kazananlarını açıklarken söylendi. Zor iş, iyiler içinden en iyiyi seçme çabası. Ödüller: Kariyer dalında duayen spor spikeri Orhan Ayhan, Davranış dalında Artistik Cimnastik Kadınlar Milli Takım Antrenörü Özgür Gümüşlü, Tanıtım dalında Sports TV’de yayımlanan 5. Set programı, Toplumsal Fair Play Ödülü: Aydınlık Nesiller Derneği (AND). Özgür Gümüşlü hoca, Üniversite Oyunları’na Sri Lanka’dan tek başına gelen sporcuya, fahri antrenör olduğu için ödüllendirildi. AND, düzenlediği çok sayıda etkinlik ve destek organizasyonunun yanısıra bugüne dek 564 öğrenciyi burslandıran bir yapı. Orhan Ayhan, 8500’den fazla bok maçı anlatmış, Muhammed Ali heyecanının sesli tanığı bizim için.
Zordur bu seçim çünkü tüm adaylar ve adaylık gerekçeleri değerlidir.
Tekrar, her birine saygıyla…
OKUL GİBİ AJANS
Türk Sor Ajansı 42. yaşını kutluyor. Daha üniversite öğrencisiyken buluşmuştu yollarımız ve çıktığımız merdivenlerin yolunu kısaltmıştı. Gelişim, deneyim ve değer katmak dışında işlevi yoktu. Sayısız organizasyon, sayısız haber, sayısız bülten üretti. Ama en önemlisi, insan yetiştirdi. Spor basını ile Türk Spor Ajansı’nda tanışan pek çok gazeteci ve yazar günümüzde hala yazılı ve görüntülü spor medyasında, spor gündemine yön veriyor. Vefat eden yol arkadaşları ve büyüklerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, kurucu başkan Erdoğan Arıpınar ve bir anlamda ajansın direği olarak gördüğümüz, Yayın Danışmanı Remzi Yılmaz’ı bir kez daha kutluyorum. Nice yıllara…
SUAT ÇELEN BİR KEZ DAHA…
Her 4 yılda bir olduğu gibi, olimpiyat sonrası federasyon seçimleri yine yapılıyor. Cimnastikte rüya gibi yıllar yaşatan Suat Çelen, tek aday olarak 4. kez seçime giriyor. Tek adaylık, camianın güveninin de resmi. Bu büyük branşı, ülkenin her kentine yayan yapıyı oluşturdu. Olimpiyat ve dünya şampiyonu sporcular yetiştirdik. Takım halinde olimpiyata gittik.
“az madalya aldık” diye kızacak hale geldik. Ne güzel!
Yaptıkları kadar düşünceleri ve düşündürdükleri ile de alkışlanacak isimler var.
En popüler, en zengin branş futbolda, hem de özerk yönetimiyle, Yıldırım Demirören’den bu yana her seçilen başkan, “bundan kötüsü olmaz” özleriyle eleştiriliyor, “tarihin en kötü yönetimi” olarak tanımlanıyor.
Bir de Suat Çelen’in cimnastiği ile, Mehmet Akif Üstündağ’ın voleybolu var. İnsan, hangisi daha başarılı, karar veremiyor. Çıtayı çok yükselttiler, tek dezavantajları bu.
Suat Çelen, adıyla anılan hareketle, sporculuk dönemine de damga vurmuştu. Yöneticilikte de öyle. FIG (Dünya Jimnastik Federasyonu) Başkan vekili. Sırada hedefi FIG Başkanlığı olmalıdır. Büyük bir sporcu, örnek yöneticiye dönüşmüştür. Teşekkürler başkan, ülke kazanıyor…