İnsanlık önce kendini keşfetmesini bilmeli. Bilmeli ki; nasıl bir varlıktır, yaradanı kimdir, kendisinden ne istenmektedir?
BİLİNÇ ÇAĞI
Uzayın keşfi artık insanlığın da bilinç olarak büyük sıçrama yapacağı bir döneme girdiğimizi göstermektedir. Bunun idrakine varamayanlar ne yazık ki elenecekler. Kendilerini yalnız ve gerikalmış hissedecekler. Yeni bir çağa girdik artık. Teknolojik olarak bu çağın bir parçasıyız ancak sadece teknolojiyi kullanan olmaktan da çıkıp getirdiği yeni düşünce boyutunun nelere gebe olduğunu anlamalıyız. Bilinç çağı ile birlikte yeryüzünden gökyüzünün de ötesine uzanan sınırsız evrendeki yeni açılımların parçası olma vaktidir. Buna ister kuantum deyin isterseniz aydınlanma deyin. Ama aynı yerde durmakta ısrar edip bir düzlemde sürekli sağa, sola gidip gelen bağnazların bu bilinç çağında yeri olmayacak. Onlar uzayın derin çöplüğünde unutulacaklar. Bilgiyi insanlık için hikmetle yoğurup paylaşanların devridir artık. Nice devirler, çağlar, medeniyetler, krallar, sultanlıklar yaşandı bitti. Hazır bilgiyi değil anlam katılmış ve yerine takıldığında bir sihirli çip gibi hayatlara umut verecek eylemi gerçekleştirme zamanıdır. Yoksa biz üstat necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi “Uzaya yolculuk var da, geride kalan biz miyiz!..
İNSANLIK MARS’TA NEYİ KEŞFEDECEK?
İnsanlık önce kendini keşfetmesini bilmeli. Bilmeli ki; nasıl bir varlıktır, yaradanı kimdir, kendisinden ne istenmektedir? Kendini bilen Rabbini bilir ibaresinden bakarsak insanın keşfi kendisiyle Yaratanı arasında olmalıdır. Olmalıdır ki; kul ile Yaratanı arasındaki bağ ibadettir. İki varlıktan biri Yaratan, diğeri yaratılandır. Biri Mabud, diğeri abidtir. İnsanın ne olduğunun idrakine varması, nerede ve ne şekilde olması gerektiğinin de şuuruna ermesidir.
Allah’û Teâla Yusuf Suresinde gezegenlere dikkat çekmiştir. Bu suredeki kıssada Yusuf Peygamber babası Yakup Peygambere rüyasında on bir yıldız ile güneşi ve kameri gördüm bana secde ediyorlardı der. Asırlar önce gezegenlerin varlığına dair işaretleri bulabileceğimiz Kuran-ı Kerim bize her şeyin bir plan dâhilinde yaratıldığını anlatıyor. Bu satırların yazıldığı sırada Elon Musk’ın Mars gezegenine fırlatacağı roketin kalkış anı gerçekleşiyordu. Gezegenlere ulaşma çabası insanlığın bir arzusu ve merakı. Keşfedilebilir mi, bilmiyoruz. Ancak bu keşif dürtüsü hiçbir zaman bitmeyecek bunu biliyoruz.
İnsanın arayışı
Rum suresinde Yüce Allah “Kendi kendilerine, Allah’ın, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattığını hiç düşünmediler mi? diyerek uyarıda bulunur. Düşünmek, akletmek anlamına gelebilecek kelimeler Kuran-ı Kerim’de en çok kullanılan sözcüklerin başında gelmektedir. Bu da bize Allah’ın bizden her an düşünüp, idrak etmemizi istediği anlaşılıyor. İnsan ancak düşünmeye başladığı zaman gerçeğe doğru bir arayışa yönelir. Düşünmeyen bir insan ancak yönetilir, yoldan saptırılır kullanılmaya elverişli hale getirilir. Bu yüzden her olayda bir hikmeti görebilmek, anlamak için düşünmek ve arayış içinde olmak gerekiyor. Zira İslam bize insanlığı pozitif yönlendirecek şekilde aktif kul olmayı tarif ediyor.
Mutlaka akıl muhakemede gerekir. Akıl iyiyi, güzeli, doğruyu bulabilmenin bir melekesidir. Akıl küpü olmak ve sadece akılla hareket etmek ne kadar sağlıklıdır!.. İman esasları olmadan, aklı Kitaba vurmadan hakikate dokunabilir miyiz? Bütün bu soruların cevabı, önce eskimez, pörsümez Kutsal kitabın davetine uymamız gerekir ki nefsimiz de terbiye olsun hakikati bütün çıplaklığıyla görebilelim. Aklımız da nefsimizin zaaflarına kurban gitmesin. İnsanın arayışı huzurun ve sürurun paylaşılmasından geçer.
