Günümüzde 'sömürgecilik' sözcüğünü duyduğunuzda, aklınıza eski çağlarda, yüzyıllar öncesinde kalmış bir alışkanlıkmış gibi bir his geliyor değil mi?
Emperyalizm, falan filan... Halbuki günümüzde, dünyada bazı olan bitene baktığınızda, biraz düşündüğünüzde hiç de öyle olmadığını, sadece kılık değiştirip, kendine yeni estetik bir yüz yaptırıp, başka bir isim alıp onun ardında sahte bir kimlikle yaşamını gayet konforlu bir şekilde sürdürdüğüne şahitlik ediyoruz... Aldığı o isimlerden günümüzde en şanlı, bilineni de 'demokrasi'.
Dikkat edin son 25-30 yıldır bu sözcük bir 'Truva Atı' olarak nasıl da kullanılıp, kimi ülkelere müdahaleler yapılıyor. Bilirsiniz, bu atın en önemli özelliklerinden birisi de savaşılan yere, işgal edilecek yere gizlice girmek amaçlı yapılmış olmasıdır.
Efendim, bu zihniyet genelde müdahale edecekleri/ettikleri tüm bu yerlere de "demokrasi getirmek, oralara demokrasi götürmek için seferber olurlar!"
Tek tek saymayayım, bu sözcüğü bir 'Truva Atı' olarak kullanıp da arkasından daldıkları, mahvettikleri o ülkeleri... Sayıları en az 15 kadar vardır herhalde. Mesela bu gerekçeyle girilen ülkelerden olan; Irak'a, Suriye'ye, Libya'ya, Afganistan'a demokrasinin geldiğine şahitlik edeniniz oldu mu? Ya da hala bunu umanlarınız kaldı mı?
Ve çok ilginç olanı ise, bu demokrasi getirme bahanesiyle gittikleri ülkelerin hemen hemen hepsinin sömürülecek, kemirilecek ya petrol ya enerji ya da onlar açısından stratejik olarak (askeri, ekonomik ya da coğrafi olarak) çok önemli bir konumu var... İşin bam teli burası işte...
En son Venezuela, Nicolas Maduro örneği... Adam demokratik olarak yapılan bir seçimde yüzde 67 civarında oy almış ve seçilmiş... Peki, son günlerde bu adam ne yaptı da birdenbire anti demokrat bir adam ilan ediliverdi Batı ve Avrupa ülkeleri tarafından... Petrolü millileştirdi, Amerikan dolarına erişimi kısıtladı vb. birkaç hamle daha. İşte o vakit sömürgeci zihniyet hemen onu anti demokratik ilan ederek, oraya da 'demokrasi' getirmeye niyetlendi... Bu arada bir bakın, inceleyin bakalım Venezuela'da başkaca ne var ne yok. Dünyada petrol rezervi en yüksek olan ülke neresi... Birinci sırada hangi ülke var... En çok altın rezervi nerede... İşte oraya demokrasi götürme istemelerinin asıl sebebi bunlar. Petrol rezervi açısından ikinci sıradaki ülke de; hepimizin çok iyi bildiği merhum Cemal Kaşıkçı cinayetinin de azmettiricisi olan ve göbekten Amerika'ya bağlı olan Suudi Arabistan! Orada demokrasi Amerika'ya biat edildiği için eksiksiz. Tam not almış halde!
Peki, 'demokrasi getirme' bahanesi ne zaman sahne alır... Yukarıda bir-iki ipucu versem de bu oyun asıl ne zaman sergilenir, işin o kısmına da biraz daha detaylı değinelim...
Sömürmeye müsaade edenler direndikçe, içerideki sömürüye alet olan satılmışlar, tetikçiler temizlenip; ekonomik, teknolojik ve coğrafi konumu gereği stratejik olarak sömürme, emme engellenmeye başlanıldığı vakit bilin ki, "demokrasi getirme" hemen sahne alır. Ha ama sahnede çok seyredilir, ya da yuhalanır işin o kısmı oyunun sergilendiği ülkelerin bilincine göre şekillenir. Artık Türkiye bu oyunları iyi biliyor. Çok seyretti. Tecrübeli. Bilinçli. Bu tür oyunların artık Türkiye sahnesinde 'yuhalanacağı' kesin! Hatta en hafifi olacağı bu diyebilirim. Umarım, Venezuela halkı da senaryoları başka ülkeler tarafından yazılmış, yerli, milli olmayan ülkelerinin huzurlarını bozacak, ağızlarının tadını kaçıracak bu tür oyunları kendi ülkelerinin sahnelerinde sergiletmezler. Kendileri, çözüme kavuşması gereken, var olan kendi problemlerini el birliği ile çözerler...
Hasıla; günümüzde tüm dünyada 'sömürgecilik zihniyeti' "demokrasi" sahte kimliği altında, estetik bir yüz ile ortalıkta elini-kolunu sallayarak gezmektedir... Lakin artık bizim buralarda iyice deşifre olmuştur... Fazlaca ortada görünmemektedir. Çünkü gören onu tanımaktadır, yüz de vermemektedir. Bu günlerde ortalıkta fazla görülmese de görüldüğü her yerde artık suratına tükürüleceği de kesin gibidir... Sağlıcakla kalın...