Bir Japon uyarlaması dediler, senaryo Hande Altaylı dediler ve Fox kanalında sezon başı bir dizi başladı.
Kadın.
Bütün kadın karakterleri ile, olan kadın algımızı ve ezberimizi bozdu.
Bayıldık, hastası olduk.
Reyting rekoru kıran dizinin şahane kadınları.
Her bölümü, tekrarları ile defalarca seyrettik.
Dizide.
Ne parıltılı yaşamlar, ne hayatımızda hiç görmediğimiz evler, arabalar, ne saç, ne makyaj, ne giyim kuşam, ne ayakkabılar, ne takılar, hiçbiri yok bu dizide.
Dizide teknolojik aygıtlar, tükettikleri muhtelif tuhaf gıdalar da yok.
Cep telefonları en eski model.
Dizide sadece 2 çocuğu ile hasta bir kadının hayatta kalma mücadelesi var.
Dupduru bir kadın, çok güzel bir kadın ve iyi kalpli bir kadın Bahar (Özge Özpirinçci)
Dizini ilk bölümlerinde, aman ne gereksiz, illa pavyonda çalışan leopar seven bir kadın karakter olacak, dediğim.
Ama şimdilerde çok sevdiğim, vay arkadaş ne sağlam kadın arkadaş, ya olmasaydı dediğim, vazgeçemediğim, oyunculuğuna bayıldığım güzel kalpli Ceyda.
Keşke böyle bir kadın arkadaşım olsa dediğim Ceyda (Gökçe Eyüboğlu).
Ya anne Hatice (Bennu Yıldırımlar).
Biri melek, biri şeytan iki kızı olan anne.
Sessiz, sakin abartısız, sahici oyunculuğu ile, suçluluk duygusu, vicdan azabı, koruma iç güdüleriyle, çelişki içinde yaşayan perişan anne Hatice.
Dizi de kadına dair verilen mesajlar.
İyilik, dürüstlük ve kadınlık dayanışması iyi geliyor bana.
Ara ara kadınlara bozulan duygularım, bana kazık atan kadın arkadaşlarım, durup dururken sırtını dönen, samimiyetsiz, yalancı, güvenilmez kadınlar...
Yok kadınlar, hiç kadınlar, umurum olmuyor.
Bana ne diyorum.
Bak ne iyi , ne güzel kadınlar var, yüzümü ve kalbimi onlara dönüyorum.
Birbirinden ne olursa olsun vazgeçmeyen kadın arkadaşlar.
Artık Bahar ve Ceyda benim en iyi arkadaşlarım.
Madem kadın dayanışması içinde kendini buldun, bayıldın, o zaman bak Funda.
Futbolcu Tuncay Şanlı'nın, eski sevgilisi, anlaşamıyoruz ayrılalım dediği ve ayrıldığı sevgilisi Melis'in, ayrılığa rağmen, neden "ben bu çocuğu doğuracağım" ısrarını anlamaya çalış, diyorum.
Başka aşka yelken açan, başka kadın ile el ele dolaşan bir adamın çocuğunu doğuruyorsun diye aklına getirme, sorma diyorum.
Bir ömür boyu adamın sırtında olacak bu kararı iyi düşündün mü, ben istemem ama sen istiyorsan doğur, diye kararı sana bırakan adamın çocuğunu tek başına doğurmak niye diye aklına bile getirme diyorum.
Bir çocuk, iki kişinin olur kararı ile doğurulur demiyorum.
Diyorum ki.
Ceyda gibi ol.
Bacımın aklından neler geçiyor kim bilir, duyguları ne diyor kim bilir, belki de son şansı, belki de bu çocuk son ümidi.
Başka kadına rağmen, yalnız sürecek hamilelik süreci ve sonrası yalnız analık süreci.
Hep mücadele, çok mücadele kararı.
Onun gitmez halini, kalma ısrarını, kadın inadını, ya da senin bilmediğin ama onun bildiği bir şeyi anla diyorum.
Ve anlıyorum.
Funda'ya takılanlar...
... Estetik doktoru, bir magazin programına canlı telefon bağlantısı ile bağlanıyor.
Önce konuk sunucu anons ediyor, doktoru.. "Valla çatır çatır söyler, eleştiri yapar, o nedenle bağladık kendisini".
Ekrana ve doktora tek tek ünlülerin fotoğraflarını koyuyorlar, ilk fotoğraf, Fahriye Evcen.
Doktor başlıyor yorumlamaya, yanaklarından yağ aldırmış, çenesini sivriltmiş, yuvarlak suratını üçgen yapmış falan.
Sanki güzelim kız kendini yeniden yaratmış.
Doktoru ayıplıyorum.
Anlattıkların baştan sona varsayım palavraları.
Bir doktor, sadece kendi hastaları için mi, gizlilik ve Hipokrat yemini eder?
Diğer doktorların hastalarını, muayene etmeden, görmeden, sadece fotoğrafına bakarak, bir televizyon kanalında açık aleni anlatır mı?
Çatır çatır konuşurmuş, batsın yemininiz.
... Amerika'da, bir anne baba, 30 yaşında çalışmayan, evde oturan tembellik yapan oğullarını kapının önüne koymuşlar.
Hem de mahkeme kararı aldırarak.
Evden tahliye ettiriyorlar.
Michael evimize yerleşti, bir işe girmek için çaba sarf etmiyor diyor .
Canım ülkem, yavrusunu başının üzerinde fedakarlıkla taşıyan fedakar anneler babalar.
Duygusallığımızı severim.
Ellerimizden öperim.