Bugün yeni yılın ilk günü. Benim de Prof. Dr. Fuat Sezgin'le tanışmamın üçüncü yıldönümü. Üç yıldan fazla bir zaman önce Üsküdar'a Fuat Sezgin'i davet etme düşüncesi kafamda belirdiğinde bunu mesai arkadaşım Gülsüm Hasbal'a açtım.
Kendisi önce dinledi ve sonra heyecanla fikri destekledi. Kendisiyle birlikte kalkıp Mecit Çetinkaya’nın ofisine gittik. Mecit Bey, Fuat Bey’in en değer verdiği isimlerden birisi, kendi çalışmalarını temsil eden vakfın mütevelli üyelerinden. Fikrimizi anlattık ve kendisi kabul etmesinin düşük bir ihtimal olduğunu söyledi. Üsküdar’daki Çocuk Üniversitesi öğrencileriyle buluşturacağız dedik. Fazla ümitli olmamamızı öğütledikten sonra elinden geleni yapacağına dair söz verdi. Hoca, eşiyle birlikte Frankfurt’ta yaşıyordu. Aradan zaman geçti ve Mecit Bey bize hocayı arayabileceğimizi söyledi. Enstitüyü aradım ve oradaki kişiye Fuat Sezgin’in asistanıyla görüşmek istediğimi söyledim. Asistanıyla görüşmeyi beklerken kendisi açtı telefonu ve Mecit Bey’den dinlediği daveti bir de ben anlattım. Kendisine istediği takdirde Frankfurt’a gelip detaylı bilgi verebileceğimi söyledim. İstemedi. Kararını daha sonra bildireceğini söyledi.
1 Ocak 2016 günü İstanbul’a gelip ertesi gün çocuklarla buluşacaktı Üsküdar’da. Kar bastırdı ve o gün Frankfurt uçağı bir hayli gecikti. Gelmemesinden endişe ediyorduk. Hava şartları zaten hassas olan sağlık durumunu iyice zora sokabilirdi. Türk Hava Yolları Frankfurt Müdürü, uçağı kalkışı için Hoca ile bizzat ilgilenmiş ve gecikmeli de olsa o gün Hoca İstanbul’a indi. Üsküdar Belediyesi’ndeki diğer mesai arkadaşım Yakup Öksüz’le Hoca’yı karşıladık. Kendisi bize aslında gelmekten vazgeçmek üzere olduğunu ama eşinin çocukların kendisini beklediğini söylediği için geldiğini söyledi. Karmaşık bir durumdu. Eşinin sözünü dinlemek için eşini bırakıp gelmişti. Yaşlı ve yorgun haliyle.
Sultanahmet’te bir otelde kalacaktı. Ertesi sabah kendisini Üsküdar’a geçirmek üzere otele gittiğimde kış lastikleri olmayan araçla Sultanahmet sokaklarında zigzaglar çiziyordum. Kıymetli kardeşim Halil Solak bu tarihi anı bir röportajla süslemek için oradaydı. Kendisiyle konuşmak istediğimizde otel çok sıcak olduğu için rahat edemediğini söyledi. Rahat yerde uyuyamazmış. Ondan pencereyi açmak zorunda kalmış. Tüm üretkenliğini rahatını kaçırmaya borçlu olan efsane bir bilim tarihçisi ile birlikteydik. Konuşmayı bir yerde kesti ve enerjisini çocuklara saklamak istediğini söyledi. Zamanının az kaldığını biliyordu.
Sonra Üsküdarlı çocuklar etrafını sarmaladı ve çok güzel bir gün geçirdi Fuat Sezgin. Başkan Hilmi Türkmen, ismini çocuk üniversitelerinden birine de verdi ve orayı birlikte ziyaret ettiler.
Bu yıl Fuat Sezgin yılı Türkiye’de… Onu çocuklarımıza tanıtmak elbette çok önemli. Bunun yollarından biri Gülhane’deki Türk-İslam Bilim Tarihi Müzesi’ni ziyaret etmek. “Benim geçmişim şanlıdır” diyebilmek için gecesini gündüzüne katan bu müstesna şahsiyeti anlayabilmek için yapmamız gereken diğer şey de rahatımızdan fedakarlık etmek. Bunu yapmaya hazır mıyız?
2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı hayırlara vesile olsun.