Her altı ayda bir terör örgütleri listesini güncelleyen AB, geçen hafta buna ilişkin kararını verdi.
Terör örgütü PKK, son iki aydan bu yana başta Brüksel, Berlin ve Paris olmak üzere birçok Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkenin başkentlerinde çeşitli gösteriyor düzenliyor.
Bu gösterilerin amacı, AB’nin terör örgütleri listesinden çıkmak.
Her altı ayda bir terör örgütleri listesini güncelleyen AB, geçen hafta buna ilişkin kararını verdi.
PKK’nın çabaları, baskıları işe yaramadı.
AB, bir kez daha PKK’yı terör örgütleri listesinde tuttu.
Hatta AB, bununla da yetinmedi.
Geçtiğimiz yıllarda listeye aldığı PKK’nın yan kuruluşlarından TAK’ın (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) yanına aynı terör örgütünün iki kuruluşunu daha dâhil etti.
Çeşitli medya organlarına yansıyan bilgilere göre, PKK’nın Avrupa’da en etkin faaliyet gösteren iki yan kuruluşu KADEK (Kürdistan Demokrasi ve Özgürlük Kongresi) ve Kongra-Gel de (Halkların Kongresi) AB’nin terör örgütleri listesine alındı.
Bu karar PKK’ya vurulan çok ağır bir darbe olmanın yanı sıra birçok açıdan büyük önem taşıyor.
TAK’ın terör örgütleri listesine alınması çok normal bir durumdu zira bu yapı bağlı bulunduğu terör yapılanmasının talimatları doğrultusunda bombalı eylem, suikast gibi silahlı terör faaliyetleri yürütüyordu.
KADEK ve Kongra-Gel ise PKK adına siyasi faaliyet yürüten yapılar.
Yani Türkiye’de siyasal bir parti gibi faaliyet gösteren HDP’nin benzeri.
Tek farkları bu yapılar oralarda siyasi bir parti olarak seçimlere katılmıyorlar.
Buna karşın bazı aşırı sol partilerin çatısı altında destekledikleri kendilerine bağlı bazı isimlerle gerek AB üyesi ülkelerin parlamentolarında gerekse de Avrupa Parlamentosu’nda varlıklarını hissettirmeye çalışıyorlar.
Bu kararın gerekçelerinde neler var henüz bilmiyoruz ancak AB, bu her iki yapıyı terör örgütleri listesine almakla, terör örgütlerinin amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet gösteren siyasi görünümlü yapıları da aynı kategoride değerlendirmiş oluyor.
Bu açıdan AB’nin bu kararı tarihi nitelikte.
Kuşkusuz AB üyesi çok sayıda ülkenin PKK’ya gizli ya da açık destek verdiği sır değil.
Söz konusu ülkeler, Türkiye’yi baskılama amaçları doğrultusunda bugüne kadar bu terör örgütünü hep koz olarak kullanageldi.
Ancak söz konusu ülkelerin, Türkiye’ye yönelik hasmane yaklaşımlarından vazgeçmemelerine karşın, bu terör yapılarının kontrol dışına çıkıp kendileri açısından da risk oluşturma potansiyeli gördükleri için önlem alma ihtiyacı duydukları anlaşılıyor.
Bu karar sonrası, söz konusu yapıların malvarlıklarına el konulması ve bu yapıların başında bulunan Zübeyir Aydar, Remzi Kartal gibi bazı isimlerin tutuklanmaları gündeme gelebilir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi gerek kuruluş gerekçesi ve biçimi gerek siyasi amaç ve faaliyetleri gerekse de yöneticilerinin PKK ile ilişki ve bağlantıları yönünden bakıldığında Türkiye’de hakkında kapatma davası süren HDP adlı siyasi yapı, AB’nin terör örgütleri listesine giren adı geçen yapılarla tamamen aynı.
KADEK ve Kongra-Gel ne ise HDP odur.
Zübeyir Aydar, Remzi Kartal ne ise, kime bağlı ise kimin için faaliyet yürütüyorsa, HDP’nin başında ya da yönetim kademesinde bulunanların tümü değilse birkaçı hariç büyük kısmı aynıdır, aynı amaca hizmet etmektedir.
Zübeyir Aydar, Remzi Kartal kim ise Selahattin Demirtaş ve HDP’nin yeni eski birçok yöneticisi de odur.
Bu isimler de aynı şekilde geçmişte TBMM çatısı altında milletvekilliği yapmış isimlerdi.
Aynı Demirtaş ve diğerleri gibi.
Malum, AB’nin organlarından Avrupa Parlamentosu (AP) uzun süreden bu yana Osman Kavala ile birlikte Selahattin Demirtaş’ın da serbest bırakılması için Türkiye’ye baskı uygulamaya çalışıyor.
AB’nin KADEK ve Kongra-Gel’i terör örgütleri listesine dahil etme kararı, Avrupa’da “Demirtaş serbest” diye bağıran çevrelerin seslerinin kısılmasına yol açacağı gibi Türkiye’de de HDP adlı yapıyı “meşru siyasi bir parti” gibi göstermeye çalışanların da şapkalarını önlerine koyup nasıl bir gaflet içinde bulunduklarını anlamalarına yardımcı olacağını umuyorum.