Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 86. yılında özlem ve minnetle anıyoruz.
57 yıl süren yaşamında, yalnızca savaşlar ve kazandığı başarılarıyla değil bir devletin yeniden inşası için Türkiye ekonomisine katkı, yenilikleri ve devrimleriyle bir devlet adamı olarak tarihe geçti.
10 Kasım 1938’de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 86 yıl önce hayata gözlerini yumdu.
Bugün de, Türkiye'nin kurulmasına inşa eden ekonomik ve iktisadi kazanımları kazanımları Cumhuriyetin yolculuğu ve yol haritasını hatırlatalım.
Yeniden inşa edilen bir ülke ve ekonomik kalkınma
İzmir İktisat Kongresi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik kalkınma yolunda ilk büyük adımlarından biri olarak kabul edilen ve 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir'de düzenlenen önemli bir kongredir.
Kongre, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin ekonomik bağımsızlık yolunda izleyeceği stratejileri belirlemek amacıyla toplanmıştır.
Kongrenin amacı ve önemini hatırlayalım:
Bağımsız Ekonomi Hedefi: Lozan Barış Antlaşması görüşmeleri sırasında Türkiye'nin ekonomik geleceği konusunda Batılı ülkelerle yaşanan anlaşmazlıklar, Türkiye'nin kendi ekonomik politikalarını oluşturma ihtiyacını gündeme getirmiştir. İzmir İktisat Kongresi, bu bağlamda ekonomik bağımsızlığın sağlanması için atılmış bir adımdır.
Milli Ekonomi Modeli: Kongrede Türkiye'nin yeni bir ekonomik kalkınma modeline ihtiyacı olduğu vurgulanmış; millî bir ekonominin oluşturulması için sanayi, tarım ve ticaret sektörlerinde yapılması gerekenler ele alınmıştı.
Kongrede ele alınan konular ve alınan kararlar
Kongrede ekonomik kalkınma için bir dizi karar alınmıştır. Bu kararlar, Türkiye'nin modern ve kendi kendine yeten bir ekonomiye sahip olmasını amaçlayan "Misak-ı İktisadi" (Ekonomi Andı) olarak adlandırılır. Başlıca kararlar şunlardır:
- Sanayileşme Hamlesi: Yerli sanayiyi kurmak ve korumak amacıyla teşvikler sağlanması.
- Tarımın Desteklenmesi: Çiftçilerin desteklenmesi, modern tarım tekniklerinin kullanılması.
- Ticaretin Geliştirilmesi: Yabancı sermayeye bağımlılığı azaltacak, milli ticareti destekleyecek politikalar uygulanması.
- Çalışma Şartlarının İyileştirilmesi: İşçi haklarının korunması ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi.
İzmir İktisat Kongresi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ekonomik kalkınma vizyonunu ortaya koyduğu bir platform olarak büyük bir öneme sahiptir. Kongrede alınan kararlar, Türkiye’nin sonraki yıllardaki ekonomik politikalarının temelini oluşturmuştur.
Cumhuriyetle uygulamaya giren ekonomik model
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla topyekün bir mücadele sonucunda 29 Ekim 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda birçok değişim, kazanım ve yenileşme getirerek modern Türkiye Cumhuriyetinin inşası için birçok yeniliğe imza atmıştır.
Atatürk'ün kalkınma modeli olarak da adlandırabileceğimiz bu model, Cumhuriyetin kuruluşundaki bizzat kendisinin ortaya koyduğu fikir ve eylemlerle yön verilmiş, oluşturulmuş ve adlandırılmış bir modeldir.
Bu ekonomik model herhangi bir sınıfın veya zümrenin değil, bütün ülkenin tamamen ihtiyacına ve faydasını uygun olarak ‘faydacı’ (pragmatik) ve çağdaş batı uygarlığının aydınlanma felsefesine ve ekonomik refah standartlarına vurgu yapan, çağdaş ve demokratik bir anlayışın yansıması olarak oluşturulmuştur.
İşin özünde aslında, Atatürk'ün ortaya koyduğu bu modelde devlete ekonomiye müdahale etme görevi verilmiştir.
Devlet de, ülkede gerçekleştirilebilecek tam istihdamdan para ve fiyat istikrarına, eşit ve adil olarak hakça gelir bölüşümünden dengeli dış ödemelere kadar iktisat politikası amaçlarını gerçekleştirmeyi temel esas ve başlıca ekonomik hedef olarak dikkate almaktadır.