Eğitimde merak duygusu
Ne yazık ki 12.yy’dan sonra Müslümanların bilim ile bağlantısı büyük ölçüde kesildi, keşiflerin sonu geldi ve artık yeni şeyler değil ezberlerin tekrarlandığı devirler yaşandı. Oysa bugün batının icat ettiği çok şeyin temelinin Müslüman dünyası tarafından atıldığını biliyoruz. Önemli olan bugün Müslüman âlimler, neredeler hangi icatları yapıyorlar yani kısacası çalışıyorlar mı? Bir çocuğun merak duygusunun her daim canlı tutulabilmesi için eğitimin çok önemli payı var. Eğer bir çocuğa merak duygusunu aşılamazsanız insanlık için bir şey başaramaz. Bugün SpaceX’in yaratıcısı Elon Musk’ın hayat hikâyesini bir araştırın derim. Meraklı bir çocuk olmak, ailesi tarafından teşvik edilmek ve içindeki uzay keşfine duyduğu karşı konulamaz merakın nasıl oluştuğunu anlamak bakımından önemli.
Elbette bilim, sanat, spor çocukların gelişmesinde yardımcı disiplinlerdir. Çocuğun kendisini öncelikle doğru ifade edebilmesi ailenin, çevrenin ve eğitimcilerin desteğiyle olacaktır. Merak duygusu sadece bilim ve teknolojilerle kalmamalı, özgüveni inançlı, ahlaklı ve iyi insan olma özgüvenine ulaşmalıdır. Zaten bununla çocuklarımızın yetişmesi, birlikte kariyer sahibi olması, yapacağı iş ve eylemlerde ehliyet ve liyakat sahibi olabilmeleri demektir.
Uzayda işimiz ne olabilir?
Dünya kavram olarak ahiretin karşıtıdır. Astronomide dünya uzayda bir yaşam alanıdır. Burada insanlar yaşar. Dünyada işimiz ne olabilir sorusunun cevabını arıyorsak, merak ediyorsak uzayda olmamız ne işe yarayacak sorusuna da kayıtsız kalamayız. İnsanlık için çok önemli olan ateşin keşfine; keşfedildi de ne oldu diyemeyiz öyle değil mi? Yüce Allah istedim ki bilineyim ayetinde belirttiği gibi her şeyi kaplayan Yüce Allah oturduğumuz yerden kalkıp harekete geçmemizi onun her an yeni bir yaratmada olduğunu anlamamız için verilen aklı kullanmamızı istiyor. Uzay’ın keşfi veya Mars’a gönderilen bir uzay aracının bize vereceği bilgiler ancak Allah’ın kudretinin, azminin sınırsızlığını anlatacaktır. “Her şey onu tesbih eder” ayetinde anlaşılacağı üzere O her yerde ve her şeyde vardır ve hatta her şey O’dur. O’nun dışında bir şey yoktur. İnsanın Mars’a bir gün ayak basması yakındır belki ancak bu insanlığın zaferinden çok Allah’ın kendisini keşfetmemize izin vermesinden ibarettir. Hülasa; şuurlu insan şükrüyle, zikriyle keşfe açık bir insandır. O kendisini bilir ve gideceği yerin bilincindedir.
BİR FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Hep sen olacaksın
Zihnim bulanık sanki suya yansıyan yanım eksik. Geçmiş hesaplarla bugünü kurtarmak bile mümkün değilken, ancak geleceğe bakmaya cesaret ister canım. Hayat karmaşık, hele metropollerde kimi çukura, kimi bataklığa, kimi ışıklı mabedine, kimi soğuk kaderine kaçar. Hiçbirinin elinden tutamaz hayat. Heyhat! Ne olacak bu insanlığın sonu; hepsi sanki bir bir uçuruma doğru koşuyor. Ruhum yansıyor hep duvarlara bu insanların bedenine girmiş gibi oluyorum, korkuyorum. Benim işim ne bu avaz avaz bağıran şehirde diyorum; bir martı sesi, bir vapur düdüğü, Süleymaniye Cami’nden ezan sesi üstüne üstelik güvercinlerin kanat çırpışları, yüzlerce yıllık mezar taşları sesleniyorlar; sensiz olmaz ümit! Burada sen ve ben suya yansıyan gölgemiz ebediyete kadar varız.
