Bu yazıyı yazmaya başlarken Fransa'da süren olaylarla ilgili Türkiye'de bazı kişilere soruşturma başlatılacağı yönünde haber düştü internet sitelerine.
Bu yazıyı yazmaya başlarken Fransa’da süren olaylarla ilgili Türkiye’de bazı kişilere soruşturma başlatılacağı yönünde haber düştü internet sitelerine.
Peki Fransa’da ne oldu? Fransız polisi 27 Haziran günü Nanterre’de bir araca ateş açtı. Aracın içinde 3 kişi vardı. Aracın sürücüsü 17 yaşındaki Nael M. açılan ateş sonucu öldü. Gencin ölümüne neden olan polisin açığa alınıp tutuklu olarak yargılanmasına karar verilse de olay Fransa’yı karıştırmaya yetti. Nael'in ölümüne tepki gösterenler sokağa çıkarak polisle çatıştı. O günden beri olaylar durulmak şöyle dursun farklı kentlere yayılıp Avrupa’nın başka bazı ülkelerinde de protesto edildi.
Türkiye ‘deki soruşturmanın sebebi ne peki? Fransa’daki protestolar üzerine ülkemizdeki mülteciler ile ilgili olarak sosyal medya üzerinden bu tip olayların Türkiye’de de yaşanabileceğine dair yapılan paylaşımlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili olarak provokatif paylaşım yapanlar hakkında soruşturma başlattığını açıkladı.
Aslında Fransa’daki olaylarla ilgili sosyal medya paylaşımları üzerine ilk tepki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi. Çelik açıklamasında “Son günlerde bazı siyasetçi, gazeteci ve yorumcular, Fransa’da yaşanan son hadiseler üzerinden sığınmacıların Türkiye’de de benzer çatışmalara yol açabileceği iddiasını dile getiriyorlar. Türkiye’nin insani değerlere dayanan göç politikası ile Fransa’nın sömürgeci politikalarına ve ırkçı şiddete duyulan tepkiyi mukayese etmek, şuursuz ve kötü niyetli bir yaklaşımdır.” dedi.
Savcılık soruşturması öncesi hükümet sözcüsünün tepkisi konunun hassasiyetini ortaya koyuyor. Aslında herkesin dikkat çekmek istediği bu hassasiyetin suiistimal edilmeden konunun dikkatlice ele alınması. Fransa’da yaşananları bir kenara bırakarak burada bir es verip hatırlatalım. Türk toplumunun, mültecilerin toplum kuralları ve hatta örf adet ve geleneklere uyumu yönünde bir talebi olduğu göz ardı edilmemeli. İkamet alan yabancıların entegrasyonu konusunda çalışmalar olduğu biliniyor. Ancak geçici statüde olan sığınmacılar da bulundukları ülkenin yaşam şekline riayet etmeli. Bayram boyunca tatil beldelerinde temiz havanın ve denizin tadını çıkaran yabancıları hep birlikte izledik. Muhakkak ki yasalara uydukları müddetçe sorun yok. Ancak Türk toplumu kadını ve erkeği ile birlikte yaşayan bir toplum. Sadece bayram tatilindeki genç erkek yoğun yabancı yerleşimcilerin görüntülerine bile bakacak olsak, mültecilerin toplumumuzun yaşayış şekline uyumunun önemi anlaşılıyor. Konunun sadece emniyet kısmı değil sığınmacının devlet tarafından toplum kuralları konusunda eğitilmesi de ele alınmalı. Öte yandan bu konuda sosyal medya paylaşımlarında bilhassa özen gösterilmesi gerektiği açık. Ancak bana göre ne kadar zor olsa da hükümet ve siyasi partilerin mülteciler konusunda birlikte çözüm aradığı bir yaklaşım tarzının toplumu rahatlatacağı kanısındayım.
Fransa’da yaşananlara tekrar dönecek olursak orada konuyu günlerdir konuşup tartışıyorlar. Tıpkı Hükümet Sözcüsü Çelik ‘in hatırlattığı gibi Fransa kendi içinde mülteciler konusundaki tarihi mirasının getirdikleriyle yüzleşedursun yaşananlar toplumları ister istemez etkiliyor. Ancak çözümde işte orada herkesin gözü önünde tartışarak konuşarak geliyor / gelmeli. Göz ardı etmek mümkün olmadığında çözüm vakti de gelmiş demektir diye düşünüyorum.