Hani bazen kelimeler tükenir de ne söyleyeceğini bilmezsin. Ya da bir şey olur, bir anda bütün üzücü haberler üst üste gelir.
Hani bazen kelimeler tükenir de ne söyleyeceğini bilmezsin. Ya da bir şey olur, bir anda bütün üzücü haberler üst üste gelir. Gerçekten de kelimelerin yetersiz, anlamsız kaldığı günler geçiriyoruz. İnanın kendi köşeme yazarken bile gazetemizi okumaktan, haberleri izlemekten korkar bir duruma geldim. Ne zaman güzel bir şeyler duymak, görmek istesek hep daha da üzülüyoruz. Çok üzgünüm, çok çok üzgünüm Bartın. Gün yine aydınlanamadı ve kömür karasına büründü. Keşke babasız, evlatsız kalan aileler için yapabileceğimiz başka şeyler olsa. Ama yok işte diyorum ya kelimeler tükendi bitti.
Bartın’a bu kadar üzülmüşken dün sabah bir de Billur Kalkavan’ı kaybettiğimizi öğrenmek daha da içimi yaktı. 59 yaşında, akciğer kanseri ile mücadelesini kaybetti. Hayatın bir kere daha pamuk ipliğine, tamamen bir nefese bağlı olduğunu gördük. Neden ki bu kırgınlıklar, kızgınlıklar ne için? Çok üzgünüm, hem Bartın’da yakınlarını kaybedenlere, hem de Billur Kalkavan’ın sevenlerine ve yakınlarına baş sağlığı dilerim. Umarım bu üzücü olayların tekrarı yaşanmaz.
Başımız sağolsun Türkiye’m.