Modern sanat denildiğinde ilk önce akla güncel sanat gelebilir.

Modern sanat denildiğinde ilk önce akla güncel sanat gelebilir. Hatta bu iki kavram genellikle birbiri yerine de kullanılmaktadır. Aslında modern kavramı önüne eklendiği her kelime için yeni ve güncel anlamı katabilir. Her ne kadar bu kelime zamansal bir yapıyı ifade etse de günümüz sanatını anlatmak için kullanılan ‘çağdaş’ ifadesinden daha geniş bir dönemi anlatmak için kullanılmaktadır, sonuç olarak modern ve çağdaş arasındaki ilişki her ikisinin birbirinden beslendiği karşılıklı paylaşım ile şekillenir. Arthur C. Danton çağdaş kavramı üzerine ileri sürdüğü ‘şu anda olmakta olan… Çağdaşlarımızın ürettiği sanat’ şeklindeki ifade konuyu kısa ve öz bir şekilde açıklar niteliktedir. Yalnız her iki kavramı da başı sonu belli olan bir zaman diliminden farklı olarak düşünmek gerekir. ‘Modern’ nasıl ‘en yakın tarihli’ anlamına gelen sadece zamansal bir kavram değilse, çağdaş da şu anda yapılmakta olan anlamına gelen bir kavram.

Sanatta modernleşme, sanatçıları özgürleştiren ve sanatın sınırlarını sonsuzlaştıran bitiş noktası olamayan bir süreçtir. Bu süreç kendi içinde gelişen akımlarla beslenerek günümüze kadar canlılığını korumuştur. Bana göre izleyiciye “bu sanat mıdır?” sorusunu sorduran performanslar, kolajlar, resimler, heykeller, enstalasyonlar, videolar vs hepsi izleyiciyi ‘Modern’ olan sanatın sınırları içine dâhil etmiş demektir. Modern sanat insanlara sanat üzerine düşünme, onu sorgulama ve en önemlisi sıradan bir insan olarak sanata dâhil olma şansı vermiştir. Özne olarak insanı, günlük yaşantımızı, korkularımızı, ürettiklerimizi, tükettiklerimizi, nefretimizi, sevgimizi, en mahrem düşlerimizi, ayıplarımızı bize tüm çıplaklığıyla göstermeye çalışan bir aynadır. Sanatı güzel bir manzarayı ya da nesneyi en iyi şekilde taklit etme olarak düşünüyorsanız modern sanat sizi hayal kırıklığına uğratabilir.

Çağdaş sanat sergisine gittiğinizde günlük yaşamda sürekli karşılaştığınız nesnelerin özel bir konuma taşındığını görebilirsiniz ya da izlediğiniz videolar size günlük yaşamdan alıntı sıradan görüntüler olarak gelebilir. Bunun en önemli nedeni, sanat uzun yıllar boyunca insanların algısında ulaşılmaz ya da insanüstü estetik bir konuma sahip olmasından kaynaklanır. “Sanatın konusunun sıradan şeyler olmalıdır” ve “sanatın estetik boyutu bizleri gerçekliğin ötesinde ulaşılmaz bir hayal alemine taşımalıdır” şeklindeki düşünceler bugünün çağdaş sanatıyla örtüşmeyen bir sanat anlayışıdır.

Şükran Moral örneğinde olduğu gibi, burada sanat en çıplak gerçekliğiyle göz önündedir. Sanat en iyi şekilde taklit etmek değil ‘Amemus’ da olduğu gibi gerçeğin ta kendisi de olabilir. Şükran Moral kimine göre televizyonda her gün şahit olunan bir şeyi yaparak ‘boşuna sevişmiş’ olabilir ya da her gün kadın cinselliğini aşağılayan imgelere maruz kalan beyinlerin ‘mahrem bölgelerine sızarak’ orada gizlenen ‘kadın cinselliğine karşı nefretin’ açığa çıkmasını sağlamış olabilir. Sonuç olarak, artık ülkemizde insanlar ‘sanatı’, ‘sanatın ne olduğunu ve ne olması gerektiğini’ konuşuyor. Yakın gelecekte ülkemizde insanlar sanat yoluyla ‘gerçeği’ tüm ayrıntısıyla görmeye, duymaya, konuşmaya ve tartışmaya başlamayacak…

GÜNÜN SÖZÜ: REEL SANAT