Geçmişte de sen, bugün de sen, yarın da sen ama hep sen olacaksın. Hep bir ışık taşıyacaksın. Senin peşinden ışığa koşacaklar. Kimi yollarını kaybedecek ışığını görünce kavuşacak. Olmazsan onlar da gölgesiz olacak. Unutma hep sen olacaksın ümit. Bu bir iç sesleniş ve iç geçiriştir. İnsanlığın iradesiz kuru bir yaprak gibi savruluşunun ve sürüklenişinin sonucu bir uçurumun kenarındaki dala tutunuş biçimidir. Nice cümleler var kitabımda altı çizilesi, kaderin şifreleri ezelden bilinesi.
POZİTİF (+)
Ahlaki toplumun mayası
Bir şeyi üretip insanlara sunmak insanlığa hizmet etmek demektir. Bunun karşıt kavramı tüketmek olmamalıdır. Yani bir şey sadece tüketilsin diye üretilmez; kullanılsın diye üretilir. Kullanmak bir ürünün ahlaki ve etik kalıplar içersinde işe yararlılığını ön plana almak demektir. Tüketme anlayışı bitirmek yok etmek anlayışını sürdürmek demektir. Oysa kullanma fikri bir ürünün enerjiye dönüşme transformasyonudur. Tüketici olmak olumsuz ve yadırgayıcı bir durumdur. Eskiler suların kullanılması anlamında suların istimali der. Ne yazık ki yeni zihniyet suların tüketimi olarak izah ediyor. Sular tüketilmez, ancak kullanılır. İsrafı ortadan kaldırmak, her şeyi yerli yerinde kullanmak bir anlamda da adaletin ve hakkaniyetin yerine getirilmesidir. İsraf etmemek, tutumlu olmak aynı zamanda ahlaki bir davranıştır. İsrafı yenmek ahlaki toplumun mayasını teşkil eder.
NEGATİF (-)
Allah israf edenleri sevmez
Ne yaparsan yap reklam yap; reklamın iyisi kötüsü olmaz deniyor. Oysa reklam kapitalist sistemin olmazsa olmaz bir unsurudur. Yani ne varsa tüketmektir. Reklam metinleri duyguyla yüklü olur. Kullanılan fikir abartıdır. Hatta aldatıcıdır. Bunun etik yönden toplumu ifsat eden yönleri de vardır. “10 yaş daha genç görünün”, “Baş döndüren dolgun saçlar” gibi sloganların doğruluğu ne kadardır. Hiçbir doğruluğu yoktur. Rekabet ortamında vaatler de bitmez. Elbette tüketme hastalığı toplumda bir tümör gibi insanlığın başbelası olur. Bu negatif duruma bir dur diyen olmalı. Bana göre lüks israftır. İsraf da haramdır. Dolayısıyla israf edenleri Allah sevmez. Allah'ın sevmediği kimseyi de kul sevmez.
PERİSKOP
En büyük hayali musluk
Afrika’nın en büyük sıkıntısı olan suyun kabile savaşlarına neden olduğunu biliyoruz. Şimdiye kadar 70 bin insanın su savaşları yüzünden canından olduğu bilgisini ediniyoruz. Afrika’da suya ulaşım ancak yer altından çıkarılması ile mümkün oluyor. Bunun içinde kuyuların yapılmasına ihtiyaç var. Bir kuyu aşağı yukarı 2 bin 500 USD’ye mal oluyormuş. Bir kuyunun açılması törenlerle, eğlencelerle kutlanıyor. Afrika’da su az ama elmas, altın ve birçok değerli maden hiçbir kıtada yok. Su kıtlığını fırsat bilen batılı ülkeler kabileler arasındaki su savaşlarını körükleyerek halkın enerjisini çalıyorlar. Nijerya Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri kuşkusuz ancak hayaller konusunda zenginler. Murtela Nijeryalı bir su satıcısı. Her gün 25 km yol yürüyor ve her seferinde el arabasında 12 bidon su taşıyor. Yorulduğu zaman düşlerinde musluğu olan bir evde yaşadığını hayal ediyor. Her boşa akıttığımız suda, suya erişemeyenlerin de hakkı olduğunu bilmeliyiz. Başkalarının hayallerinin gerçekleştirmesine yardımcı olmak kömürü elmasa çeviren bir sihir gibidir. O halde baştan zihinlerdeki tüketim zihniyetini söküp atmak gerek. Su tüketimi değil, suların istimâli fikrini yeniden hayatımızda şiar edinmek gerekir.