Haberlerden takip ettiğim kadarıyla İstanbul'da yaşanan fayton krizi ne yazık ki çok üzücü.

Bu yazıyı İzmir Alsancak’tan yazıyorum.

Fransız Kültür’ün bahçesinde harika bir restoran var; La Cigale… Burası bana lise yıllarımı hatırlatıyor, bazen dershane çıkışlarında arkadaşlarımla uğrar, okul dedikodularının dibine vururduk.

Salı günü de yazdım, İzmir hiç değişmemiş, özellikle Alsancak civarında park sorunu giderek artmış.

O kadar çok ki park halindeki araçlar yolları kapatıyor, otopark sorununun kısa sürede çözülmesi elzem.

Salı günü akşam saatlerinde 48 saat süren su kesintisi son buldu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir daha bu sorunun yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınacağını söyledi ama daha kalıcı çözümlerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Bu çağda 48 saati aşan su kesintilerine maruz kalmanın hiçbir geçerli açıklaması olamaz.

İzmir bu şekilde… Peki yaklaşık bir haftadır uzak olduğum İstanbul nasıl?

***

Haberlerden takip ettiğim kadarıyla İstanbul’da yaşanan fayton krizi ne yazık ki çok üzücü.

Seksenin üzerinde atın itlaf olması kabul edilebilir değil, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu bu konuda eleştiriyorum.

Evet, bu acı hadiseler üzerine faytonların artık olmayacağı, 35 atın sembolik olarak Adalar’da kalacağı açıklandı ama bence İmamoğlu’nun iletişim stratejisinde son zamanlarda bariz bir rehavet var.

Göreve geleli henüz 7-8 ay olmuşken kimse kendisinden İstanbul’un trafik ve ulaşım sorununu çözmesini beklemiyor ama fayton meselesi bu kadar uzun sürede çözülebilecek bir sorun değil.

Zira haziran ayında bunu çözeceğine dair net bir şekilde açıklama yapmıştı.

Bu konunun çözümü aylar alacak bir şey değil, 80’in üzerinde at itlaf olmasaydı bu fayton kriziyle ilgili bir çözüm adımı atılır mıydı emin değilim.

Kamuoyu baskısı ve hayvan severlerin protestosuyla birlikte bu konuda bir adım atıldı.

Atıldı atılmasına ama 35 atın sembolik olarak Adalar’da bulundurulması yine kabul edilemez.

Çünkü bu atların sembolik olarak kalmayacağı, yine aynı şekilde atların insanları çekmeye devam edeceğini düşünmek zor değil.

Bana kalırsa Ekrem İmamoğlu, seçim zaferinden sonra büyük bir rehavete girmiş durumda, yanındaki insanların kendisini yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum.

Kendini “geleceğin Cumhurbaşkanı” havasına sokmuş durumda.

Muhtemelen Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı pozisyonunu örnek alıyor ama Erdoğan İstanbul’a belediye başkanıyken çok şey kazandırdı ve o efsanevi eserleriyle bu noktaya geldi.

İmamoğlu İstanbul’un sorunlarını çözmeden bırakın Cumhurbaşkanlığını mevcut belediye başkanlığı bile büyük sıkıntılarla geçer.

Bence asıl görevi olan belediye başkanlığı gerçeğine geri dönmeli.

***

Ayrıca Adalar’daki fayton kriziyle ilgili olarak Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’e ikidir ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım.

Yeri geldiğinde iktidar destekçileri bize yer vermiyor diyorlar, kendileriyle konuşup bunları yazmak istediğimizde de telefonlara çıkmamayı tercih ediyorlar.

Bu köşe hakkaniyeti konuşmak adına herkese açık, o nedenle birilerine “yandaş” sıfatı takmadan önce insanlar kendilerine boy aynasında şöyle bir bakmalı.