Son günlerde başlayan "toplumsal çılgınlığın adı FaceApp.

Verdiğimiz, bildiğimiz adı ile yaşlandırma uygulaması.

2017 yılında yayınlanan ve ücretsiz olarak indirilen uygulama, son günlerin fenomeni.

Siyasetçisinden sporcusuna, sanatçısından öğretmenine, kahvecisinden taksicisine hepimiz yüzmeye başladık FaceApp havuzunda.

Öylesine hızla yayıldı ki herkes “yaşlanınca nasıl olacağım acaba” diyerek, kendisi ile kalmayıp sevdiklerini de bu yaşlandırma furyasının içine attı…

Sadece merak mı, eğlence mi?

Bilemem, ama bir toplum bilimci olarak aklıma bazı sorular takılıyor.

İnsan neden yaşlanmış halini merak eder, ya da neden kendimizi yaşlandırıyoruz?

Bir başka taraftan, insan neden ‘rol modelleri’nin yaşlılığını görmekten haz duyuyor?

Cevap aradım.

Sosyal-psikolojiye göre işin ilginç yanı korkularımız.

Sorduğum konusunda uzman arkadaşlarım daha çok şu yanıtı veriyor:

“Aslında yaşlanmaktan korkmanın getirdiği bir merak bu… Çünkü, yaşlanmaktan korkmanın temeli kayıplara dayanıyor…

Kazanma ve kaybetme kaygısıyla sona yaklaşmanın kaygısı.

Kaygıların korkuya dönüştüğü bir döneme doğru gidişin yansıması”

Evet, düşündüğümde kendim de aslında bu sonucun girdabına kapılmadım değil…

Yaşlanmaktan korkuyoruz.

Yaşlanma hızını inceleyen araştırmacılar bu noktada ilginç sonuçlara ulaşmış

“aklının terk ettiği insan” kaygısı diyorlar kısaca. Ölüşünü bilinçli yaşamanın adı.

Diğer yandan ise bir başka psikolog arkadaşım konuya cesaret penceresinden yaklaşıyor.

Diyor ki;

Yaşlanma kaygısının getirdiği korkuları silmek için insanın gerçekle yüz yüze gelmek istemesi bu.

Yani, yaşlılık psikozu üzerine konuşmaktan korkmamak, korkunun kendisini yenmek gerekir.

Bu anlamda da “FaceApp” uygulaması gibi küçük de olsa yüzleşmeyi gösteren bu hamleler pozitif bir yan.

Nihayetinde hepimize eşit verilen zaman, geri gelmeyecek bir gerçeklikte harcanıyor,

Ne yaparsak yapalım akıyor gidiyor…

***

"Müzik beni ayakta tutuyor"

Yaşlılıktan korkmak mı dedik de FaceApp uygulaması için… Bir örnek verelim korkmamak adına.

İzmir'de Bergama ilçesinde bir müzik aşığı var. 96 yaşında…

Hüseyin Kocakülah,

35 yıl önce kurulmasına öncülük ettiği Bergama Belediyesi Türk Sanat Müziği korosunda enstrüman çalıyor.

Yıllardır, ilerleyen yaşına rağmen, elinde kemanıyla her hafta müzik çalışmasına katılmayı ihmal etmemiş.

"Köy enstitüsünde 3 ayda mandolini öğrendim. Bir sene sonra da elime kemanı aldım. Müzik aşkım o zamandan beri halen devam ediyor." diyor…

Yaşlanmadığından da emin…

Yani korkmanın değil, yaşamın verdiği mutluluğun derdinde, Hüseyin amca.

***

Günün sözü:

“Güzel gençler doğanın eseridir, güzel yaşlılar ise sanatın”

Albert Einstein