Türk toplumu genel olarak ticareti esas iktisadi faaliyet ve temel gelir kaynağı olarak görür. Yani ahi-tüccar karakterlidir. Ahlaklıdır. Saygılıdır. Güler yüzlüdür. Bunun yanında iş bilir. Hepsini muhasebe kabiliyetiyle birleştirir.
Buna ilişkin çok deliller vardır. Öncelikle “borç yiğidin kamçısıdır” atasözümüz. Borç-yiğit-kamçı kelimelerini bir arada kullanmak şaşırtıcı ve ayırt edicidir. Bu sözde çok manalar vardır. Birincisi kaldıraç kullanmak sevilir. Kaldıraç kullanmak matematik bilenin işidir. Zekaya olan güvene işaret edilir. İkincisi borç bir disiplin uygulamasıdır. İçinde barındırdığı mahcubiyet duygusu insanı istim üzere tutar. Üçüncüsü borç yiğidin harcıdır. Bu yönüyle talibe bir övgüdür. Yiğit olanı ise ancak yiğit olan över. Borcu vermek de geri ödemek de üstün özelliklerdir.
Ticari ruhu işaret eden diğer delil piyasada işlemlerin ekserisinin vadeli gerçekleştirilmesidir. Vadeli işlem yapmak uzman finansal matematik gerektirir. Bu matematik kabiliyet sayesinde yüzbinlerce çapraz vadeli işlem Türkiye’de piyasayı oluşturur. Aynı zamanda vadeli ticaret alışkanlığı bugünkü değer imkânı ile enflasyonun yönetilmesini sağlamaktadır. Türkiye’nin hiperenflasyona yakalanacağını düşünmek bu nedenle hiçbir zaman gerçekçi olmamıştır. 2001 krizi öncesi ekonomist unvanlı birçoklarının Türkiye’yi tanımamaları nedeniyle yanıldığını görmüştük. Türkiye’yi deflasyondan alıkoyan da vadeli ticaretin ta kendisidir. Vadeli ticaretin bu öneminin farkında olarak korunması gereken bir değer olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.
Ticari ruhun son besleyicisi faizin haram olmasıdır. Aslında vadeli ticareti besleyen de faiz yasağıdır. Faizin meşru olduğu ekonomilerde ticaretin vadeli gerçekleştirilmesinin istisna olduğu görülür. Kaldıraç ihtiyacı vadeli satışı gerekli kılar. Yiğitlik, faizli borç almanın meşru olmadığı bir toplumda ticarete katılmanın doğal olarak borçlanmayı gerektirmesinden gelir. Faizin gayrimeşru niteliği borç vereni de yiğitleştirir. Bu bakımdan ticaret er meydanıdır. Er olmayan soyunamaz.
Faiz yatırımcıları toplumun bu genel karakterinden sapmıştır. Kapitalistleşmenin sonucu olarak ruh değiştirmişlerdir. Yaşadığımız ikiliğin kaynağı olmuşlardır. Kozmopolitleşerek toplumsal farklılaşmanın negatif tarafını temsil etmişlerdir. Nesillerine de Kantçı bir dünya anlayışı sirayet etmiştir. Kadim karakteri yok etmeden finansal aktörlerden sivil toplum örgütlerine kamu otoritesinden eğitime kadar geç olmadan sorumluluk almak gerekir.