İngilizce'si "Economic Vulnerability" olarak tanımlanan "Ekonomi kırılgan" ifadesi, bir ekonominin dengesiz veya hassas olduğunu ifade ediyor.
Economic Vulnerability, ekonominin çeşitli iç ve dış etmenlere karşı dirençsiz olduğu anlamına geliyor.
Kırılgan
bir ekonomi, küçük bir dış şok veya iç kriz durumunda hızla kötüleşebilir ve
ciddi zarar görebiliyor.
Kırılganlık, bir
ekonominin yapısal sorunları, mali dengesizlikleri, siyasi belirsizlikleri veya
dış ticaret dengesizlikleri gibi faktörlere bağlı olabilir.
Örneğin, bir ekonomide
yüksek enflasyon, dış borçlar, düşük tasarruf oranları veya politik
istikrarsızlık gibi faktörler, ekonomiyi kırılgan hale getirebilir.
Ekonomi
kırılgan olduğunda, genellikle hükümetler ve merkez bankaları bu
kırılganlıkları azaltmak için politika önlemleri alıyorlar.
Bu
önlemler arasında mali disiplini sağlamak, dış borçları yönetmek, para
politikasını düzenlemek ve yapısal reformları uygulamak gibi adımlar bulunur.
Bu önlemler, ekonominin dayanıklılığını artırarak kırılganlığı azaltmaya
yardımcı olabilir.
Bugünkü
yazımda, yükselen piyasa ekonomilerde kırılgan ekonomiler ve konunun
detaylarına bir göz atalım..
EKONOMİK KIRILGANLIK NEYİ İFADE EDİYOR?
Ekonomik
kırılganlık, bir ekonominin ekonomik açıklıktan kaynaklanan dışsal şoklara
maruz kalması olarak tanımlanırken, ekonomik dayanıklılık, bir ekonominin bu
tür şokların etkilerine dayanma veya bu etkilerden kurtulma konusundaki
politika kaynaklı yeteneği olarak tanımlanıyor.
Yine,
ekonomik kırılganlık, bir ekonominin dış etkilere veya iç dinamiklere karşı
direncinin zayıf olduğu durumu ifade eder.
Bu kırılganlık,
çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir ve ekonomiyi olumsuz
etkileyebilir.
Örneğin:
Dış Ticaret Dengesi:
Bir ekonominin dış ticaret dengesizlikleri, ithalat ve ihracat arasındaki
dengesizlikler, döviz kuru dalgalanmaları gibi faktörler kırılganlık
oluşturabilir.
Mali Sektör Sorunları:
Bankacılık sektöründeki sorunlar, kötü kredilerin artması, banka iflasları veya
likidite sorunları gibi durumlar ekonomik kırılganlığa neden olabilir.
Kamu Borçları: Yüksek
kamu borçları ve buna bağlı olarak artan faiz ödemeleri, ekonominin
kırılganlığını artırabilir.
Politik Belirsizlik:
Siyasi istikrarsızlık, belirsizlik ve politik çalkantılar, yatırımcı güvenini
azaltabilir ve ekonomik kırılganlığa yol açabilir.
Doğal Afetler ve Dış
Şoklar: Doğal afetler, uluslararası krizler, enerji fiyatlarında ani artışlar
gibi dış şoklar ekonomik kırılganlığı artırabilir.
Gelir Eşitsizliği:
Yüksek gelir eşitsizliği, sosyal huzursuzlukları artırabilir ve ekonomiyi
kırılgan hale getirebilir.
Bu faktörlerden
herhangi biri veya birkaçı bir araya geldiğinde, bir ekonominin direnci
azalabilir ve kırılganlık artabilir.
Bu nedenle, bir
ülkenin mali idaresi ve ekonomi politikasını uygulayıcıları, ekonominin
kırılganlığını azaltmak için bu faktörleri dikkate alarak politikalar
geliştirmeye çalışırlar.
DÜNYA EKONOMİSİNDE KIRILGANLIĞA BAKIŞ NASIL?
Birleşmiş
Milletler tarafından; dünya ekonomisinin iyileşme sinyalleri verdiğini ancak,
küresel ekonomik büyümenin hala kırılgan olduğunu, iş kayıplarının devam
ettiğini belirtiliyor.
Küresel
Kalkınma Merkezi tarafından yayınlanan endeks, bir dış şokun gerçekleşmesi
durumunda hangi ülkelerin ekonomik ve mali açıdan en fazla etkileneceğini açıklamıştı.
Bu
endekse göre, Sri Lanka ve Arjantin'in küresel mali koşulların kötüleştiği
ortamda bir şok yaşanması durumunda en kırılgan ekonomiler olduğu belirtildi.
Açıklanan
endekse göre; Türkiye, Brezilya, Angola ve Ekvador gibi
ülkelerin peşinde yer alarak, kırılganlığı artan ülkeler arasında mali
verilerle gösterilmişti.
