Mescidi'nin Sincar'daki PKK varlığını bilmeme ihtimali var mı?
Görünürde gerilim Irak ile ilgili.
Ama değil.
Konu PKK meselesi.
İran da bunu gayet iyi biliyor.
Ama Tahran açıkça “PKK’ya operasyon yapmayın” demiyor.
“Irak’ın toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygı gösterilsin” diyor.
Aynı ABD gibi.
Gerilim İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi’nin açıklamalarıyla başladı.
Mescidi, Erbil merkezli Rudaw televizyonuna yaptığı açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri Irak topraklarına karşı tehdit unsuru olmamalı ve işgal etmemelidir" dedi, “Türkiye'nin uluslararası sınırlara çekilmesi gerektiğini” söyledi.
İranlı Büyükelçi, bu ifadeleri Türkiye’nin Sincar’daki PKK varlığına yönelik muhtemel operasyon ile ilgili söyledi, “Sincar’ın Türkiye ile hiçbir ilişkisi yoktur ve bu bağlamda tehdit etme veya karar verme hakkı yoktur” dedi.
Mescidi’nin Sincar’daki PKK varlığını bilmeme ihtimali var mı?
Elbette yok.
Bağdat ile Erbil arasında geçtiğimiz Ekim ayında imzalanan Sincar’dan PKK’nın çıkarılması yönündeki anlaşmayı da mı bilmiyordur?
Elbette biliyordur.
Peki dert ne?
Açıkça PKK’yı korumak.
Üstelik Tahran bunu sadece söylem düzeyinde yapmıyor.
Sincar’daki PKK’yı, kendi güdümlerindeki Şii milis grubu Haşdi Şabi bünyesine alarak fiilen de yaptılar.
Yetmedi, Türkiye’nin muhtemel operasyonuna karşı yaklaşık 20 bin dolayında Haşdi Şabi unsurunu Sincar’a konuşlandırdılar.
Haşdi Şabi’nin ağzından, PKK’ya karşı operasyon yapılmaması konusunda tehditler savurdular.
Yani İran, Sircan’a yönelik muhtemel bir operasyon gündeme geldiğinden bu yana PKK’yı fiilen ve alenen korumaya almış durumda.
Mescidi’nin açıklamalarıyla bu fiili durumu diplomatik düzeye taşıdılar.
Bu açıklamaların Tahran’dan izinsiz dillendirmesi düşünülebilir mi?
Elbette değil.
Peki Tahran neden bugün böyle bir hamle yapma ihtiyacı duydu?
İran düne kadar ABD’nin ablukası altındaydı.
Türkiye’ye ihtiyaç duyuyordu.
Ankara’yı kızdırmamaya özen gösteriyordu.
Joe Biden’ın gelişiyle birlikte bu ablukanın kalkma ihtimali belirince Türkiye’ye karşı diş göstermeye başladı.
Üstelik bu çıkışıyla PKK’nın hamisi ABD ile aynı tarafta olduğunu göstermeyi kendisi açısından kârlı gördü.
Zira bu pozisyon alışın, Washington ile buzları daha hızlı eritmesine de katkı sağlayacağını umuyor olsa gerek.
Mescidi’nin sözlerine ilk tepki, İran’ın Irak’ta ne haltlar çevirdiğini en iyi bilen isimlerden biri olan Türk mevkidaşından geldi.
Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız, “Türkiye’ye, Irak’ın sınırlarına saygı gösterilmesine dair ders verecek en son şahıs İran’ın Büyükelçisidir” dedi.
Ardından İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Ferazmend, Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı.
Ferazmend'e, Büyükelçi Mescidi'nin Türkiye'yi Irak'ın egemenliğini ihlal etmekle eleştiren ifadelerde bulunmasına tepki gösterilerek “İran'ın Türkiye tarafından verilen terörle mücadelenin karşısında değil yanında yer almasının beklendiği” hatırlatıldı.
Bu, gerçekçi bir beklenti mi?
Normalde evet ama İran açısından değil.
Tahran’ın terör örgütü PKK’ya destek vermesi bugün ortaya çıkan bir durum değil.
İran, kendisine en büyük rakip olarak gördüğü Türkiye’nin güçlenmemesi ve zayıflatılması için bazen gizli, bazen bugünkü gibi aleni şekilde terör örgütünü koruyup kolluyor.
Irak’ın kuzeydoğusundan kendi sınırlarının içine uzanan Kandil dağlarında konuşlanan PKK’nın tepe yönetiminin önemli kısmı kendi güdümlerinde.
2012-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinin sonuca ulaşmasını engelleyen de ABD ile birlikte İran oldu.
Yukarıda belirttiğimiz gibi İran, Biden yönetimiyle birlikte şartların kendi lehine döndüğünü düşünerek bu yaklaşımını siyasi ve diplomatik düzeye taşıdı.
Bunu daha da ilerletecekler.
Çünkü Irak’ta yeni bir sürecin startı verilmiş durumda.
Irak adım adım bölünmeye doğru götürülüyor.
İran, Şiiler eliyle Sünnileri, PKK eliyle de diğer Kürt grupları sindirme hesabında.
Bu hesap, ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de yapmak istedikleriyle paralel ve eşgüdümlü olarak yürütülüyor.
İran, Kuzey Irak’ta 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu konusunda Türkiye ile birlikte karşı pozisyonda yer almıştı.
İran’ın amacı. Irak’ın parçalanmasının önlenmesinden ziyade Sünni, Türkiye’ye yakın olan Barzanilerin öncülüğündeki Kürtlerin bu yöndeki hamlesini engellemekti.
Ancak Tahran ABD’nin hali hazırda hız kazandırmaya çalıştığı Irak ve Suriye’de bir “terör devleti” kurma çabaları karşısında o denli sert bir karşı duruş sergileme yoluna gitmiyor.
Çünkü bu terör devletinin İran’ı değil Türkiye’yi düşman gören PKK’nın güdümüne verileceğini biliyor.
O nedenle Irak yaklaşımlarını, Biden dönemi ile ilişkilerinin düzelmesini umduğu ABD ile uyumlu hale getiriyor.
Yeni dönemde bölgede bir “terör devleti”nin kurulması konusunda Ankara-Washington ilişkilerinin daha da gerilmesine paralel olarak Ankara-Tahran ilişkilerinin de aynı yönde gelişmesi şaşırtıcı olmayacak.
Ancak Türkiye, ABD’ye de İran’a da rağmen bu terör devleti planlarını bozmaya kararlı ve de muktedirdir.