Nasıl da birbirlerini tamamlıyorlar.
HDP'li beş belediyeye daha kayyum atanmasının ardından hep bir ağızdan kendi lisanlarıyla aynı nakaratı dillendirmeye başladılar.
Seçimle gelen seçimle gider.
Elbette öyle aksini savunan olmaz ama ne var ki bu belediye başkanları durup dururken görevden alınmıyor.
Terör soruşturması kapsamında ya gözaltına alınıyorlar ya da terör üyesi oldukları kanıtlanıyor ve tutuklanıyorlar. Daha önce de bazı belediye başkanlarının devletin imkanlarını terör örgütü PKK'ya aktardığı gerekçesiyle kayyum ataması olmuştu. Sebeplerin sonu hep teröre varıyor!
Sanki devlet durup dururken kayyum atıyormuş gibi kendini bilmez AB’de kayyum atamalarına tepki gösteriyor.
AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "muhalefet partilerine bağlı belediyelere karşı karar ve eylemlerin siyasi kaynaklı olduğu görünümü verdiğini ve derin endişe yarattığını" söyleyerek yine saflarını belli etti.
Hiç şaşırmadığımız bir destek de FETÖ’cülerden geldi.
Firari tetikçi Emre Uslu, sosyal medya hesabından “HDP'li belediyelere kayyum atamanın PKK ile mücadelede hiçbir ilgisi olamaz” paylaşımını yaparken diğer bir firari FETÖ’cü olan Adem Yavuz Arslan'ın ise “Dünya yıkılsa Erdoğan rejiminde iki şey değişmiyor. Cemaate ve HDP'li belediyelere operasyon” şeklinde alçak sözler sarf etti.
Nasıl da birbirlerini tamamlıyorlar.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise akıl almaz ifadeler kullandı.
Sancar, "Bu bir darbedir, demokrasiyi tanımamadır. Kürt düşmanlığının en sert, en açık örneğidir." dedi.
Hiç vazgeçmiyorlar. Hem PKK terör örgütü ile aralarına mesafe koymuyorlar hem de utanmadan konuyu Kürt düşmanlığı yalanına getiriyorlar.
Amaç gerçekleri gizlemek.
Asıl halk düşmanı olan kendileriyken halen laf ebeliği yapıyorlar.
Hukuksuzluk, adaletsizlik ve savaş politikaları gibi söylemler ile tabanlarını ellerinde tutma derdindeler.
Ama biraz vicdanı olan ve terörü desteklemeyen herkes kayyum atamalarının hukuka aykırı olmadığını görebilir.
Anayasa’nın 127. maddesi ise zaten gayet açık…
…Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.
Bir partiyi kapatırken diğer bir parti açacakları için bu seçenek çözüm gözükmüyor. Bunun yerine terörle bir bağı tespit edildiğinde gereği yapılıyor.
Eskiden siyaset yapamıyoruz o nedenle bizlere PKK’ya katılmaktan başka seçenek kalmıyor masalını dillendiriyorlardı. Şimdi meclisteler, bu iddialarının koca bir yalan olduğu ortaya çıktı. Arsızca PKK’nın siyasi kanadı olmayı sürdürüyorlar.
Onlar bir türlü uslanmıyorsa devlette gereğini yapacak ve terörle mücadeleyi sonuna kadar sürdürecektir.
Onlar terör örgütü PKK’yı desteklemeye devam ettikçe ve suça bulaştıkça gereği yapılacaktır.
AB onu söylemiş, diğeri bunu söylemiş fark etmez.
Bu ülke terörden çok çekti. O nedenle teröriste nefes aldırmayarak bugün ülkemizde huzur içerisinde yaşıyoruz.
FETÖ ve PKK iş birliği ile ülkemizi kaos ortamına çevirmeyi denedikleri günlere bir daha dönüş olmayacak.
Kimse eski Türkiye hayali kurmasın, hevesi kursağında kalır.
Bu millet artık kimin ne olduğunu çok iyi biliyor.
Mağdur edebiyatı ise artık hiç inandırıcı olmuyor.
GEL BE ÇOCUK!
Diyarbakır annelerinin HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbeti devam ediyor.
Onlardan biri olan anne Solmaz Sevinç, oğlu Baran’a seslenerek "Arkadaşların elini kolunu sallayarak geldi. Bir gün de ceza almadılar, evlerine gittiler. Bu bayram beni sevindir. Sesimi duyuyorsan gel adalete teslim ol." diye feryat etti.
Gel be Baran…
Annen HDP'liler aracılığıyla terör örgütüne götürüldüğünü söylüyor.
Kurtar kendini be çocuk!
Kurtar ki annenin bayramı bayram olsun.
Kurtar ki güzel günlere kavuşasın.
Hepiniz kurtarın kendinizi, kurtarın ki terör sizi amaçlarına alet edemesin!
Hadi Baran…