Raporlarda da belirtilen finansal verilere göre; özellikle gelişmekte
olan ülkelerin genel olarak ekonomide daha kırılgan olduğunu söylememiz
mümkün.
Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve hükümetler tarafından
yayınlanan verilere dayanan raporlara göre de bir dış şokun gerçekleşmesi
durumunda ülkelerin ekonomik ve mali açıdan en fazla etkileneceğini belirtelim.
Dünyadaki ülkelerin ekonomik kırılganlığına
baktığımızda, Türkiye dış finansmana en fazla ihtiyaç duyan ülkeler arasında
yer alıyor.
Küresel Kalkınma Merkezinin
yayınladığı raporları incelediğimizde, Arjantin, Tunus, Sri Lanka ve
Türkiye'nin en yüksek dış finansman ihtiyacı oranına sahip ülkeler olduğu belirtilmiş.
Gelişmekte olan ekonomilerde
özellikle ekonomik kırılganlığın yüksek olduğu ülkeleri incelediğimizde, bu
ülkelerin borç yüklerinde azalmanın olmaması durumunda ülke ekonomisinde
iyileşme ve refaha kavuşmanın zor olacağını ilave olarak hatırlatalım.
Dünyada bölgesel olarak krılgan ekonomisi olan ülkeleri ve bölgeleri
incelediğimizde;
·
Afrika'da bazı Sahra Altı ülkeleri, düşük
gelir seviyeleri, yüksek dış borçlar, politik istikrarsızlık ve doğal afet
riskleri nedeniyle kırılgan ekonomilere sahip olabilirler.
- Orta Doğu'da, petrol gelirlerine
dayalı ekonomiler, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara son derece hassas
olabilirler ve bu da ekonomik kırılganlık yaratabilir.
- Latin Amerika'da
bazı ülkeler, yüksek dış borçlar, siyasi belirsizlik ve dış ticaret
dengesizlikleri gibi faktörler nedeniyle kırılgan ekonomilere sahip
olabilirler.
EKONOMİDE KIRILGANLIĞI AZALTMAK İÇİN NE YAPMALI?
Ekonomideki
kırılganlığı azaltmak için bir dizi politika ve strateji uygulanabilir. Bu ekonomilerde
kırılganlığı azaltmak için alınabilecek bazı önlemleri sıralayalım:
Makroekonomik Stabilite Politikaları: Enflasyon, işsizlik ve dış ticaret dengesi gibi makroekonomik
göstergeleri izleyen ve yöneten politikalar ekonomik istikrarı sağlayabilir. Bu
politikalar arasında para politikası, bütçe politikası ve mali politika yer
alır.
Dış Ticaret Dengesi İyileştirmesi: İhracatı artırmak ve ithalatı azaltmak için ticaret politikaları ve
ticaret anlaşmaları yoluyla dış ticaret dengesini iyileştirmek ekonominin
kırılganlığını azaltabilir.
Mali Sektör Reformları:
Bankacılık düzenlemeleri ve denetimleri güçlendirilerek bankaların sağlamlığı
artırılabilir. Ayrıca kötü kredi yönetimiyle mücadele etmek ve finansal
piyasaları daha şeffaf hale getirmek de önemlidir.
Kamu Borç Yönetimi:
Sürdürülebilir bir borç politikası izlemek ve kamu borçlarını kontrol altında
tutmak ekonominin kırılganlığını azaltabilir. Bu, kamu harcamalarını dengelemek
ve etkili vergi politikaları uygulamak anlamına gelir.
Kurumsal Güçlendirme ve Yönetişim Reformları: Yolsuzlukla mücadele etmek, kurumsal
şeffaflığı artırmak ve hukukun üstünlüğünü sağlamak, ekonominin güçlenmesi ve
kırılganlığın azalması için önemlidir.
Yatırım ve İnovasyon Teşvikleri: Yatırımı teşvik etmek ve yenilikçiliği desteklemek, ekonominin
çeşitlenmesine ve rekabet gücünün artmasına yardımcı olabilir. Bu, gelecekteki
dış şoklara karşı daha dirençli bir ekonomi yaratmaya yardımcı olabilir.
Sosyal Güvenlik Ağlarının Güçlendirilmesi: Sosyal yardım programları ve sosyal güvenlik
ağlarının güçlendirilmesi, ekonomik şoklara karşı vatandaşları koruyabilir ve
ekonominin kırılganlığını azaltabilir.
Bu önlemler,
ekonominin kırılganlığını azaltmak için genel bir çerçeve sunar. Ancak her
ülkenin benzersiz koşulları ve ihtiyaçları olduğu için, uygulanacak
politikaların belirlenmesi için dikkatli bir analiz ve değerlendirme gerektiğini
de hatırlatalım..