Ülkemde herkes mağdur

Vah vah.

Ülkemde herkes mağdur

Hayatımda böyle mağdur hali, böyle mağdur edebiyatı, böyle mağdur anlatımı, böyle tuhaflık görmedim.

En çok da ülkenin en zenginleri, en varlıklı, en tuzu kuru insanları mağdur edebiyatı yapıyor.

Nasıl mı?

Ünlü oyuncuya gazeteciler soru soruyor, “nasılsınız”, “her zamanki” gibi “hepsi" gibi o da telaşlı, cevap veriyor.

"Çok yoğunum, aileme, çocuğuma zaman ayıramıyorum".

Vah vah canım.

Eski günlerde kirada küçücük evinde zorlanırken, toplu taşımaya binerken, bölüm başı 400 bin TL kazanca dönüşen, kocaman villa hayatında yaşamaya dönüşen hikayende, şikayet var.

O da mağdur.

Dizilerde oynayan, bölüm başı inanılmaz paralar alan tüm oyuncular, hepsi şikayetçi, sette saatler boyu çalışıyorlar, ah yaz gelse de tatil yapsalar dinlensinler.

Ayda 400-500-600, 1 trilyon para kazanan oyuncular, şikayetçi ve mağdur.

Magazinci muhabir arkadaşlar, önlerine çıkıyor, soru soruyor, hepsi bu ilgiden şikayetçi ve mağdur.

Mehmet Ali Bey mağdur, hayatına giren 45 yaş küçük kızlar mağdur.

Ya diğerleri.

Futbolculara bakın, insanların fotoğrafta hayal edemediği milyon dolarları kazanırken, parasını beşe katlamayı planlarken, allem kullem dekontsuz parasını kaybederken.

Onlar da mağdur.

Bu hikayeyi bakınca, banka müdürü mağdur, banka mağdur, genel müdür mağdur, futbolcular mağdur, suçlu hiç kimse yok.

Hepsi mağdur.

Yumruk atan kulüp başkanı mağdur.

Yumruk yiyen hakem mağdur.

Ne dediği belli olmayan federasyon başkanı mağdur.

Düşünün Ali Koç bile, hep anlatıyor, mağdur, adam yakışıklı, adam çok zengin, o da Fenerbahçe’den, hakemlerden, yönetimden mağdur,

Instagram sayfalarından, arsız, utanmaz, saçma sapan videolar çeken, böylelikle ünlü olan, adına fenoş denen, uyduruk ürünlerinin üzerinden dava dosyalarına giren, iddialara göre kara para aklayan hepsi mağdur.

Kadın tükürmüş, parmak sallamış, dolarla kafasına bigudi yapmış, onlarca lüks araba sahibi olmuş, villaları, evleri, uçaklar içinde yaşamış.

Ve devlet dava açıp, hapishaneye atmış.

Şimdi çocuklarına kim bakacakmış.

O da mağdur.

Kadın Amerika'ya kapak atmış, 11 ev almış, pişkin pişkin biriktirdim aldım, diye anlatıyor.

O da mağdur.

Doktorgiller, masada arsız sırıtan fenoşlar, hepsi onlarca güzellik merkez açan, inanılmaz paralar kazanan pörtlek dudaklı kadınlar.

Onlar da mağdur.

Herkes.

Her yerde anlatıyor.

Mağdurlar.

Dikkat edin, parası olan, tuzu kurular mağdur, anlatıp duruyorlar, bunları dinleyen, ağzına mağdurum kelimesi almayan insanlar bıktı usandı.

Adam emekli 7 bin 500 TL aylık maaş ile ailesini geçindirmeye, karnını doyurmaya çalışıyor, hiç sesi çıkmıyor.

Onlar mağdur değil.

Yani ülkenin fakiri, mütevazi insanları mağdur değil.

Valla, zengini en güzel havayı içine çekiyor, en çok parayı kazanıyor, en çok ekmeği yiyor, en güzel hayatı yaşıyor.

Ve hep bu mağdurlar anlatıyorlar.

Paranın sesi, her şeyi bastırıyor.

Funda'nın aklındakiler…

... Kadınlar erkeklere, ehhh durun bakalım biz her konuda eşitiz dedi.

Şu anda dolandırıcılık hikayelerini konuştuğumuz, her konunun adı, sahibi kadınlar.

Kadınlar harıl harıl, kimi nasıl soyarız diye planlar yapmışlar.

Betül Kazar diye bir kadın, 100 milyon TL vurgun yapmış ve kaçmış.

Valla hikaye film hikayeleri aratmaz.

Kendini muhasebeci ve finans uzmanı olarak tanıtmış.

Herkesin güvenini kazanmış.

Yüksek kar vadi ile para toplamış, kazanç sağlamış.

Malum önce para dağıtmış, son iki yıl çıkmaza girmiş, ödeme yapamamış.

Ve sonra kayıplara karışmış.

Bu kadının eski eşi, hastanede temizlik işçisi olarak çalışıyormuş.

Bu arada en garibi.

Çaycı kadından 3 milyon almış, onu da çarpmış.

Çaycı kadının, nereden bu kadar parası var, o da anlaşılır gibi değil.

Anlaşılamayan diğer konuda, bu insanlara, yüksek kar vadi ile, neden para teslim ediyorlar.

Yalan dolan var belli.

Mağdur diye kimse size ağlamaz onu bilsinler.

Funda'nın aklındakiler…

... Yeni bir haber var.

Eminönü'nde belli bölgelere araçlar ücretli, yani para ödeyerek girebilecekmiş.

Böyle karar olur mu?

Parası olan, yine arabası ile ayrıcalıklı olacak, oh parasını ödeyip paşa paşa gidecek.

Ne münasebet.

Madem ki tıkanıklık var, bence tüm araçlara kapatılsın.

Herkes tramvayla, toplu taşıma ile Eminönü'ne gitsin.

Herkes yürüyerek yaya dolaşsın.

Hem eşitlik olur.

Eşitlik olan yer de güzel olur.