Ekonomik modelin temel amaçları
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren 29 Ekim 1923’ten bugün geldiğimiz 29 Ekim 2023'e kadarki 100 yıllık serüvende, farklı ekonomi politikaları uygulandığını söylemek mümkündür.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ekonomi politikalarını dönemsel olarak, 1923’te Cumhuriyetin ilanından 1929 dünya ekonomik krizine kadar geçen liberal ekonomi politikalarının uygulandığı bir dönem sınıflandırmamız uygun olacaktır.
Yine bu bahsettiğimiz ilk dönemden sonra 1938’de Atatürk'ün ölümüne kadar geçen sürede uygulanan devletçi ekonomi politikalarını bu şeklinde sınıflandırmamız mümkün olacaktır.
Uygulanan modelin temelinde;
-Devletin karışmacı ve korumacı rolünü eksen alan; tam istihdam, para ve fiyat istikrarı, günümüzde uygulanan yüksek enflasyonlu büyüme modelinin tam tersi olabilecek enflasyon olmadan yüksek büyüme oranı,
-Hızlı ve dengeli sermaye artışı,
-Eşit, adil ve hakça gelir bölüşümü,
-Dengeli dış ticaret politikası,
-Dengeli bir bölgesel kalkınma,
-Özel sektör girişim işletmelerini destekleme
-Hızlı teknolojik gelişme,
temel iktisat politikası amaçlarını içerdiğini belirtelim..
Sermaye ve teknoloji
Osmanlı İmparatorluğu çöktüğünde Türkiye ekonomisi büyük bir sanayi bağımlılığı içindedir. 1923 yılında Türkiye’de, yerli fabrika üretiminin yurt içi tüketimi karşılama oranı pamuklu kumaşlarda yüzde 10, yünlü kumaşlarda yüzde 40, ipekli kumaşlarda yüzde 5, sabunda yüzde 20, buğday ununda yüzde 60 idi. Tüketim malları gibi sermaye mallarının tümü ithalatla karşılanmaktaydı.
Yabancı sermaye
Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı doğrudan yatırımlar olduysa da, ekonomiye giren yabancı kaynakların çoğu borçlar şeklindeydi. İttihat ve Terakki dönemindeki doğrudan yabancı yatırımlar çoğunlukla demiryolu inşaatı ve ticari işletmeler şeklinde gerçekleşmişti.
Cumhuriyet kurulduğunda, Türkiye sınırları içinde yaklaşık olarak 63.4 milyon sterlin ya da 500 milyon liralık yabancı sermaye bulunuyordu. Bu miktar 94 işletme arasında dağılmış olup, bunlardan 12’si imalat, 6’sı madencilik sektöründeydi.
Finans kurumları
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet’e geçiş ile;
- Toplam banka sayısı (18’i ulusal, 13’ü yabancı olmak üzere) 31, şube sayısı ise 420 idi.
-Cumhuriyete miras kalan en önemli iktisadi kuruluşlardan biri Osmanlı Bankası’dır.
-Fransız ve İngiliz sermayesiyle kurulduğu için, adı Osmanlı da olsa yabancı banka statüsünde kalan Osmanlı Bankası 1863 tarihindeki kuruluşundan itibaren kısmi bir merkez bankası özelliğinde çalışmış ve tedavüle çıkardığı paralar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kurulmuş olmasına karşın, 1947’ye kadar piyasada tedavül edilmiştir.
Ekonomik bağımsızlık için Cumhuriyet'in yol haritası
Cumhuriyetin temelleri atılarak ekonomik modelli büyüme ve ekonominin geliştirilmesi için art arda birçok adım atıldı. Sıralayalım;
-İzmir İktisat Kongresi
-Lozan Anlaşmasının Kabulü,
-Aşar Vergisinin Kaldırılması
Osmanlı'da devletin en önemli mali kaynağı olan aşar tarım ürünlerinden 1/10 oranında alınan bir vergi olan Aşar Vergisiydi.
İzmir İktisat Kongresi'nde alınan en önemli karar aşar vergisinin kaldırıldı.
Alınan bu karar 2 yıl sonra uygulandı. 5552 sayılı ve 17 Şubat 1925 tarihli kanun ile altı yüz yıldan fazla bir süredir uygulanan Aşar Vergisi kaldırıldı.
- Sanayi Teşvik Kanunu
-Toprak reformu
- Büyük Buhran
Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalı Türkiye'de Büyük Buhran'da en çok tarım sektörü etkilendi. Tarımsal üretim geriledi, tarım ürünlerinin fiyatları düşüş yaşadığını hatırlatalım.