Bu yıl Hürriyet gazetesinin 150. yılı. Bildiğimiz Hürriyet değil ama eski Hürriyet. 1868 yılında Londra'da çıkmaya başlayan ilk Osmanlı düşünce gazetesi olan Hürriyet'ten söz ediyorum.
Gazeteyi çıkaranlardan biri Namık Kemal. Efendim, bu vatan hainleri kaçmışlar Londra’ya oradan başlamışlar hainliğe diye düşünüyorsanız biraz soluklanın. Devir farklı şartlar başka. Gazete, devletin içindeki etkin kişiler tarafından örgütlenmiş ve mevcut yönetime muhalefet ediyor. Namık Kemal’in önderliğindeki bu gazete finansman sorunları ortaya çıkınca Mısır hıdivinden destek alıyor. Gazete merkezi daha sonra Londra’dan Cenevre’ye taşınıyor. İki yıllık gazete macerasının son dönemlerinde Sultanın lehine yayın yapıyor gazete. Belki de bu yüzden kapanmıştır. Geçmiş zaman geçmişte kalmış ama bize çıkarılacak bazı dersler de bırakıyor. Muhalefetin nasıl olacağına dair güzel bir örnek sergiliyor Hürriyet. Vatan kavramını ortaya atan öncü isimlerden Namık Kemal, yönetimle ülkeye muhalefet etmeyi birbirine karıştırmıyor. Üslubunu koruyor ve eleştirilerini belirli bir ahlak dahilinde devam ettiriyor, ucuzlaştırmıyor. Sonraki zamanlarda matbuat öyle bir hale geliyor ki hangi yayının kimlerini borazanlığını yaptığı belli olmuyor. İlkeler filan deseniz o da hak getire. Genç Osmanlıların öncü isimlerinden Namık Kemal daha sonra Kıbrıs ve Sakız olmak üzere farklı yerlere devlet adına görevlendiriliyor. Öldükten sonra da Gelibolu’da Rumeli fatihi Süleyman Paşa’nın yanına gömülüyor. Mustafa Kemal’in Kemal ismini Namık Kemal’e izafe edilerek aldığı söylenenler arasındadır. Osmanlı’nın son döneminde birçok kişinin Namık Kemal’in düşüncelerinden etkilendiğini de söylemek mümkün.
Farklı düşünmenin düşman saflarından vatana kurşun sıkmamak olduğunu herkes iyi bilmeli. Farklı düşünenler vatana düşman olmak mecburiyetinde değil. Aynı zamanda farklı düşünenlerin vatan haini olarak yaftalanması da bir o kadar yanlış. Düşmanla kol kola girip milletin aklıyla alay etmedikleri sürece.
Nereden çıktı bu Hürriyet ve Namık Kemal bahsi diye aklınıza düşebilir. VakıfBank Kültür Yayınları matbuat hayatına farklı kitaplarla adım atmış. İlk eserlerinden biri de Hürriyet gazetesinin tıpkıbasımları olmuş. İsabet olmuş, tarihimizin bu entelektüel parantezi incelenmeye ziyadesiyle muhtaç. Onları anlamak için sadece Osmanlıca bilmek yetmiyor, bir de o dönemin zengin düşünce kültürünü de yanımızda bulundurmamız gerekiyor.
Namık Kemal’den geriye vatan düşüncesini aktardığı tiyatro oyunları kaldı. Bir de edebiyat tarihimize sıkışmış ismi. Yüzüncü yılları anmaya önem verdiğimiz bugünlerde 150. Yılların da hatırlamaya değer olduğunu düşünüyorum. Namık Kemal ve Genç Osmanlıların sadece geçmişi değil bugünü anlamak için de altın kıymetinde kişilikler olduğunun altını çizmekte fayda var. Geçmişte olanlar bugün de farklı yönleriyle tekrar ediyorsa, ki ediyor, geçmişin aklında faydalanmaktan neden imtina edelim ki? Üstelik bunlar bizden çok daha geniş bir coğrafyadan beslenen münevverler ise. İnsanlar ölse de düşünceler günü geldiğinde dirilmeyi severler, aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun.