Bundan birkaç hafta önce Muharrem İnce'nin CHP içinde sessizliğini koruduğunu, yerel seçimlerden sonra ortaya çıkarak genel başkanlık tartışması başlatacağını yazmıştım. Tabi bu durumun olması için CHP'nin seçimlerde uğrayacağı başarısızlığın büyük bir etken olacağını da ifade etmiştim.

Bugün ise CHP kulislerinden duymuş olduğum ilginç bir iddiayı sizlerle paylaşacağım. Yakın ekibi dışında pek fazla kimseyle bu konuyu konuşmayan Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilemezse CHP genel başkanlığı için girişimlere başlayacakmış. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu süreçte yürütmüş olduğu politikalardan rahatsız olduğu için muhtemel bir oy düşüşü yaşamamak adına kendisiyle pek görünmemeye çalışıyormuş.

Bu iddianın ne kadar doğru olduğu tartışılır ama bir o kadar da geçerli bir tarafı var. Şöyle ki; Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP klasik ulusalcı çizgisinden uzaklaşarak merkez sağ ile ulusalcılık arasında bir çizgiye yerleşti. Deniz Baykal’ın CHP’sinden eser kalmayan partide Kılıçdaroğlu’nun gelişiyle sağdan gelen isimler de parti yönetiminde ve milletvekilliği kadrosunda yer bularak CHP’nin alıştığımız kimliğini seyreltik hale getirdiler.

Bugün Deniz Baykal’ın genel başkanlığında olan bir CHP olsaydı PKK’ya ve FETÖ’ye bu derece ılımlı bakan bir parti anlayışı olur muydu, sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’nun CHP içinde yapmış olduğu operasyonların belki de en büyüğü parti kimliğini kristalize etmek oldu. Böylelikle parti belli bir kesimin partisi olmaktan çıktı ama kimliğini kaybederek kitlesel bir hale de gelemedi.

Ekrem İmamoğlu için de en fazla söylenen sözlerden birisi klasik bir CHP’li olmadığı yönünde. Zira konuşmalarına bakacak olursanız partinin adını da ağzına pek almamaya çalışıyor. Çünkü CHP’nin bugüne kadar yapmış olduğu olumsuzluklar halkın hafızasında hala taze. İşte böyle bir durumda Ekrem İmamoğlu itici gücü zaten salt Erdoğan nefretinden CHP’ye oy vermek zorunda kalan halktan almak istiyor. Parti tabanı da diyebileceğimiz bu halk kesimi Kılıçdaroğlu’nun yönetiminden memnun değil ama Erdoğan nefreti ağır basıyor.

Öyle ya, Ekrem İmamoğlu’nun kapsayıcı, her kesime oynayan kitlesel ve ılımlı açıklamalarına baktığınızda hedefinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmakla kalmayacağını düşünmek zor değil. Her ne kadar Binali Yıldırım gibi tecrübeli bir markanın İstanbul’u kazanacağını düşünsem de İmamoğlu gibi “no name” bir ismin Yıldırım’ın karşısında alacağı oy oranı Kılıçdaroğlu’nu istemeyen bir kesim tarafından reklam edilerek Ekrem Bey’in genel başkanlık tartışması açılacak.

Bu süreçte kaset kumpasıyla genel başkanlığa oturan Kılıçdaroğlu’nun tepkisinin ne olacağını kestirmek ise bana göre zor değil. Çünkü Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında kristalize hale gelen CHP’li kimliğinde bir fark yok. Hatta daha da ileri bir iddiada bulunacak olursam Kılıçdaroğlu bile İmamoğlu’nu genel başkanlık için işaret edebilir. Eski ulusalcı çizgisinden uzaklaşan ve tamamen proje bir parti haline gelen CHP için şu anda İmamoğlu’ndan daha uygun bir aday yok.

İlerleyen günler ne gösterir bilinmez ama bu iddiayı kulak arkası etmeyin derim.

Sultanbeyli devrimi

Tek tipçi zihniyet tarafından sürekli ötekileştirilen İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinin gelişme ve kalkınma bakımından gerçekleştirmiş olduğu devrim bence tam da AK Parti’nin hizmet odaklı kuruluş felsefesinin üzerine oturuyor.

Faşizan bir kitle tarafından Sultanbeyli ve Sultanbeyli’de yaşayan insanlar sürekli ayrımcılığa maruz kaldı. Bugün ise Sultanbeyli’nin adının İstanbul’un diğer ilçeleriyle yarışır hale gelmesi ve dışardan almış olduğu göç bence bir devrim. Bu devrimin en büyük mimarı ise Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin.

Sultanbeyli’nin yeni dönemde kongre ve kültür merkezinden tutun da şehir kütüphanelerine, memleket kıraathanesine, üniversiteye, Barış Manço Müzik Evi’ne kadar birçok mega projesi mevcut. Eskiden hayal sayılabilecek tüm yatırımlar bugün konuşuluyor, hayata geçiyor.

Sultanbeyli’nin bu gelişmişliği AK Parti belediyeciliğinin de ülkeye çağ atlattığını bize gösterebilecek en net örneklerden biri.

O nedenle 31 Mart yerel seçimlerine giderken bu notu özellikle düşmek istedim.