Kaostan Çıkmak İçin Beş Öneri
Yanlışlarımız ve yetemeyişlerimiz olabilir ama Türkiye, devlet ve millet olarak, nerede bir mazlum varsa, onların yanında olmaya çalışıyor. Suriyeli mültecileri hem ülkemize misafir olarak kabul ettik, hem de Suriye’de kalanlara yardım ulaştırdık. En son Halep’ten çıkmak isteyen siviller için devlet ve yardım kuruluşlarımız devredeydi. Daha önce de, benzer duygu ve amaçlarla, Gazze’de, Kudüs’te, Çeçenistan’da, Somali’de, Myanmar’da, Bosna’da, Urumçi’de vardık. Dediğim gibi, dünyanın hangi köşesinde mağdur, mazlum, mülteci varsa orada olmaya çalışıyoruz. “Mazlumun dini ve milliyeti sorulmaz” anlayışı, bizi millet olarak, her acıya ortak ediyor. Rabbim gücümüzü eksiltmesin, mazlumları namerde muhtaç etmesin.
Evet, dua çok önemli ve onu hepimiz çok iyi yapıyoruz. Yardımlar da öyle. Yollara düşmüş bir göçmen için bazen bir yudum su, bazen bir kutu ilaç, bazen bir çadır o kadar hayati bir ihtiyaç haline geliyor ki… İşte Türkiye bu ihtiyaçların farkında… Onun için savaşlarda, göçlerde, afetlerde insani yardımı önemsiyoruz. Sadece olağanüstü durumlarda değil, dini bayramlarda, Türkiye’den Kızılay, İHH, Deniz Feneri, Cansuyu gibi kuruluşlarca 150’ye yakın ülkeye götürülen yardımlar da, aynı duyarlılığın eseri. İnşallah dualarımız kabul olur, yardım ulaştırma kapasitemiz artar.
Bunların yanı sıra, esas görevimizin stratejik adımlar atmak olduğunu unutmamalıyız. Basit çözümler bizi selamete ulaştırmaz, anlık kızgınlıklarla girdiğimiz yollar çözüm getirmez, gözümüze ilk takılanı hedef belirlersek asıl faili kendini gizleyebilir. Kalıcı, uzun vadeli, işe yarar, çözümcü adımlarımız olmalı. "Kuklayı değil, kuklacıyı..." sözü, en çok Orta Doğu için geçerli. Bir şeyi yok ettiğimiz veya yendiğimizde sorun çözülmüyorsa yanlış hedef seçmişiz demektir. "Neyi, kimi, kimleri yenersek, neyi bertaraf edersek, sözlerimizle kimi döversek mazlum galip gelir?" sorusuna cevap aramalıyız. Esas olan zalimliği yenmek, adaleti sağlamaktır. Adalet, kâinatın direğidir.
Orta Doğu, Akdeniz, Balkanlar ve Asya’yı içine alan kaosun çözümü için önerilerim şunlardır.
1. Emperyalizmi yenmeliyiz. Emperyalizm, Haçlı Savaşlarıyla başlattığı düşmanlığını, sömürgecilik, Oryantalizm, İslamofobi, göçmen düşmanlığı ve terör hamiliği ile sürdürüyor
2. Ortak coğrafya bilinci ve sorumluluğunu anlatmalıyız. Küresel kapitalizm, silah tüccarları ve emperyalizm, bölgedeki hiç kimsenin dostu değil. Onlara göre hepimiz yabancıyız. Coğrafyanın kader olduğunu, coğrafyamızın düşmanlarının ortak olduğunu ısrarla anlatmalıyız.
3. Küresel İslam kardeşliğinin adımlarını sıklaştırmalıyız. İslam kardeşliğinin temeli iyi niyet, iletişim, adalet ve işbirliğidir. İlk adımı yalanlara kanmamaktır. İslam kardeşliği, sadece Müslümanları değil tüm insanlığa barış sağlayacaktır.
4. İç gerilimlerini çözmüş güçlü Türkiye hedefimizden vazgeçmemeliyiz. Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Laik-Dindar gerilimlerini istismar etmek isteyenlere yüz vermeyelim. Bu gerilimlerin zemini olan sorunları insan hakları temelinde çözelim. Teröre duvar olalım, özgürlüğümüzü önemseyelim.
5-İslam’ın tevhit, adalet, merhamet, hak, beyan-davet, barış-selamet dilini koruyalım. Cemaat liderlerinden çok Hazreti Peygamberimizin örnekliğini öne çıkaralım. Yalana, fitneye, provokasyonlara itibar etmeyelim. Feraset ışığımız her daim dipdiri olsun.
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 8.0px 0.0px; font: 12.0px Verdana} p.p2 {margin: 0.0px 0.0px 8.0px 0.0px; font: 12.0px Verdana; min-height: 15.0px} p.p3 {margin: 0.0px 0.0px 8.0px 0.0px; font: 12.0px Verdana; color: #363e42} span.s1 {color: #000000} span.s2 {font-kerning: none}