Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ve MHP'nin de genel olarak HDP'ye ilişkin yaklaşımı bu yönde.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği iddianamede HDP eşittir PKK tanımlaması yapıldı.
Cumhur İttifakı’nı oluşturan AK Parti ve MHP’nin de genel olarak HDP’ye ilişkin yaklaşımı bu yönde.
Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de aynı yönde tanımlamalar yaptı.
Muhalefet cephesinde ise farklı tanımlamalar söz konusu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener daha önce “HDP’yi PKK’nın yanında konumlandırdığını” söylemişti.
Bu tanımlamanın muhalefet cephesinde tartışmalara yol açmasının ardından İYİ Parti pozisyonunu biraz geri çekerek, “HDP’nin PKK ile ilişkisini kesmesi gerektiğini” dillendirmeye başladı.
Muhalefet cephesinin diğer kanatlarında ise genel anlamda PKK ile ilişkisi tümden reddedilmese bile yine de “HDP siyasetin içinde meşru bir parti” olarak tanımlanmaya çalışıldı, çalışılıyor.
Kanımca HDP ile ilgili bugüne kadar ki en doğru tanımlamayı bizzat PKK’nın kendisi yaptı.
PKK’nın Avrupa’dan yayın yapan Yeni Özgür Politika adlı gazetesinin web sayfasında 21 Mart tarihinde yer alan bir haberin başlığı HDP-PKK ilişkisini en doğru tanımlayan ifadeydi.
Batman’daki Nevruz etkinliklerinin konu edildiği haberin başlığı “Halk PKK’dır, HDP halkındır” şeklindeydi.
Genel olarak kutlamalar sırasında atılan sloganlardan esinlenilmiş gibi görünse de ne haberde yer verilen sloganlar ne de yapılan açıklamalar arasında böyle bir ifade geçmiyordu.
Çok açık ki bu başlık özellikle seçilmiş, HDP’nin yeri ve konumunun ne olduğunu tarif etmek için kullanılmıştı.
Başlığa geri dönülecek olursa…
Özellikle 2015’teki çukur ve hendek olaylarından sonra Doğu-Güneydoğu’daki halkın. PKK ve HDP’nin eylemlerine destek vermekten uzak durması ve de bu bölgelerden PKK’ya katılımların neredeyse sıfırlanma aşamasına gelmesi “Halk PKK’dır” tanımlamasının içinin ne kadar boş olduğunu gösteriyor.
Başlıktaki o bölüm çıkarıldıktan sonra geriye açık bir şekilde “HDP, PKK’nındır” ifadesi çıkıyor.
Bu, sehven atılmış bir başlık değil.
Öyle olsa haber yayınlandıktan bir süre sonra bu durum fark edilir ve gerekli düzeltme yapılırdı ancak öyle olmadı.
Haber aynı şekliyle aynı başlıkla sitede duruyor.
Bu, ilk kez olan bir durum değil.
HDP ile ilgili tartışmalarda konu bazen farklı yönlere doğru evrilince ya da HDP’lilerden bazıları fazla gaza gelip PKK’dan ayrı oldukları yönünde açıklamalarda bulundukça PKK’dan “yerinizi ve konumuzu bilin” şeklinde sert azarlar işittikleri daha önce de çok olmuştu.
Aynı haberde Kuzeydoğu Suriye’de PYD’nin organize ettiği Nevruz etkinliklerine de yer verildi.
PKK’nın yayın organının haberlerinde yer alan Türkiye’de HDP’nin organize ettiği, Suriye’de de PYD’nin organize ettiği etkinliklerde dile getirilen taleplerin tümü Kandil’de yapılan açıklamalarda dile getirilenlerle aynı yöndeydi.
Yani ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in CNN Türk televizyonuna yaptığı açıklamada iddia ettiği şekliyle PKK’nın PYD ile ilişkisi sadece bağları olmaktan ibaret olmadığı gibi, HDP-PKK ilişkisi de ne eşitlik, ne yanında konumlama ne de aynı sosyolojiden beslenmeyle tarif edilemez.
PYD de HDP de doğrudan PKK’nın emrinde, güdümünde ve ona bağlı terör yapılanmalarıdır.
Muhalefet cephesinin HDP-PKK ilişkisine dair gerçeklikten tümüyle uzak, yanlış tanımlamaları basiretsizlik, bilmezlik ve cahillik değilse mevcut hükümetin devrilmesi hesaplarında açık bir şekilde terör ile iş birliği yapmaya çalışmak olarak görülmelidir ki bu durum ülke açısından büyük bir beka sorununa işaret etmektedir.
Bu konuda dillendirilmesi gereken ifade HDP’nin terör ile arasına mesafe koyması değil, zira bu namümkündür ve eşyanın tabiatına aykırıdır.
Doğru ifade muhalefet cephesinin HDP ile ilişkisine gözden geçirerek terörle arasına mesafe koymasıdır.