Evet Türkiye'nin Irak genelinde sergilediği "Terörle mücadele rehberliği" yavaş yavaş tünelin sonundaki ışığın varlığına dair umutların yeşermesini sağlamış Iraklılar için…
Irak’ta en fazla merak ettiğim başlık; Türkiye’nin gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonlarına Erbil ve Bağdat Yönetimi dahilinin bakış açısıydı… Zira Pençe Kilit Operasyonu sonrasında Irak genelinden yansıyan “Türkiye karşıtı” sesleri pek işitmemiştik… Tam aksine destek mesajlarıyla birlikte Bağdat Yönetimi’de Sincar merkezli terörle mücadele başlatmıştı… Bu mücadele Iraklılara moral vermiş görünüyor…
Evet Türkiye’nin Irak genelinde sergilediği “Terörle mücadele rehberliği” yavaş yavaş tünelin sonundaki ışığın varlığına dair umutların yeşermesini sağlamış Iraklılar için…
Tüm bu olumlu tabloyla birlikte fitili ateşlenmeye çalışılan “terörle mücadele karşıtlığı” sinyallerini de aldım bilhassa Bağdat’ta… Neydi bu sinyal? Önümüzdeki günlerde bazı grupların birleşerek yürütülen operasyonlara karşı “şiddet direnci” geliştirmesi yönünde! Yani bir nevi terörün yeniden canlandırılmaya çalışıldığı sinyalleri var… Ayrıca bu yönde bir dip not da benden olsun; bu yöndeki girişimler bir süredir sivil toplum kuruluşları tarafından Türkiye’de de yürütülüyor! Şehirleri gezerek etkili STK’lara “Türkiye’nin Irak’ta yürüttüğü operasyon kötü sonuçlar yaratacak operasyona tepki için karşıt açıklamalar yapalım” teklifleri götürülüyor… Pençe Kilit Operasyonu’nun hemen ardından Türkiye’de başlatılan bu girişimler karşılık bulmadı büyük ihtimalle Irak’ta da karşılık bulmayacak çünkü toplumlar terörden uzak huzurlu bir hayat istiyor…
Bağdat’tan yansıyan bir diğer önemli başlıkta, Türkiye-IKBY yakınlığının yarattığı rahatsızlık… Ve bir kesim bunu argüman olarak kullanmaya hazırlanıyor önümüzdeki günlerde…
Bunun altında çok önemli “off the record” alt başlıklarda var elbette…
Bağdat Yönetimi dahilindeki Iraklılar, Türkiye ile arada IKBY olmadan iletişim istiyor… Misal yeni sınır kapısı, yeni yollar, yeni ticaret bağlantıları, yeni kurallar, yeni ve özel bir diyalog frekansı…
Irak’tan aldığım ve Türkiye’nin önümüzdeki günlerde ciddi anlamda masaya yatırıp revize etmesi gereken çok önemli iki başlık daha var; birincisi Türkiye-KYB ilişkileri ikincisi de HAŞDİ ŞABİ…
“KYB Türkiye tarafından resmiyette de muhatap alınmak istiyor… Resmî görüşmeler, ziyaretler, iş birlikleri aleni olarak yansıtılmalı zira ötelemek ve suçlamak kazanım sağlamaz” diyorlar… Türkiye’nin son aylarda oldukça olumlu yollar kat ettiği SOFT DİPLOMASİ’den KYB’nin de faydalanması gerektiği görüşü fazlasıyla hakim…
HAŞDİ ŞABİ başlığı da çok önemli elbette çünkü Irak’ta büyük ve önemli bir kitleye sahip olan bu kesimi komple aynı çerçevede değerlendirmek doğru değil… Iraklıların önemseyip itibar ettiği HAŞDİ ŞABİ konusunda değerlendirme kriterimizi “genel yargıdan özele” dönüştürmek zorundayız… Çünkü bu kesim komple Türkiye ve Irak karşıtı olmamakla birlikte içerisinde Türkmenleri, Sünnileri ve hatta Yezidilerle birlikte pek çok din-mezhep-kültür çeşitliliğini barındırıyor artık… KYB gibi kazanılması ve aleni diplomasi geliştirilmesi gereken HAŞDİ ŞABİ de “Soft Diplomasi Anlayışımız” ile muhatap alınmalı… Bu yakınlık bölgenin uyumuyla birlikte huzurunu da destekleyecektir…
Bağdat’ın ortasından geçen Dicle’yi izlerken Iraklılarla gerçekleştirdiğim bir sohbette su meselesi üzerine yöneltilen sorulara yine-yeniden-sürekli cevaplar verirken gördüm ki; ne kadar anlattığımızdan ziyade mağduriyetlerin çözümüne öncü olmamız gerekiyor… “Akan suyun tutulması imkansız… Türkiye su politikalarını verimli kullanım ve ihtiyaçları üzerine geliştirerek yatırımlarını yapıyor Irak’ta halkı için bu konuda gereken yatırımları yapmalı. Bakın Dicle önümüzden boşa akıp gidiyor. Neden tutmuyorsunuz” dediğimde aldığım şu cevap iç acıtıcı oldu; “Türkiye vatandaşı için her türlü yatırımı yapıyor fakat Irak yeraltı kaynaklarıyla darphane misali para basmasına rağmen tüm kazancımız yurt dışına çıkarılıyor ve hiçbir yatırım yapılmıyor bizim için… Burada barajları ve hizmete dair yatırımları Türkiye dışında kimseler yapmaz…”
Evet her konuda olduğu gibi Irak’ın su politikaları konusunda da Türkiye kurtarıcı olarak görülüyor…